“Bir Araştırmacının Yaşamından Bazı Kesitler” İLESAM CUMARTESİ SOHBETLERİ VE ŞİİR DİNLETİSİ- (3 Aralık 2016 Cumartesi, Saat:14.00- İLESAM Genel Merkez Salonu)

 / ETKİNLİKLERİMİZ

İLESAM CUMARTESİ SOHBETLERİ VE ŞİİR DİNLETİSİ-
(3 Aralık 2016 Cumartesi, Saat:14.00-
İLESAM Genel Merkez Salonu)



“Bir Araştırmacının Yaşamından Bazı Kesitler”

Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği’nin gelenekselleşmiş Cumartesi toplantılarından biri daha 3 Aralık 2016 tarihinde İLESAM Kültür Evi’nde gerçekleştirilerek üyelerini bir çatı altında buluşturdu.

Edebiyatın, sanatın, kültürün ve aktüel konuların konuşulduğu, şiirlerin okunduğu İLESAM imzalı bu etkinlik İLESAM Genel Başkanı Mehmet Nuri Parmaksız’ın yaptığı açılış konuşmasıyla başladı.

Görüntünün olası içeriği: 1 kişi

Parmaksız “Geçtiğimiz günlerde T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürlüğü tarafından İstanbul'da gerçekleştirilen Dijital Hak İhlalleri ile Mücadele ve Uygulamaya ilişkin düzenlenen Çalıştay’a katıldım. İLESAM, meslek birlikleri ve eser sahipleri için 5846 sayılı yasa değişince -zaman içinde- güzel gelişmeler olacağını düşünüyorum. Alınan kararların arasında meslek birliklerinin tek çatı altında toplanması da var. Yirmiyi aşkın meslek birliği var. Ortak Lisanslama Birliği adı altında bir araya taşınması; kısaca bu yapının bütünlük arz eden bir hale getirilmesine çalışılıyor. Eğer kanun yürürlükten geçerse bütün fotokopi merkezleri lisanslandırılacak. YÖK’e bağlı üniversitelerdeki fotokopi merkezlerinden de öğrenci sayısına göre lisans bedeli ödenmesi istenecek. Bu kaçınılmaz bir son. Avrupa’da da böyle. Yazarlar, devlet kütüphanelerinden alınan kitaplar için bile telif alabilecek. Copy-right konusunda da gelişmeler var. Cep telefonları üzerinden copy-right vergisi ödenmesi söz konusu. Dijital ağ bu şekilde genişleyecek. Bizler yaklaşık 7-8 yıldır bu konuyla mücadele halindeyiz. Ben, bu konudaki görüşmelere başladım. Bilindiği gibi tv.lerle yaptığımız anlaşmalarımız da var. Bu noktada üyelerimizin hak kaybına uğramalarını istemiyoruz. Lisanslama konusu elbette kolay olmayacak. Bu süreci birlikte izleyeceğiz.

Kanun çıkarsa Olağanüstü Genel Kurula gideceğiz. Her isteyen aday olabilir. Tabii ki aday olacak kişilerin telif hakları konusundaki tüm mevzuata sahip olmaları gerekir çünkü iş aday olmakla bitmez; asıl o noktada başlar iyi bir yönetici olabilmek.

Bizler asli kuruluş amacımızla ilgili çalışmalarımıza son hızla devam ederken çok aşağılarda bir hizmet de olsa bünyemizde kültür ve sanat etkinliklerine de yer vermeye çalışıyoruz; üstelik de bunu dar bir bütçe ile gerçekleştirmeye çabalıyoruz.

Bu faaliyetlerimizden birisi de geçen yıl hayata geçirdiğimiz “Türk Dünyası Konserler Dizisi”nin ilki olan “Mahnıdan Şarkıya” projesi kardeş ülke Azerbaycan ile can bulmuştu. Bu sene ‘Hoyrattan Şarkıya’ adını verdiğimiz konserimizin ikincisini Kerküklü kardeşlerimizle gerçekleştireceğiz. Hazırlıklarımız tamam. 8 Aralık 2016 günü saat 20.00’de başlayacak olan konser TRT Avaz televizyonundan canlı olarak izlenebilecek.

