İLESAM CUMARTESİ SOHBETLERİ ve ŞİİR DİNLETİSİ ( 11 Şubat 2017) "Türkiye'de Yabancı Okulların Türk Kültür ve Eğitimine Etkisi" Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliğinin organize ettiği “Cumartesi Sohbetleri ve Şiir Dinletileri”nin biri daha 11 Şubat 2017 tarihinde İLESAM Kültür Evi’nde gerçekleştirildi. Programda edebiyata, sanata, kültüre dair anlar yaşanırken aktüel konular konuşuldu, şiirler okundu. Günün konusu hakkındaki duygu ve düşüncelerini paylaşan İLESAM Genel Başkanı Mehmet Nuri Parmaksız’ın yaptığı açılış konuşmasıyla başlayan program, Doç. Dr. Sefa Yüce’nin "Türkiye'de Yabancı Okulların Türk Kültür ve Eğitimine Etkisi" konusunu anlatması ile devam etti. Sayın Sefa Yüce’ye konuşma metnini bizlerle paylaştığı için teşekkür ediyor ve metni sizlere aynen aktarıyoruz: Uluslararası ilişkiler, karşılıklı çıkar ilişkilerine dayanır. Ünlü Fransız devlet adamı Charles de Gaulle’ye göre, “Devletlerin dostları yoktur, çıkarları vardır.” Çıkarlarını koruyamayan devletler başka devletler tarafından sömürülürler. Bu sömürünün birçok vasıtaları vardır. Bu vasıtalardan biri de “yumuşak güç” kavramıdır. Kısaca “yumuşak güç”ü şöyle tanımlayabiliriz: “İstenileni, zorlama ve para karşılığından ziyade, sahip olunan cazibe ile elde etme yeteneğidir.” “Yumuşak güç”ü kullanan büyük devletler, kültür politikalarını ve kamu diplomasisini daha etkin kullanırlar. Bunun için kültürel değişim programlarını uygularlar. Kültürel değişim, bir milletin kendine ait kültür değerlerini değiştirmesi, başka milletlerin kültürlerini taklit etmesi, millî, dinî ve ahlâki kimliğini kaybetmesi demektir. Osmanlı Devleti 18. ve 19. yüzyılda Batılı kültür unsurlarının etkisinde kalır. Önce devletin savunma ihtiyacı gündeme gelir. Bunun için silah, araç ve gereçleri temin edilmeğe çalışır. Daha sonra büyük devletlerin baskısıyla yabancı okulların açılmasına izin verilir. 1774 Küçük Kaynarca Antlaşması’yla Rusya, Osmanlı Devleti içindeki Ortodoksları (Sırp, Bulgar, Rum) himaye etme ve onları koruma hakkı elde eder. Rumlar, açtıkları okullarda Müslüman Türk düşmanlığı yaparlar. Öğrencilere “Pan Helenizm”i aşılamaya çalışırlar. Ayrıca bu okullar, isyan ve ayaklanmanın zemini oluştururlar.1863’te Merzifon Amerikan Koleji açılır. Bu okul vasıtasıyla bölgedeki Rum azınlığı harekete geçirilir. Buradaki Rum cemiyeti “Pontus” adlı bir gazete çıkarır. Amaç, Pontus Devleti’ni yeniden canlandırmak ve kurmaktır. 12 Şubat 1921’de okulun Türk öğretmenlerinden Mehmet Zeki Ketani öldürülür. Yapılan arama ve araştırmalar gösterir ki, okul Rum çetecilerin barındığı bir üsttür. İstiklâl Savaşı’nda buna benzer pek çok olay yaşanır. *Osmanlı topraklarında, Bulgar milliyetçiliğinin gelişiminde Rusya kadar Amerikalı misyonerlerin de katkısı büyük olur. İlk Bulgar dergisi, 1844 yılında Amerikalı Protestan misyonerleri tarafından çıkarılır. Balkanlar’da ilk misyoner okulu 1860’da Filibe’de açılır. Robert Koleji’n kurucusu Cyrus Hamlin uzun süre Bulgaristan’da dolaşır. Bulgarlar, en çok Robert Kolej’e rağbet ederler. Bu okuldan mezun olanlara bakıldığında