“Yerli ve Milli Eğitim” İLESAM CUMARTESİ SOHBETLERİ ve ŞİİR DİNLETİSİ ( 15 Nisan 2017)

 / ETKİNLİKLERİMİZ

İLESAM CUMARTESİ SOHBETLERİ ve

ŞİİR DİNLETİSİ

 

(15 NİSAN 2017)

 

“Yerli ve Milli Eğitim”

 


“Yerli ve Milli Eğitim”

Edebiyatın, sanatın, kültürün, aktüel konuların buluşma noktası olan İLESAM Genel Merkezi’nde 15 Nisan 2017 tarihinde yeni bir etkinlik daha gerçekleştirildi.

Görüntünün olası içeriği: 1 kişi, iç mekan

İLESAM Genel Başkanı Mehmet Nuri Parmaksız’ın yaptığı açılış konuşmasıyla başlayan program Prof. Dr. Ertuğrul Yaman’ın  “Yerli ve Milli Eğitim” temalı konuşması ile devam etti.

Görüntünün olası içeriği: 1 kişi, iç mekan

Konuşma metnini bizlerle paylaşan Prof. Dr. Ertuğrul Yaman’a teşekkür ediyor ve metni sizlere aynen aktarıyoruz:

TÜRKİYE BEKASI İÇİN: YERLİ VE MİLLİ EĞİTİM

Eğitimden Ne Anlamalıyız?

“Eğitim, bir kavram olarak genellikle; bilgi verme, öğretme ve terbiye etme gayretlerinin toplamı olarak tanımlanır. Elbette, bunlar eğitimin temel gayeleridir. Ancak; eğitimin bu gayelerden daha da derinde yatan işlevleri vardır; Bunlar; duygu, düşünce, değer ve davranış bakımlarından bireyi olumlu yönde geliştirmek; toplu yaşama bilinci kazandırmak, insan ruhunda aidiyet ve mensubiyet duyguları oluşturmaktır. Özellikle ve önemle belirtelim ki her eğitimli her birey, milletine, ülkesine, vatanına, devletine ve değerlerine bağlı bir insan olmalıdır. Bu yönüyle eğitim, bir millet ve bir ülke için varlık yokluk (beka) meselesidir. 

Eğitim, insanlara ortak duygular kazandıran bir süreçtir. Eğitim sayesinde, çocuklar başta olmak üzere bütün bireylere ortak duygu, değer, düşünce, bilinç ve davranış kazandırılır.   Eğitim; ailede, okulda, çevrede ve medyada ortak bir anlayış ve bilinçle verilirse, ülkenin kalkınması çok daha sağlam temellere oturtulur. Nitekim, gelecek nesillerini planlamayan ve kendince ideal insan yetiştiremeyen toplumlar, ekonomik açıdan ilerleseler dahi ayakta kalamazlar. Bütün yatırımlar içinde en kıymetli olanı insana yapılan yatırımdır. Okuyan, araştıran, değer veren, düşünen, sorgulayan, iletişim kuran ve çok çalışan nesiller yetiştirmek en büyük gaye olmalıdır. Bireyi ve toplumu eğitmeden kalkınmak da mümkün değildir. Bizi birbirimize bağlayan birtakım değer yargılarını güçlendirmeye bugün çok daha fazla ihtiyacımız var. Ortak duyguları ifade eden “duygudaşlık” kavramının içini doldurarak bireylerde “aidiyet ve mensubiyet” duygularını güçlendirmek gerekir. Bireyler, bu millete mensup ve bu devlete ait olmaktan haz ve gurur duymalıdırlar.

Türkiye için asıl kalkınma; insanın iyi eğitilmesi ve toplumun geliştirilmesidir. İnsana yapılan yatırım her şeyin üzerindedir; nitekim, yollar, barajlar, fabrikalar insan için yapılır. Bir yandan insan için gerekli her türlü maddi ihtiyaç karşılanırken diğer yandan da doğrudan insanın ve toplumun manevi ihtiyaçlarını (sevgi, saygı, güven, hoşgörü, dayanışma…) temin etmek gerekir.