İLESAM olarak biz, Türk dünyası ülkelerini önemsiyoruz. Kardeşlerimizle sanat, edebiyat, musiki alanlarında ortak özelliklerimiz var. Bu konser oradaki kardeşlerimizin haklarını dile getirmek, seslerini duyurabilmek noktasında önemli. Bizler kardeşliği, birlikteliği dünyaya haykıracağız. Korku insanın pek çok şeyi yapabilmesine engel olur. Cesaret mühimdir. Bu konser, 2016 yılında İLESAM’ın otuzuncu kuruluş yıl dönümünde hayata geçirilecek olan son büyük program olacak. Bu projemize önümüzdeki yıllarda da devam edeceğiz. Seneye konserimizi Balkanlar ya da Gagauz Türkleri ile yapacağız.

Biliyorsunuz ki artık Azerbaycan da da temsilciliğimiz var. Karşılıklı görüşmelerimiz sonucu 4-9 Haziran 2017 tarihleri arasında Azerbaycan’da düzenlenecek olan “VII. Şairler Günü”ne katılmak isteyen üyelerimiz için bir gezi/etkinlik programı düzenledik. Bu programla ilgili detaylar üyelerimizin maillerine ve cep telefonlarına gönderilecek.

Bu gün üyelerimizden M. Ufuk Mistepe, araştırmacının yaşamından kesitleri anlatacak bizlere. Araştırma yapmak zordur. O döneme inmeniz gerekir. Doğru eserleri okumak, sağlam kaynaklara erişmek, gerekli kişilerle görüşmek ihtiyacı büyüktür. Akademik anlamda bir de dip not vermeniz lazımdır. Anlatılan konuda öznel değil nesnel olmak önemlidir. Evet, Sayın Mistepe kürsü sizin.” diyerek konuşmasına son verdi.
Ufuk Mistepe, on dokuz slaytlık, yedi dakikalık bir sunumun ardından kısa anlatımlarla konuşmasını gerçekleştirdi.

Görüntünün olası içeriği: 1 kişi

Sayın M. Ufuk Mistepe’ye ‘Bir Araştırmacının Yaşamından Bazı Kesitler’ temasını içeren notlarını bizlerle paylaştığı için teşekkür ediyor ve sizlerle paylaşıyoruz:

Bir Kent ya da Şehir Araştırmacısı Tanımları:

Araştırmacılar; akademi, endüstri, hükûmet, özel kurum ve şahıslar adına profesyonelce ya da kamu yararına hobi tatminli amatörce araştırmalar yapabilir. Rapor yazmak, koordinasyon ve danışmanlık yapmak, bu konularla ilgili toplantı ve etkinliklere katılmak, araştırmacılığının bir gereğidir.

Araştırma, «insanın çevresini tanıma ve konuları değerlendirerek karşılaştığı sorunlara çözüm bulma, doğruyu ortaya koyma, bilinmeyeni öğrenmek amacıyla yapılan sistemli çalışmaların hepsi» olarak tanımlanabileceği gibi araştırma için «bir gerçeği ortaya çıkarma, bir sorunu çözümleme ve eldeki verileri arttırmak için bilimsel yöntem ve tekniklerden yararlanılarak yapılan düzenli çalışmalardır» da denilebilir.

Araştırmacılığı, geçmişte yapılan çalışmaları öğrenerek, analiz ederek, yargılayarak ya da özümseyerek, bir adım daha ilerletip geleceğe taşımak olarak nitelendirip, bu noktada kabaca geçmişten geleceği yaratmak ya da bir konu hakkında somut bir sonuca ulaşmak amacını taşıyan çalışmalar bütünü olarak da görebiliriz.

Bu durumda; Kent Araştırmacısı’nı, «bilgi ya da gerçekleri ortaya çıkarmak ve doğrulamak amacıyla belirli bir kent ve hinterlandında sistematik bir şekilde araştırma yapan ve araştırma bulgularını kamuoyu ile paylaşan kimse» olarak tanımlayabiliriz.

Neden Araştırmacı Olunur?