en büyük oranın Bulgarlara ait olduğu görülür. Bir İngiliz ajanı, 1906-1907 yıllarında, üstlerine yazdığı bir raporda, Bulgaristan’ın doğuşunu ve mevcudiyetini Robert Kolej’e borçlu olduğunu yazar. *XIX. yüzyılda, Fransız Katolik rahipleri ve Amerikalı misyonerler Antep, Maraş, Suriye ve Lübnan’da Ermeniler için okullar açarlar. Bunlar, Ermeni komitacılara maaş bağlamayı da ihmal etmezler. Misyonerler, Ermenileri Osmanlı Devleti’ne karşı ayaklandırmak için yayın organlarını harekete geçirirler. Amerikalılar, 1831’de Malta’dan matbaa getirip Antep’te İncil basarlar. Ayrıca Antep’te 1850’li yıllarda dört Ermenice gazete çıkar. Misyonerler, sadece yurt içinde değil, yurt dışında da Hınçak ve Taşnak komitacılarına her türlü desteği vermekten geri kalmazlar. Büyük devletler tarafından şımartılan bu komitacılar, Osmanlı Bankası’nı basarlar. Ayrıca II. Abdülhamit’e suikast düzenleyerek kaos ortamı yaratırlar. *Osmanlı Devleti’nde, Amerikan ve İngiliz okullarının sayısı 1845’te yedidir. 1904 yılına gelindiğinde, bu sayı 465 yükselir. İlk Amerikan misyoner okulu 1830 yılında Beyrut’ta açılır. Bu tarihten sonra çok sayıda şehirde okullaşmaya hız verilir. Ayrıca Amerikalılar, ilk, orta, lise, kolej, anaokulları ve kreşler de açarlar. Bu okulların asıl amaçları, Bulgar ve Ermenilere milliyetçilik duyguları aşılamaktır. *Tanzimat’ın ilanından sonra Fransızlar yabancı okul açmakla kalmazlar, Batılılaşmış Tanzimat aydınları vasıtasıyla eğitim sistemine müdahale ederler. Bu düşünceden yola çıkan Fransız elçisi Monsieur Boure, Fuad Paşa ile birlikte Mekteb-i Sultani’nin programını hazırlar. Bab-ı Âli’nin tüm ısrarlarına rağmen eğitim dili Türkçe yerine Fransızca olur. Ünlü Fransız Paul Fesch, Fransız Cumhuriyeti’nin eğitim yoluyla bütün dünyaya ateist ve materyalist anlayışı yaymak istediğini söyler. Özellikle Fransızlar Selânik, Kahire, İskenderiye, İstanbul, Beyrut, Yafa, Kudüs, Şam, İzmir ve Edirne’de nüfuz bölgeleri oluştururlar. De Gaulle, 1966 yılında Fr. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde şu konuşmayı yapar: “Dünyanın dört bir yanında kültür merkezleri açıyoruz, büyük paralar ödüyoruz bu işe. Boşa gitmiyor bu paralar. Kültürümüz için harcadıklarımız daha fazla dönüp bize geri geliyor. Kültürümüzle yetişen insanlar otomobil alacaksa Fr. otomobilini seçiyorlar. Edebiyatımıza hayranlık besliyorlar, giyim kuşamımızı takip ediyorlar.” Özellikle Fransızların Notre Dame, Galatasaray, İzmir’deki Frenk okulları ile Suriye’deki Cizvit okulları meşhurdur. *Osmanlı döneminde, Museviler, genellikle Alliance İsrailite okullarına giderler. Süryaniler ise, daha çok Ermeni okullarını tercih ederler. *Kültür emperyalizmin somut bir ifadesi olan yabancı okullar, mensup olduğu devletin ve milletin menfaatini savunurlar. Yabancı okulların en önemli özelliklerinden biri de Türkiye’nin zengin ve üst düzey ailelerine hitap etmesi, eğitim, ticaret ve siyaset alanlarında ülkenin ve devletin kaderine hükmedecek mevkideki insanları yetiştirmesidir. *Yabancı okullar Türk edebiyatında geniş bir şekilde ele alınır. Ahmet Mithat