İLESAM ÜYESİ ÜNLÜ KADIN HALK AŞIĞIMIZ AYTEN ÇINAR (AŞIK GÜLÇINAR) MENFUR BİR SALDIRI SONUCU HAYATINI KAYBETTİ. İLESAM ÜYESİ ÜNLÜ KADIN HALK AŞIĞIMIZ AYTEN ÇINAR (AŞIK GÜLÇINAR) MENFUR BİR SALDIRI SONUCU HAYATINI KAYBETTİ. Türkiye’nin dört kadın aşığından biri olan ve üstün sanat kabiliyetiyle aşıklık geleneğinde haklı bir yer edinen İLESAM Üyesi Ayten Çınar( Gülçınar) Ankara’da uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetti. Alınan bilgilere göre, bir yıl önce nişanlandığı belirtilen ozanımız, nişanlısının oğlu tarafından miras meselesi yüzünden katledildi. Hasta ziyaretinden evlerine dönerken Arabalarının içinde saldırıya uğrayan Halil B. ve Ayten Çınar yaralı olarak hastaneye kaldırıldılar. Aşık Gülçınar hayatını kaybederken nişanlısı ağır yaralandı. Elim olayı gerçekleştiren Hüseyin B. ise kayıplara karıştı. Sivas Şarkışla’da dünyaya gelen Nuriye ve Musa Çınar’ın kızı olan Ayten Çınar bir yaşında iken babasının işi gereği Niğde’de yaşamaya başladı. 1973 yılında, ailece köylerine [Şarkışla] gezmeye gittiklerinde, Seyit Ahmet Gencer, Ayten Çınar ile evlenmek istemiş ve Ayten Hanım çocuk denilecek yaştayken anne-babasının isteğiyle, kendisinden 25 yaş büyük olan köylüsü ile evlendirilmiştir. Köyüne gelin olarak gelen Ayten Hanım’ın evliliği 7 yıl sürmüş ve bu süre içerisinde iki çocuğu olmuş, ancak çocuklarından biri dört yaşında ölmüştür. 20 yaşında eşinden ayrılan Ayten Hanım, Niğde’ye dönerek bir işe girmiş; fakat, ayrıldığı eşi bu süre içerisinde pek rahat vermemiştir. Bu durumdan rahatsız olan Ayten Hanım, ailesinin de büyük rahatsızlık duymasıyla birlikte yine kendi köylüsü olan Hüseyin Bektürk ile ikinci evliliğini gerçekleştirmiştir. Bu evliliği de yedi yıl sürmüş ve bir çocuğu olmuştur. Babası Musa Çınar’ın yazdığı ve güzel sesiyle okuduğu şiirlerden oldukça etkilendiğini belirten Âşık, saz çalmayı çocuk yaşlarından beri istemesine rağmen ancak 20’li yaşlarda kursa giderek gerçekleştirmiştir; fakat, çalıştığı için yeterince zaman ayıramamıştır. O yıllarda bağlama ile amatör derecede ilgilenen komşusu, Osman Arslan’ın bağlama bilgileri, Ayten Hanım’a oldukça faydalı olmuş ve bu sayede 15 yaşlarında yazmaya başladığı şiirlerini besteler olmuştur. Sazı yakın çevresine zor da olsa kabul ettirdiğini belirten Ayten Hanım’a, Gülçınar mahlası bir meslektaşı ya da herhangi biri tarafından verilmemiş, bu ismi kullanmaya kendisi karar vermiştir. 1977 yılından beri mahlas kullanan Âşık, genel olarak, erkeklerin isimlerinin başına “Kul” sıfatını aldığını belirterek, kendisi de bir kadın olarak isminin başında “Gül” sıfatını kullanmak istediğini ifade etmiştir. 1984 yılında Ankara’ya yerleşen Gülçınar saz dinleme hevesiyle gittiği Âşıklar Kahvesi’nde, kitaplardan okuduğu, kasetlerden dinlediği Âşıklık kültürünü yakından tanıma fırsatı bulmuştur. Beş yıl boyunca gittiği bu kültür evlerinde epey çevre edinen Âşık Gülçınar, uzun bir aradan sonra kendi ürettiklerini paylaşma cesareti bularak gelenek içerisinde varolmaya başlamıştır. Zamanla ailesine de kendini ispatlayan Âşık, aldığı destekle “Kan Kusturdun – Vicdansız” sonraları ise “Gözyaşımdan Kızılırmak Beslenir” kasetlerini çıkarma fırsatı bulmuştur. Daha sonra yayınlamış olduğu şiir kitaplarıyla da kitlelere ulaşabilen Âşık, bu çalışmalarıyla faaliyet alanlarını genişletmiş ve birçok dernek tarafından etkinliklere davet edilir olmuştur. Gülçınar’ın eserlerinde, cesur olarak nitelendirebileceğimiz ifadeleri bulunmakta, söz konusu ifadeler özellikle taşlamalarında karşımıza çıkmaktadır. Geleneksel olarak bu eserlerin