İnsanın bilinmeyene merakı, fıtrî (doğuştan gelen) karakter özelliklerindendir. Bazı insanlarda bu merak yaşamın anlamı ve gayesine dönüşebilir. Araştırmacı olma nedenleri kişilere göre farklılık arz eder. IQ düzeyinin yüksekliği onu bu alana yönlendirebilir. Asosyal kişiliği vardır ve bir araştırma laboratuarında bağımsız çalışmayı yeğleyebilir. Akademisyenler, dergi çıkaranlar gibi mesleği icabı para karşılığı bu işi yapıyor olabilir. Adrenalin düzeyini arttırıcı gizemli uğraşlar onu mutlu kıldığından araştırmacı gazeteci kimliğinde kendini bulabilir. Egosunu tatmin etmek maksadıyla asıl mesleği olmadığı halde toplumda saygın bir yer edinmek adına kendini bu işe amatörce vakfetmiş olabilir. Kim bilir belki de eli kalem tutmanın ötesinde başka özel bir beceriye sahip olmadığından araştırma formasyonuyla toplumda bir yer edinebilir. Ve son olarak mucit karakterde doğmuş olabilir.

Araştırmacılık Yaşantınızda Sizi Tetikleyen İlk Kıvılcım Ne Oldu?

1991 yılına kadar meslekî titrime uygun olarak Orman Endüstri Mühendisliği alanında araştırmalar yapıp birikimlerimi dergilerde makale, gazetelerde köşe yazıları, kongrelerde tebliğ olarak sundum ve tümünü yazdığım ama yayımlama şansı bulamadığım 4 meslekî kitapta topladım. 1991 yılı Mayıs ayında Bolu İzzet Baysal Caddesi’nde gördüğüm bir “Ünye Evleri Fotoğraf Sergisi” beni tetikleyen ilk kıvılcım olmuştur. Sergiyi açan hemşehrim Eren TOKGÖZ Beyefendi İnşaat Mühendisi idi. Sergiden çok etkilenmiştim. Madem bu etkinlikte başarı yakalanmıştı neden ben yılların birikimiyle becerimi memleketim ve Anadolu hayranlığımı yansıtacak biçimde kullanmayayım diye düşünerek önce hayranı olduğum Zile Kültürü’nü işlemekle işe başladım ve ardından Ünye kültürüne odaklandım. Yıllarca her iki hinterlanda ait tarihî ve kültürel gayretlerimi sanal âlemin verdiği imkânları da tepe tepe kullanarak sürdürmeyi başardım.

Araştırmacılar Neleri Kaynak Olarak Kullanırlar?

Resmî ve özel kütüphaneler ile sahaflardan uzak duramayan araştırmacılar için birçok kaynak adresi vermek mümkündür. Antik Çağ yazılı, görsel ve mimarî eserleri, roman, seyahatname, ansiklopedi, sözlük, tarihî romanlar, vakanüvis defterleri, ferman ve beratlar, buyrultular, mezar ve duvar kitâbeleri, salnâmeler, tahrir defterleri, vakıfnâmeler, gazete, dergi ve bültenler gibi yazılı literatür, yabancı dilde yazılmış eserler, sanatsal, tarihî, mimarî ve nümizmatik eserler, resim ve fotoğraflar, harita ve krokiler, belgeler, arşiv dokümanları, buluntular, kitâbeler, cönkler, yazıtlar ve görsel / sesli video ve bant kayıtları vb. şeklinde belirleyebileceğimiz kaynakların dışında canlı ve sözlü aktarımlar dediğimiz insanlarla yapılan söyleşiler, müzik ve dinletilerden elde edilen kayıt bilgileri ile mezatlardan temin edilen kitap, dergi benzeri arşiv materyalleri araştırmacılar için kaynak oluştururlar.

Ne Tür Araştırmacılardan Söz Edebiliriz?

En sık rastlanılanları Akademisyenler ile profesyonel Tarih Araştırmacıları ve benim gibi amatör Kent Araştırmacılarıdır diyebiliriz. Araştırmacı Gazeteciler daha bir risk altında oldukları çalışma ortamına sahiptirler. Araştırmacı Yazarlara genelde gazete köşe yazarlığında, dergilerde ve medyada sıkça rastlayabilirsiniz.