Gerçek İlerleme

Eğitim ve kalkınma, modern dünyanın bir arada kullandığı ikiz kavramlardır. Eğitim, çok yönlü, çok boyutlu ve geniş kapsamlı bir süreçtir. Gerçek kalkınma ise, bu uzun süreçlerin doğal sonucudur. Eğitimin temel amacı, iradeli ve ideal sahibi insanlar yetiştirmektir. Bir ülkenin en önemli işi de bu olmalıdır. Yalnızca bilgi depolayarak ideal insana ulaşılması mümkün değildir. Amacı, ruhu ve felsefesi olmayan bir eğitim yaklaşımı, yalnızca alışılagelmiş süreçleri tamamlamak ve duvarlara asılan diplomalardan ibaret kalmaktadır.

İnsanı gereğince eğitmek ve iyi yetiştirmek toplumdaki huzur ve refahın ilk şartıdır. Bunu başarabilmek için, ciddî bir “insan yetiştirme politikası”na ihtiyaç vardır. İyi insanlar, doğru “model insan”larla yetiştirilebilir. Model insanlar, doğru belirlendikten sonra, doğru davranışlar üzerinde toplumca uzlaşma sağlanmalıdır.

Manevi dünyamızı sonuna kadar aydınlatabilmek için; Yunus Emre’leri, Mevlânâ’ları, Âkif’leri yeni nesillere anlatmalı ve yaşatmalıyız. Bu açıdan şiir, edebiyat, sanat, kültür ve eğitim yatırımları toplumumuz için çok daha önemlidir. Sevginin, saygının, hoşgörünün, dayanışmanın olmadığı bir yerde, kalkınmadan söz edilemez. Sürdürülebilir ve kalıcı kalkınma, insanla başlar. Gönülleri fethetmeden insanın beyin kalelerine girilemez!  Ancak ve ancak sevgiyle, saygıyla, güvenle gönüllere girilebilir. Bu itibarla işin özü; gönlümüzde, kalbimizde, duygu dünyamızda düğümleniyor. Mühendislerimizle, mimarlarımızla gurur duymaya devam edelim ama gönül mimarlarımızı da yetiştirelim!

Böylesi zengin bir değerler hazinesine sahipken yüksek bir medeniyetin varisi olan milletimizin temel değerlerini çağdaş ve evrensel ölçülerle yeniden ele almak; toplumumuzun ve bütün insanlığın mutluluğu için eğitim hayatımıza aktarmak gerekir. Eğitimin her kademe ve ortamında kendimizden, mazimizden, ecdadımızdan utanç duymadan değerlerimize sahip çıkmalıyız. Üstün bir medeniyetin varisi olan bizler, ilk ve en önemli işimiz olarak değerlerimizi yeniden tespit edip tarihimizin parlak sayfalarındaki seçkin şahsiyetleri model insanlar yaparak eğitim anlayışımızı güncellemek zorundayız.

Mevcut Eğitim Sistemi

Ülkemizde uzunca bir süredir yamalı bohça misali sürekli değiştirilerek sürdürülen mevcut eğitim sistemi nesil yetiştirme anlamında yetersiz kalmaktadır. Nitekim, mevcut eğitim sistemiyle yetişen nesillerin bir kısmı bırakınız ülke ve milletine bağlılığı; onlara karşı ihanet içinde dahi olabilmektedir. Mevcut sistem; hilkate ve fıtrata uygun olmayıp mantık ve yapıca devşirmedir. Baskıcı ve öğretim odaklı bu sistem değer ve marifetten de uzaktır. Bireysel ve bencil duygular yükleyen mevcut sistem, aşırı özgüvencidir. Aynı zamanda faydacı ve kolaycıdır…