Efendi ve Mizancı Murat, yabancı okulları misyoner merkezleri olarak görürler. Onlar, buralarda taklitçi, alafranga ve kozmopolit insan yetiştirildiğine inanırlar. Servet-i Fünûncular ise, bu okullara olumlu bakarlar. Çünkü onların pek çoğu bu okullarda okumuştur. *Yabancı okullardan mezun olanların genelde, bilgili, kültürlü, aydın fikirli, sanattan anlayan, zevk ve eğlence düşkünü oldukları görülür. Buna mukabil, bu mezunlar millî ve manevi değerlerden uzak bir kişilik sergilerler. *Millî Mücadele ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında yabancı okullara bakış oldukça olumsuzdur. Lozan sonrası Tevhid-i Tedrisat kanunun kabulüyle yeni bir eğitim modeline geçilir. Bu modelle, Türk eğitim sisteminde millî ve manevi değerler esas alınır. *1940 sonrası Türkiye’de yabancı okullara bakış kısmen yumuşar. Bugün de pek çok aile çocuğunu yabancı okulda okutmak için çabalıyor. Bunda eğitim sisteminin istenilen düzeye gelememesinin payı büyüktür. "Türkiye'de Yabancı Okulların Türk Kültür ve Eğitimine Etkisi" konusunda doyurucu bilgiler veren Yüce, kendisine yöneltilen soruları da cevapladı. Doç. Dr. Sefa Yüce’ye katılımlarından dolayı İLESAM Yönetim Kurulu üyelerinden Durak Turan Düz tarafından bir “Teşekkür Belgesi” takdim edildi. Etkinliğin ikinci yarısını oluşturan Şiir Dinletisi Nurettin Gür Ozanoğlu tarafından gerçekleştirildi. Hanefi Işık, Âşık Sevdai, Ahmet Yıldırım, Kurban Teyze, Bekir Aksoy, Bekir Yeğnidemir, Durak Turan Düz, Orhan Vergili, Ahmet Mortaş, Halil Yazanel, Şemsettin Güneş, Meral Otan, Musa Ay, Sibel Unur Özdemir, Leyla Yıldırım (Leylican) Elifçe, Arife Aslan, Mahir Ünat, Seyfettin Çoban, Nurettin Gür Ozanoğlu, Hayrettin Gültekin, Nuh Ali Yüksel, Bayram Yelen, Mahmudi, Niyazi Bali, Fevzi Gökalp, Zeki Akdoğan, Tuncer Ulusoy, Faik Kumru, Erdal Ercin, Nedime Sivaslıoğlu, Ali Haydar Karahacıoğlu, Aida Zeynalova, Bayram Gazi Topçu etkinliğe katılan isimler arasındaydılar. Yazgı, TRT, İstanbul, dost, gönül koymak, Leyla, Atatürk, sevgi, özlem, gözler, şehir, unutmak, düğün, örnek almak, vuslat temalarını işleyen şiirler güne damgasını vurdu. İLESAM çatısı altında gerçekleştirilen bir Cumartesi etkinliği daha yüreklerindeki yerini aldı. İLESAM Şiir Dinletilerimize şiire, sanata ve kültüre gönül veren herkesi- üyemiz olsun veya olmasın-bekliyoruz. Unutmayın! Haber Metni: Sibel Unur Özdemir Fotoğraflar: Sibel Unur Özdemir-Orhan Vergili TÜRKİYE İLİM ve EDEBİYAT ESERİ SAHİPLERİ MESLEK BİRLİĞİ İLESAM GENEL MERKEZİ Adres : İzmir 1.Cad. No: 33/16 Aydın Apartmanı, Kat:4 Kızılay / ANKARA Tel : 0 312 419 49 38 Faks : 0 312 419 49 39 Web : www.ilesam.org.tr E-Posta : ilesam@ilesam.org.tr
İLESAM CUMARTESİ SOHBETLERİ ve ŞİİR DİNLETİSİ
( 11 Şubat 2017)
"Türkiye'de Yabancı Okulların Türk Kültür ve Eğitimine Etkisi"
Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliğinin organize ettiği “Cumartesi Sohbetleri ve Şiir Dinletileri”nin biri daha 11 Şubat 2017 tarihinde İLESAM Kültür Evi’nde gerçekleştirildi. Programda edebiyata, sanata, kültüre dair anlar yaşanırken aktüel konular konuşuldu, şiirler okundu.