Akademik Araştırmacılar daha çok tebliğ sunarak ya da hakemli uluslararası titri olan dergilerde araştırmalarını yayımlatarak kayıt altına alırlar. Bilirkişiler de kendi alanlarında yeri geldiğinde araştırma yapmak zorunda kalırlar ve tecrübelerini arttırırlar. Mucitler, özgün araştırmacılardır. Tasarımcılar gibi olmayan ama düşünce âleminde var olanı ortaya çıkarırlar. İllegal Defineciler, tahrip faktörü ağır basan ve genelde meslekî ahlâktan uzak çıkar odaklı arabesk araştırmacılardır. Meslekî Araştırmacılar kendi zanaat dallarında araştırma yapan ehil insanlar olup Laboratuar Araştırmacıları gibi deneysel eylemlerle iç içe yaşarlar. Gökbilimciler, Yerbilimciler, Ruhbilimciler gibi birçok farklı meslekte uzmanlaşmış duayenler daha çok bilimsel uğraşılar içerisindedirler. Dedektifler gizemli konuları izleyerek gerçeği açığa çıkaran ve ilginç yöntemleri olan ücretli araştırmacılardır. Kültür Duayenleri, Müzikologlar ve Halkbilimciler de kendi alanlarında sosyal, etnoğrafik ve folklorik birikimleri günümüze taşıyan araştırmacılar grubuna girerler.

Araştırmacı Olarak Hedef Belirliyor muyuz?

Meslekî araştırmacılığımın ardından 1991 yılında Kent Araştırmacısı formasyonunu yüklendiğimde proje bazında belirlediğim ilk ciddî hedefim «Yaşanabilir Bir Ünye ve Zile Projesi»ni hayata geçirebilmek adına «Ünye ve Zile Sivil Toplum Plâtformları»nı oluşturmaktı. Sanal âlemde kurduğum muhtelif gruplarla bu olguyu kısmen gerçekleştirdikten sonra küçük hedefler koyarak 26 yıl içerisinde adım adım çıtaları göğüsleyerek ve bazen yükselterek bazı merhalelere ulaşabildim. Hemşehrilerim arasında “BİZ” ve “AİDİYET” olgularını geliştirmek, hinterlandımızla ilgili en az 500 makale yazmak, Kent Konseyi oluşumuna zemin hazırlamak, kültürel mirası koruma ve doğal eko-sistem dengesine duyarlı bir neslin yetişmesine altyapı hazırlama ve hinterlandımız insanlarına sahip oldukları tarihî, kültürel, mimarî değerler ile Ozan Kültürü ve İnanç Kültürü değerlerini ortaya çıkarıp Kültür Havuzu sunmak gibi kısa, orta ve uzun vadeli çalışmalara hasbelkader imza attım.

Araştırmacılık Birçok Şeyi Feda Etmenizi Gerektirdi mi?

Eğer ardınızda kalıcı izler bırakmak düşüncesi taşıyorsanız… EVET! Bu uzun soluklu maratonda araştırmacılığa odaklanan kimsenin bazı ciddî kararlar alması kaçınılmazdır. Bunlar arasında en önemlisinin çalıştığınız işyerinde yükselme beklentisinden feragat etmeniz olacağını söyleyebilirim. Makam itibarıyla yükseldikçe sorumluluklarınız da artacağından ya makamı tercih etmeniz ya da araştırmacılığı yeğlemeniz gerekir. Her ikisinin bir arada yürütülmesi demek iddialı olmadığınız, sıradan bir araştırmacılıkla yetindiğiniz anlamına gelecektir. Araştırmacılık ve yazarlık ZAMAN gereksinimini had safhada zorunlu kılar ve bu da sizi aile çevrenizden, sosyal çevrenizden ve hobilerinizi yeterince tatminden uzak tutar. Eğlence, dinlence ve dost meclislerine, muhabbet ortamlarına, oyun site ve mekânlarına eskisi kadar uzun zaman harcayamazsınız. Araştırma konularınızda uzmanlaşabilmeniz için ilgi alanlarınız iyice daralmak zorundadır. Örneğin; daha önce sıkı takibe aldığınız spor sayfalarını terk edebilirsiniz, günlük siyasetten uzaklaşabilirsiniz.

İLK’lere İmza Atıyor Olmanın Hazzı Bir Araştırmacı İçin Mutluluğu Zirve Yaptıran Olgudur!