Görüntünün olası içeriği: bir veya daha fazla kişi, oturan insanlar ve iç mekan

Yeni Bir Eğitim Anlayışı ve Sistemi

Uzunca bir süre eğitimcilik yapan birisi olarak milletine ve ülkesine gönülden bağlı nesiller yetiştirmenin ancak yerli ve milli bir eğitimle gerçekleşeceğine inanıyoruz. Yerli Eğitim, insanı kendisi kılar. İnsan doğası gereği, birey kendisi olmadan evrensel de olamaz. İçinde doğup büyüdüğü halka, topluma, millete ve onun değerlerine sahip çıkmayan birisi, evrensel gerçekleri yakalayamaz. Dünyaya ve olaylara yerel pencereden bakmak, Dünyayı ve hayatı doğru okumaktır.

Milli eğitim; bakış, duyuş, düşünüş, algılayış, yaşayış millî bağların bütününü kazandırmak demektir. Bu bağlar oluşturmadan yapılacak öğretim kişiliksiz, kimliksiz ve köksüz bireylerin yetişmesine hizmet eder. Köklerine sıkıca bağlı olan bireyler, evrensel gerçeklere nesnel bilgilere de açık olacaktır. Hayalimizdeki yerli ve milli eğitimin temel mantığı şu şekilde olacaktır:

Hilkate ve fıtrata uygun, mantık ve yapıca bize ait, eğitim öncelikli, değer ve marifet eksenli, kişilik ve karakter kazandıran, kümeci ve toplumsal, bilimi öğrenen ve uygulayan, marifet ve hüner kazandıran...

            Temel İlkeler;

            * Beşikten mezara kadar ilim farzdır.

            * Temel amaç, insanı adam yapmaktır.

            * En temel eğitim kurumu, ailedir.

            * Çocuğun en doğal eğitmeni, annesidir.

            * Zorlayıcılık değil, gönüllülük esastır.

            * İnsan, öğrenen bir varlıktır.

            * Asıl olan, ortamı hazırlamaktır.

            * Oyun, eğlence, sanat, spor, gezi, gözlem ve üretim eğitimin temel ortamlarıdır.

            *Yeni model pilot uygulamalarla genişletilecektir.

Özü itibariyle yerli ve milli ihtiyaçlar göz önünde tutularak hazırlanacak bu eğitim modeli, Yeni Türkiye’nin en önemli ihtiyaçlarından birisine cevap verebilecektir. Çünkü; Yeni Türkiye, insan odaklı ve toplum merkezli bir bakış açısıyla ihya edilmelidir. Vatanına ve milletine karşılıksız bağlı nesiller yetiştirmek bu eğitim sisteminin en temel öngörüsüdür. Bugüne kadar sağdan soldan, o ülkeden bu ülkeden devşirilen eğitim modelleri, ülkemizin eğitim sistemine çare olamadığı gibi, nesiller arasında uçurumlar da oluşturmuştur.

Sağlam kişilik ve karakterli bireyler ve bunlardan oluşan sağlıklı aileler, toplumun da temeli olacaktır. Birbirini seven, sayan, hoş gören, çalışkan, ortak duygu ve ideallere sahip toplumlar ise huzur ve refahın güvencesidir. Tasada, sevinçte ve kıvançta birleşen toplumlar, ekonomik olarak da hızla gelişir ve büyürler. Ülkemiz bu bakımdan yüksek bir potansiyele sahiptir.

Israrla ve önemle belirtmemiz gerekir ki eğitim önemsenmeli ve bütüncül bir yaklaşımla ele alınmalı; eğitime ruh ve felsefe katılmalı; öğretmene idealizm yüklenmelidir. Ülkemizde son yıllarda eğitime verilen önem ve destek artmaktadır. Bu sürecin daha da güçlendirilmesi hepimizin yararına olacaktır. Özellikle ve önemle belirtmeliyiz ki öğretmensiz bir eğitim modeli düşünülemez. Öğretmenler ise; sevgiyi, saygıyı, hoşgörüyü, güveni, kanaati anlatan değil, yaşayan bireyler olmak zorundadırlar.