Günün konusu hakkındaki duygu ve düşüncelerini paylaşan İLESAM Genel Başkanı Mehmet Nuri Parmaksız’ın yaptığı açılış konuşmasıyla başlayan program, Doç. Dr. Sefa Yüce’nin "Türkiye'de Yabancı Okulların Türk Kültür ve Eğitimine Etkisi" konusunu anlatması ile devam etti.
Sayın Sefa Yüce’ye konuşma metnini bizlerle paylaştığı için teşekkür ediyor ve metni sizlere aynen aktarıyoruz:
Uluslararası ilişkiler, karşılıklı çıkar ilişkilerine dayanır. Ünlü Fransız devlet adamı Charles de Gaulle’ye göre, “Devletlerin dostları yoktur, çıkarları vardır.” Çıkarlarını koruyamayan devletler başka devletler tarafından sömürülürler. Bu sömürünün birçok vasıtaları vardır. Bu vasıtalardan biri de “yumuşak güç” kavramıdır. Kısaca “yumuşak güç”ü şöyle tanımlayabiliriz: “İstenileni, zorlama ve para karşılığından ziyade, sahip olunan cazibe ile elde etme yeteneğidir.” “Yumuşak güç”ü kullanan büyük devletler, kültür politikalarını ve kamu diplomasisini daha etkin kullanırlar. Bunun için kültürel değişim programlarını uygularlar.
Kültürel değişim, bir milletin kendine ait kültür değerlerini değiştirmesi, başka milletlerin kültürlerini taklit etmesi, millî, dinî ve ahlâki kimliğini kaybetmesi demektir. Osmanlı Devleti 18. ve 19. yüzyılda Batılı kültür unsurlarının etkisinde kalır. Önce devletin savunma ihtiyacı gündeme gelir. Bunun için silah, araç ve gereçleri temin edilmeğe çalışır. Daha sonra büyük devletlerin baskısıyla yabancı okulların açılmasına izin verilir.
1774 Küçük Kaynarca Antlaşması’yla Rusya, Osmanlı Devleti içindeki Ortodoksları (Sırp, Bulgar, Rum) himaye etme ve onları koruma hakkı elde eder. Rumlar, açtıkları okullarda Müslüman Türk düşmanlığı yaparlar. Öğrencilere “Pan Helenizm”i aşılamaya çalışırlar. Ayrıca bu okullar, isyan ve ayaklanmanın zemini oluştururlar.1863’te Merzifon Amerikan Koleji açılır. Bu okul vasıtasıyla bölgedeki Rum azınlığı harekete geçirilir. Buradaki Rum cemiyeti “Pontus” adlı bir gazete çıkarır. Amaç, Pontus Devleti’ni yeniden canlandırmak ve kurmaktır. 12 Şubat 1921’de okulun Türk öğretmenlerinden Mehmet Zeki Ketani öldürülür. Yapılan arama ve araştırmalar gösterir ki, okul Rum çetecilerin barındığı bir üsttür. İstiklâl Savaşı’nda buna benzer pek çok olay yaşanır.
*Osmanlı topraklarında, Bulgar milliyetçiliğinin gelişiminde Rusya kadar Amerikalı misyonerlerin de katkısı büyük olur. İlk Bulgar dergisi, 1844 yılında Amerikalı Protestan misyonerleri tarafından çıkarılır. Balkanlar’da ilk misyoner okulu 1860’da Filibe’de açılır. Robert Koleji’n kurucusu Cyrus Hamlin uzun süre Bulgaristan’da dolaşır. Bulgarlar, en çok Robert Kolej’e rağbet ederler. Bu okuldan mezun olanlara bakıldığında en büyük oranın Bulgarlara ait olduğu görülür. Bir İngiliz ajanı, 1906-1907 yıllarında, üstlerine yazdığı bir raporda, Bulgaristan’ın doğuşunu ve mevcudiyetini Robert Kolej’e borçlu olduğunu yazar.