Bu işi maddî çıkar amaçlar dışında hobi olarak yürüten amatör araştırmacıların aldıkları en büyük haz, araştırma yaptıkları konuda İlklere İmza Atabilmektir. Çünkü İLKLER kalıcıdır ve unutulmaz. Barış MANÇO’nun ifadesinde anlam kazandığı üzere “Bir insan, adının anılmadığı an ölür.” Bir araştırmacı gelecekte de adının anılmasını istiyorsa geriye kalıcı eserler bırakması ve İlklere İmza Atması kaçınılmazdır. Ünye ve Zile’de İlk sanal kültür sitesi açmak ve ilk sanal kültür gruplarını kurmak, Orman Endüstri Mühendisleri içerisinde ilk kitabı yazmak ve Türkiye’de ilk Yonga Levha (Sunta) Teknolojisi kitabına imza atmak, Ordu ve Tokat hinterlandında ilk kez 500 makale yayımlayarak bu sayıyı bir hayli aşmak da naçizane bana nasip oldu. Araştırmalarımda burada sayamayacağım birçok ilk de yer alıyor olmanın verdiği hazzın, motive edici faktörler arasında egoyu olumlu yönde besleyen ve tetikleyen en önemli etken olduğunu düşünüyorum.

Araştırmacı Formasyonu İçin Yabancı Dil Bilmek Sizce Gerekli midir?

Eğer yabancı dile hâkim değil ve birden fazla yabancı lisanla içli dışlı değilseniz başkalarının araştırma ve derlemelerine bağlı kalmak zorunda kalırsınız. Orijinal metinleri bulup ortaya çıkarmak ve alıntıları günümüze taşıyabilmek için o lisana vâkıf olmak gerekir. Yıllardır oluşturduğum arşivle, yerli literatürü hemen hemen tamamıyla taramak ve gözden geçirmek imkân dâhiline girdi. Yanı sıra Osmanlıca, İngilizce, Fransızca, Rusça, Ermenice, Rumca, Arapça ve Gürcüce vb. kaynaklara ulaşmak ve farklı bakış açılarından kültürel hazinemizin gizemlerini ortaya çıkarmaka da gündemdeki yerini koruyor. Maddiyat sarf ederek tercüme yaptırmak bir çözümse de bunun masrafını her amatör araştırmacının karşılaması mümkün değildir… hele de sponsor desteği yoksa! Transkripsiyon ve çeviri hizmetlerini kısa metinler sunmak şartıyla arkadaş çevrenizden bir ya da iki kez alabilirsiniz. Uzun metinler ve üçüncü bir talebinizde olumsuz cevaba hazır olmalısınız. Bir araştırmacı için en güvenilir kaynak orijinal dilde yazılı olduğu belgenin kendisidir. Yabancı dillere âşina olursanız muhtemel hata, yanlış ve noksanları da ortaya çıkarabilirsiniz.

Bir Araştırmacı İçin Arşive Sahip Olmanın Önemini Açıklar mısınız?

Alt yapısı olmayan, birikime sahip bulunmayan bir araştırmacı yeterince başarılı ve güvenilir değildir. Kaynaklara ulaşabilmek, hâfıza yeteneklerini kullanmak ve gerekli materyalleri bibliyografik arşivinde bulundurmak araştırmacı için olmazsa olmazlarındandır. Araştıracağı konularla ilgili önce bibliyografik dizin ve katalog taraması yapması gerekir. Daha sonra derleyeceği bu eser ve materyallere bir şekilde ulaşması da elzemdir. Zamanında arşiv oluşturmayı sağlayabilmişse kuşkusuz rakiplerine fark atmayı başarabilmiş gözde bir araştırmacı olma yolunda mesafe kaydetme şansını yakalamıştır. Kamuoyunda popülaritesini canlı tutan araştırmacıların zengin arşivleri olduğunu unutmamak gerek!

Görüntünün olası içeriği: bir veya daha fazla kişi ve iç mekan

Bir Gün Karşınıza Sizi Susturmak ve Sabote Etmek İsteyenler, Haset Edip Çekemeyenler, Kıskananlar ve Dişli Rakipleriniz Mutlaka Çıkacaktır!