Sonuç olarak Türkiye’de birlik ve dirlik içinde kardeşçe yaşamanın, ekonomik olarak kalkınmanın tek ve gerçek yolu eğitimden geçmektedir. Yerli ve milli eğitim, ülke olarak bekamızın en güçlü güvencesidir. Yerli ve milli insan tipi, dinimize, inancımıza, ülkemize, devletimize ve geleceğimize sahip çıkacak yegâne insan tipidir. Dâhili ve harici düşmanların tanklarına, toplarına ve her türlü saldırılarına ancak milli duygusu yüksek insanlar korkusuzca karşı durabilirler. Bunun tek yolu da yerli ve milli nesiller yetiştirmektir. Kısacası, bekamız ve güvenliğimiz için yepyeni ve kalıcı bir eğitim anlayışı ve modeline geçmek zorundayız.”

Prof. Dr. Ertuğrul Yaman’a katılımlarından dolayı İLESAM Haysiyet Kurulu Başkanı Hanifi Işık tarafından bir Teşekkür Belgesi takdim edildi.

Görüntünün olası içeriği: 2 kişi

İbrahim Yaman’ın sunumuyla devam eden İLESAM Şiir Dinletisi birbirinden güzel şiirlere
ev sahipliği yaptı.

Görüntünün olası içeriği: 2 kişi

Ali Kemal Parıldar, Bekir Yeğnidemir, Hanifi Işık, İhsan Hökelekli, Tülin Hatun Şenel, Murat Haydaroğlu, Niyazi Bali, İbrahim Atasoy, Mahir Ünat, Orhan Vergili, Bekir Aksoy, Halil Yazanel, Erdoğan Pamuk, Coşkun Mutlu, Ceren Selvi, Bayram Yelen, Necati Özdenkoş, Sibel Unur Özdemir, Gürsel Yalçın, Fatih Barış, Bedir Yetişkin, Kamil Dündaroğlu, Ali İpek, Mehmet İleri, Hüseyin Ünlü, İbrahim Aydoğan, Musa Ay, H. Lütfi Boztepe, Mahmut Demiryürek, Ertuğrul Karahan, Cahit Karaç, Ahmet Kınık, Hanlar Koca, Merih Baran, Meral Otan, Sevinç Doğancan Güven, Mikail Korkmaz, Muammer Bektaş, Nevin Balta, Seyfettin Çoban, Hayrettin Gültekin, Fevzi Gökalp, Yaşar Demirel, Binali Kılıç, Nurettin Gür Ozanoğlu, Ömer Ünal, Zeliha Altındal, Tuncer Ulusoy, Atilla Ceylan, Ali Haydar Karahacıoğlu, Hüseyin Gürsoy, Murat Sevindik ve İlter Yeşilay programa katılan isimler arasındaydı.

Güzel bir Cumartesi etkinliği daha gönüllerdeki yerini aldı.

İLESAM Şiir Dinletilerimize şiire, sanata ve kültüre gönül veren herkesi- üyemiz olsun veya olmasın-bekliyoruz. Unutmayın!

Haber Metni: Sibel Unur Özdemir

Fotoğraflar: Sibel Unur Özdemir & Orhan Vergili 

TÜRKİYE İLİM ve EDEBİYAT ESERİ SAHİPLERİ MESLEK BİRLİĞİ

İLESAM GENEL MERKEZİ

Adres

:

İzmir 1.Cad. No: 33/16  Aydın Apartmanı, Kat:4  Kızılay / ANKARA

Tel

:

0 312 419 49 38

Faks

:

0 312 419 49 39

Web

:

www.ilesam.org.tr

E-Posta

:

ilesam@ilesam.org.tr

 Okunma Sayısı : 3159         17 Nisan 2017

Yorumlar

Yorum Yap

Adınız Soyadınız

Girilecek rakam : 247567

Lütfen yukarıdaki rakamları yazınız.