*XIX. yüzyılda, Fransız Katolik rahipleri ve Amerikalı misyonerler Antep, Maraş, Suriye ve Lübnan’da Ermeniler için okullar açarlar. Bunlar, Ermeni komitacılara maaş bağlamayı da ihmal etmezler. Misyonerler, Ermenileri Osmanlı Devleti’ne karşı ayaklandırmak için yayın organlarını harekete geçirirler. Amerikalılar, 1831’de Malta’dan matbaa getirip Antep’te İncil basarlar. Ayrıca Antep’te 1850’li yıllarda dört Ermenice gazete çıkar. Misyonerler, sadece yurt içinde değil, yurt dışında da Hınçak ve Taşnak komitacılarına her türlü desteği vermekten geri kalmazlar. Büyük devletler tarafından şımartılan bu komitacılar, Osmanlı Bankası’nı basarlar. Ayrıca II. Abdülhamit’e suikast düzenleyerek kaos ortamı yaratırlar.
*Osmanlı Devleti’nde, Amerikan ve İngiliz okullarının sayısı 1845’te yedidir. 1904 yılına gelindiğinde, bu sayı 465 yükselir. İlk Amerikan misyoner okulu 1830 yılında Beyrut’ta açılır. Bu tarihten sonra çok sayıda şehirde okullaşmaya hız verilir. Ayrıca Amerikalılar, ilk, orta, lise, kolej, anaokulları ve kreşler de açarlar. Bu okulların asıl amaçları, Bulgar ve Ermenilere milliyetçilik duyguları aşılamaktır.
*Tanzimat’ın ilanından sonra Fransızlar yabancı okul açmakla kalmazlar, Batılılaşmış Tanzimat aydınları vasıtasıyla eğitim sistemine müdahale ederler. Bu düşünceden yola çıkan Fransız elçisi Monsieur Boure, Fuad Paşa ile birlikte Mekteb-i Sultani’nin programını hazırlar. Bab-ı Âli’nin tüm ısrarlarına rağmen eğitim dili Türkçe yerine Fransızca olur. Ünlü Fransız Paul Fesch, Fransız Cumhuriyeti’nin eğitim yoluyla bütün dünyaya ateist ve materyalist anlayışı yaymak istediğini söyler. Özellikle Fransızlar Selânik, Kahire, İskenderiye, İstanbul, Beyrut, Yafa, Kudüs, Şam, İzmir ve Edirne’de nüfuz bölgeleri oluştururlar. De Gaulle, 1966 yılında Fr. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde şu konuşmayı yapar: “Dünyanın dört bir yanında kültür merkezleri açıyoruz, büyük paralar ödüyoruz bu işe. Boşa gitmiyor bu paralar. Kültürümüz için harcadıklarımız daha fazla dönüp bize geri geliyor. Kültürümüzle yetişen insanlar otomobil alacaksa Fr. otomobilini seçiyorlar. Edebiyatımıza hayranlık besliyorlar, giyim kuşamımızı takip ediyorlar.” Özellikle Fransızların Notre Dame, Galatasaray, İzmir’deki Frenk okulları ile Suriye’deki Cizvit okulları meşhurdur.
*Osmanlı döneminde, Museviler, genellikle Alliance İsrailite okullarına giderler. Süryaniler ise, daha çok Ermeni okullarını tercih ederler.
*Kültür emperyalizmin somut bir ifadesi olan yabancı okullar, mensup olduğu devletin ve milletin menfaatini savunurlar. Yabancı okulların en önemli özelliklerinden biri de Türkiye’nin zengin ve üst düzey ailelerine hitap etmesi, eğitim, ticaret ve siyaset alanlarında ülkenin ve devletin kaderine hükmedecek mevkideki insanları yetiştirmesidir.