Araştırmacılık güzergâhında yola çıkacak olanlar bu çetrefilli ve uzun soluklu yolun dikenli, çalılık, uçurumlarla donanımlı, keskin granit taşlı, kaygan ve vahşiliklere çanak açan farklı yaşam ortamlarına sahip olduğunu asla akıllarından çıkarmamalıdırlar. Hinterlandınıza giren alanda gövde gösterisi yapanları ve “bu yerler bizden sorulur” diyenleri muhtemelen karşınıza alacaksınız. Sizden biat etmenizi bekleyen güç odakları çıkarlarıyla oynadığınızı fark ettiklerinde sizi ya doğrudan ya da genellikle dolaylı yollardan maşalarıyla rahatsız edeceklerdir. Muhtemel cemiyet, sülâle ve aşiretlerin geçmişine dair gün yüzüne çıkardığınız belge ve gerçeklerle onların bam tellerine basacaksınız. Arzu edilmeden hatalarıyla yüzleştirildikçe, duyarlılık ve tepki için kamuoyu oluşturuldukça ve çevrede popülerliğiniz arttıkça dikkatleri üzerinize çekecek ve bir gün hata yapmanızı aportta bekleyenler türeyecek ve çoğalacaktır. Tehditleri, küfürleri, hedef göstermeleri, mafya gövde gösterilerini, dışlanmayı, iftiraları ve soruşturmaları göğüslemeye hazır olmalısınız! İçlerinde en tehlikeli olanlar, “Tatmin Edilmemiş Ego Çıkmazı” kıskacına girmiş “BEN Merkezli” “Bir Numara Olma!” heveslisi, egolarının tutsağı olmuş insan tipleridir.

Araştırmacı zaman zaman sükût-u hayâle uğrayabileceğini düşünerek sürprizlere hazırlıklı olmalı!

İyi niyetle yola çıkabilir, yararlı hizmetler için her daim elinizi taşın altına koyabilir, ortaya harika diyebileceğiniz eserler çıkarabilirsiniz ama muhatap olduğunuz kişi ya da cemiyet bu eyleminizi çıkarlarına aykırı görüyor ise engelleneceğinizi aklınızdan çıkarmayınız. Tarihe ışık verecek belgelere dayalı bir sunum hazırlarsınız ama icra etme şansı bulamazsınız. Büyük emekler sarf ederek bir kitap yazarsınız ama sizi çekemeyenler yüzünden yayımlama imkânını elde edemezsiniz. Tebliğlerinizin yer almaması için mutlaka olmanız gereken kongrelerden uzak tutulursunuz. Rakiplerinizce adınızın anılmasını önlemek maksadıyla dergilerde yazılarınızın çıkmasına engel olunur, size ait tarihî ve değerli eşyaların müzelerde sergilenmesi önlenir, ailenizdeki ün yapmış duayen şahsiyetler yok farz edilip sıradan insanlar baş tacı edilebilir, sohbet akşamlarına çağırılmayabilirsiniz.

Araştırmacı, Bir Sponsor Desteği Yoksa Yaşayacağı Olumsuzluklara Karşı Hazır Olmalı!

Araştırmacılığı amatörce yapanların birçoğu zaman içerisinde ortaya çıkardıkları birikimlerini kitap haline dönüştürürler. Genelde kitapların bastırılmasındaki maddî sorunları aşamazlar ve sponsor kişi ya da kuruluş arayışına girerler. Çevre ilişkileri iyi olan ve iktidarla ya da ideolojik düşünceyle, cemaat bağlantılarıyla irtibatlandırılanlar bu şansı iyi kullanarak bir şekilde sorunu çözerler. Ama hiçbir çıkar bağlantısı olmayan araştırmacılar ne yazık ki sorunu sürekli yaşamaktan kendilerini kurtaramazlar. Çeşitli gerekçelerle talepleriniz geri çevrilir. Örneğin; ödenek yok, bu eseri satamayız, bu sene yayın programımızı kapattık, tasarruf tedbirleri uygulamaya geçti, çok kalın olmuş, okuyucu bu bilgilere gereksinme duymaz ki bir kere bakar ve kaldırır atar… gibi!

Araştırmacılar Olarak Neler Yaptınız?