*Yabancı okullar Türk edebiyatında geniş bir şekilde ele alınır. Ahmet Mithat Efendi ve Mizancı Murat, yabancı okulları misyoner merkezleri olarak görürler. Onlar, buralarda taklitçi, alafranga ve kozmopolit insan yetiştirildiğine inanırlar. Servet-i Fünûncular ise, bu okullara olumlu bakarlar. Çünkü onların pek çoğu bu okullarda okumuştur.
*Yabancı okullardan mezun olanların genelde, bilgili, kültürlü, aydın fikirli, sanattan anlayan, zevk ve eğlence düşkünü oldukları görülür. Buna mukabil, bu mezunlar millî ve manevi değerlerden uzak bir kişilik sergilerler.
*Millî Mücadele ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında yabancı okullara bakış oldukça olumsuzdur. Lozan sonrası Tevhid-i Tedrisat kanunun kabulüyle yeni bir eğitim modeline geçilir. Bu modelle, Türk eğitim sisteminde millî ve manevi değerler esas alınır.
*1940 sonrası Türkiye’de yabancı okullara bakış kısmen yumuşar. Bugün de pek çok aile çocuğunu yabancı okulda okutmak için çabalıyor. Bunda eğitim sisteminin istenilen düzeye gelememesinin payı büyüktür.
"Türkiye'de Yabancı Okulların Türk Kültür ve Eğitimine Etkisi" konusunda doyurucu bilgiler veren Yüce, kendisine yöneltilen soruları da cevapladı.
Doç. Dr. Sefa Yüce’ye katılımlarından dolayı İLESAM Yönetim Kurulu üyelerinden Durak Turan Düz tarafından bir “Teşekkür Belgesi” takdim edildi.
Etkinliğin ikinci yarısını oluşturan Şiir Dinletisi Nurettin Gür Ozanoğlu tarafından gerçekleştirildi.
Hanefi Işık, Âşık Sevdai, Ahmet Yıldırım, Kurban Teyze, Bekir Aksoy, Bekir Yeğnidemir, Durak Turan Düz, Orhan Vergili, Ahmet Mortaş, Halil Yazanel, Şemsettin Güneş, Meral Otan, Musa Ay, Sibel Unur Özdemir, Leyla Yıldırım (Leylican) Elifçe, Arife Aslan, Mahir Ünat, Seyfettin Çoban, Nurettin Gür Ozanoğlu, Hayrettin Gültekin, Nuh Ali Yüksel, Bayram Yelen, Mahmudi, Niyazi Bali, Fevzi Gökalp, Zeki Akdoğan, Tuncer Ulusoy, Faik Kumru, Erdal Ercin, Nedime Sivaslıoğlu, Ali Haydar Karahacıoğlu, Aida Zeynalova, Bayram Gazi Topçu etkinliğe katılan isimler arasındaydılar.
Yazgı, TRT, İstanbul, dost, gönül koymak, Leyla, Atatürk, sevgi, özlem, gözler, şehir, unutmak, düğün, örnek almak, vuslat temalarını işleyen şiirler güne damgasını vurdu.
İLESAM çatısı altında gerçekleştirilen bir Cumartesi etkinliği daha yüreklerindeki yerini aldı.
İLESAM Şiir Dinletilerimize şiire, sanata ve kültüre gönül veren herkesi- üyemiz olsun veya olmasın-bekliyoruz. Unutmayın!
Haber Metni: Sibel Unur Özdemir
Fotoğraflar: Sibel Unur Özdemir-Orhan Vergili
TÜRKİYE İLİM ve EDEBİYAT ESERİ SAHİPLERİ MESLEK BİRLİĞİ
İLESAM GENEL MERKEZİ
Adres
:
İzmir 1.Cad. No: 33/16 Aydın Apartmanı, Kat:4 Kızılay / ANKARA
Tel
0 312 419 49 38
Faks
0 312 419 49 39
Web
www.ilesam.org.tr
E-Posta
Adınız Soyadınız
Girilecek rakam : 830694
Lütfen yukarıdaki rakamları yazınız.