Neler yapmadık ki? Dört meslekî, dört kültürel mahiyetli kitabın yayına hazırlanması, içerisinde 700 makalenin yer aldığı 5 ciltlik Ünye Makaleleri kitabının bitirilmesi, internette açılan kültürel gruplar ve internet sitesiyle devâsa görsel arşiv oluşturulması, kültüre, doğa ve çevre bilincine duyarlılığın fertlere kazandırılması, kültürel, tarihî, mimarî değerlerin ortaya çıkarılarak günümüze taşınması, inanç ve ozan kültürlerinin, etnoğrafik zenginliğin, etnik coğrafya özelliklerinin, yöresel ağızların, yörede yaşayan önceki uygarlıkların etüdü ve değerlendirilmesi, kongre, şenlik, festival, sergi, kurultay, imza günleri ve konferanslara katılarak tebliğ ve projeksiyon sunumlu sohbetlerin verilmesi, yazar ve sanatçıların, şâir ve ozanların ortaya çıkarılıp eserleriyle kamuoyunun tanıştırılması, imza günlerine iştirak edilmesi, kamuoyunun güncel ve doğru haberlerle bilgilendirilmesi, yöre tanıtım programları ve çekimlerinde konuşmacı olarak katkı sağlanması, yörenin etnoğrafik ve müzelik materyallerinin bulunması, tanıtılması, sergilenmesi, restore edilecek mekânlar hakkında yetkililerin aydınlatılması, kent konseylerine bilirkişi olarak destek verilmesi, yöre musikini oluşturan enstrüman, beste, sanatçı ve yakılan türküler ile cönklerin tespiti ve tanıtılması, eserlerin çeviri ve transkripsiyonlarının yapılması, yeraltı ve yerüstü zenginliklerinin tespiti, folklorik değerlerin yaşatılması, marka kent çalışmaları, kültür yolu projelerine destek verilmesi, sözlü ya da canlı tarih programlarının TV kanalları ile yürütülmesinde işbirliği yapılması ve yerel yönetimlerle sınaî kuruluş ve özel sektör aktivitelerindeki hata ve noksanlıkların kamuoyunda çözüm üretilebilecek biçimde gündeme alınmaları, protesto eylemlerinde ilgili mercilere dosya halinde akılcı raporlar sunulması gibi saymakla bitiremeyeceğimiz farklı konular diye özetleyebiliriz. Araştırmacı olarak asıl üzerinde durduğum husus gençlere yönelik mesajlar vermek olmuştur. Tarih ve kültür şuurunun aşılanması adına çalışmalarımı albümler halinde arşivleyerek 125.000 civarında dijital görsel fotoğrafı zaman içerisine yayarak, kurduğum gruplarda paylaşıyor ve altlarına yaptığım yorumlarla bilinçlenmelerine katkı sağlıyorum. Doğa sevgisi, eko-sistem dengesi, devletin bekası, kültürel değerlerin korunması ve yaşatılması, restorasyon kültürü, tarihe ve tarihî eserlere saygı ve korunmaları, sanat camiasının eserlerinin tanıtımı ve benzerî konular…

İlgisizlik, araştırmacıyı hayli yıpratan önemli bir handikaptır!

Araştırmacılık serüveninde motivasyonu canlı tutabilmek adına ilgi beklemek ve alâka uyandırabilecek araştırmalara imza atmak işin doğası gereğidir. Bir insan yazdığı şiiri, bestelediği şarkıyı, yaktığı türküyü neden başkalarına dinletmek ihtiyacı duyar ve bir ressam resimlerini neden sergilerse benzer duygularla araştırmacı da araştırmalarının okunmasını kamuoyu gündeminde yer almasını bekler. Örneğin; bir okulun kuruluş tarihi yıllarına ait belgeler oluşturulmuş bir sunum hazırlıyorsunuz, ilgili merci bunu engelleme çabasına giriyor ve tertiplediği gecede aslî unsuru yok farz ederek programını tamamlıyor. Ya da bir karşılık ve çıkar beklentisiz yörenizin tanıtımına katkı sağlamak adına bir Yeraltı Şehri ortaya çıkarıyor ve bunu dergide makale halinde yayımlıyorsunuz, kimse sorup da nerededir bu yeraltı şehri deyip sizinle irtibat kurmuyor. Misaller çoğaltılabilir. Bu olumsuzluklara karşı araştırmacı hazırlıklı olmalı ve sükût-u hayâle uğramak yerine metanetini korumalıdır.

Araştırıp da Açıklayamadıklarınız Oluyor mu?

Araştırma konularının bazıları geçmişte yaşanan olaylarla ilgili belgeler ışığında bazı üst düzey yönetici aile, sülâle ve aşiretlerin yaşamlarını ve bilinmeyen gerçeklerini gözler önüne serdiğinden günümüzde neslinin yaşayan uzantıları bunların ortaya çıkarılmasından rahatsız olabilmektedirler. Benzer şekilde ülke yönetimlerinde ve devletlerin yıkılıp yeniden kurulmasında birinci derecede rol alan güçlerin kendilerini kamufle etme çabalarını deşifre eden uğraşlar da biz araştırmacıları zor duruma sokmaktadır. Cemaatlerin gerçek yüzlerini ortaya çıkaran çalışmalar, ülkeyi yöneten güçlerin çıkarına halel getiren çabalar belgelere dayalı gerçekleri ortaya koysa da maalesef açıklayamadıklarımız bazı hususlar olmaktadır.

Konuşmasında bir araştırmacının yaşamından kesitlere değinen Mistepe kendisine yöneltilen soruları da cevapladı.
Ufuk Mistepe’ye katılımlarından dolayı İLESAM Yönetim Kurulu üyelerinden Durak Turan Düz tarafından bir Teşekkür Belgesi takdim edildi.

Birbirinden güzel şiirlerin yorumlandığı güzel bir Cumartesi etkinliği daha şiire sevdalı yürekleri İLESAM çatısı altında birleştirmeyi başardı.

Etkinliğin ikinci bölümünü oluşturan ‘Şiir Dinletisi’ sunumunu İLESAM üyelerinden Necati Özdenkoş yaptı.

Görüntünün olası içeriği: bir veya daha fazla kişi ve iç mekan

Ali Kemal Parıldar, Vedat Fidanboy, Sibel Unur Özdemir, Orhan Vergili, Durak Turan Düz, Hanifi Işık, Tuncer Ulusoy, Tülin Hatun Şenel, Bekir Aksoy, Necati Özdenkoş, Mahir Ünat, Fevzi Gökalp, İbrahim Yaman, Murat Duman, Bayram Yelen, Bekir Yeğnidemir, Erdoğan Pamuk, Halil Aytekin, Musa Ay, Talat Gençosmanoğlu, Niyazi Bali, Aida Zeynelova, İlter Yeşilay, İsmet Bora Binatlı, Sevgi Yücebaş, Necati Çakırca, Saliha Mistepe, Nurettin Gür Ozanoğlu, Gülderen Yetim,  Ali Haydar Karahacıoğlu, Hayrettin Gültekin, Ertuğrul Yaman, Cihat Solmaz, Eyüp Şahan, Şeref Pınarbaşı, Necati Aslan, Saim Yaylagül, Kemal Çalışkan ve Erdal Ercin programa katılan isimler arasındaydı.

İnanç, sıkıntı, hicran, çiçek, yaşam-ölüm, sır, vatan sevgisi, toprak, çocuk gelin, sevda, yaşlılık, veda, yalnızlık, insan temalarını içeren şiirler güne damgasını vururken Genç Osman ile IV. Murat arasındaki destansı pasajlara da yer verildi.

Unutmayın, ‘İLESAM Şiir Dinletileri’mize şiire, sanata ve kültüre gönül veren herkesi- üyemiz olsun veya olmasın-bekliyoruz.

 

HABER METNİ ve FOTOĞRAFLAR: Sibel Unur Özdemir

TÜRKİYE İLİM ve EDEBİYAT ESERİ SAHİPLERİ MESLEK BİRLİĞİ

İLESAM GENEL MERKEZİ

Adres

:

İzmir 1.Cad. No: 33/16  Aydın Apartmanı, Kat:4  Kızılay / ANKARA

Tel

:

0 312 419 49 38

Faks

:

0 312 419 49 39

Web

:

www.ilesam.org.tr

E-Posta

:

 Okunma Sayısı : 4277         05 Aralık 2016

Yorumlar

Yorum Yap

Adınız Soyadınız

Girilecek rakam : 14588

Lütfen yukarıdaki rakamları yazınız.