birçoğunda “oy, ay…” gibi nidalar yer alırken, Âşığın çalışmalarında konuşurcasına akıcı olan üslubu dikkatimizi çekmektedir. Âşık Gülçınar, ustası olmasa da “usta malı” tabir ettiği eserleri, kasetlerini dinlediği, Âşık Veysel, Mahzunî Şerif, Muhlis Akarsu’dan okumaktadır. iki çocuk annesi olan Âşık Gülçınar’ın, çocuk yaşta ve kendisinden 25 yaş büyük biriyle evlendirilmesinin yaşamını nasıl etkilediğini, nasıl zorluklar yaşayabileceğini tahmin edebiliriz. Bir de meslekî açıdan bakacak olursak, genç yaşta saz çalması yasaklanan evli bir çocuğun, pes etmeyerek bu gelenek içinde varolmaya çalışmasının zorlu bir mücadeleyi gerektirdiğini anlarız. İşçilik yaparak, çocuklarını tek başına büyüten Ayten Çınar, çocukları da kendi ayakları üzerinde durduktan sonra, çalmayı çok istediği bağlamaya, nihayet zaman ayırmış, çocukluk yıllarında köyünde gördüğü âşıklar gibi yazdığı şiirleri için ezgiler üretmeye başlamıştır. Âşıklık geleneğini tanımak-öğrenmek adına ilk zamanlar âşıkların bulunduğu birçok derneğe, etkinliklere izleyici olarak katılan Gülçınar, zamanla gördüklerini, duyduklarını sazına aktarmaya başlamış ve yazdığı şiirlerine eşlik eder olmuştur. Erkek meclislerinde çalıp-söylediği ilk zamanlar, birçok meslektaşı tarafından yadırganan Âşık Gülçınar; atışmalardaki başarılı icrâlarından sonra gelenek içinde özgüvenini kazandığını ve böylelikle de erkek meslektaşlarının birçoğuna kendisini kabul ettirdiğini belirtmiştir. Hayatı boyunca ayakta kalmak, iyi bir anne, iyi bir evlat ve iyi bir sanatçı olarak yaşamak için mücadele veren ve güler yüzü, mütevazı davranışları,hatır gönül sahibi olmasıyla sanat camiamızda ve İLESAM üyeleri arasında da çok sevilen Gülçınar’ın vefatı bütün tanıyanları yasa boğmuştur. Sanatının en üretken zamanında ve ünü ülke sınırlarını çoktan aştığı bir sırada hayattan koparılan sanatçımız eğer yaşasaydı önümüzdeki günlerde ülkemizin Aşıklık Geleneği Kültür Mirasçısı olarak seçildiği UNESCO tarafından Paris’te ağırlanacak ve Türkiye’yi temsil edecekti. Aşık Gülçınar’ın cenazesi 6 Mart 2018 tarihinde Ankara’da ki Cimşit Mezarlığında ailesinin, sevenlerinin, dostlarının, Halk Aşıkları’nın ve sanat camiasının önemli isimlerinin katıldığı bir törenle toprağa verildi. İLESAM Ailesi olarak Aşık Ayten Gülçınar’a Allah’tan rahmet, sevenlerine, ailesine, ve camiamıza baş sağlığı diliyoruz. İLESAM GENEL MERKEZİ TÜRKİYE İLİM ve EDEBİYAT ESERİ SAHİPLERİ MESLEK BİRLİĞİ İLESAM GENEL MERKEZİ Adres : İzmir 1.Cad. No: 33/16 Aydın Apartmanı, Kat:4 Kızılay / ANKARA Tel : 0 312 419 49 38 Faks : 0 312 419 49 39 Web : www.ilesam.org.tr E-Posta : ilesam@ilesam.org.tr
İLESAM ÜYESİ ÜNLÜ KADIN HALK AŞIĞIMIZ AYTEN ÇINAR (AŞIK GÜLÇINAR) MENFUR BİR SALDIRI SONUCU HAYATINI KAYBETTİ.
Türkiye’nin dört kadın aşığından biri olan ve üstün sanat kabiliyetiyle aşıklık geleneğinde haklı bir yer edinen İLESAM Üyesi Ayten Çınar( Gülçınar) Ankara’da uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetti.
Alınan bilgilere göre, bir yıl önce nişanlandığı belirtilen ozanımız, nişanlısının oğlu tarafından miras meselesi yüzünden katledildi. Hasta ziyaretinden evlerine dönerken Arabalarının içinde saldırıya uğrayan Halil B. ve Ayten Çınar yaralı olarak hastaneye kaldırıldılar. Aşık Gülçınar hayatını kaybederken nişanlısı ağır yaralandı. Elim olayı gerçekleştiren Hüseyin B. ise kayıplara karıştı.
Sivas Şarkışla’da dünyaya gelen Nuriye ve Musa Çınar’ın kızı olan Ayten Çınar bir yaşında iken babasının işi gereği Niğde’de yaşamaya başladı.
1973 yılında, ailece köylerine [Şarkışla] gezmeye gittiklerinde, Seyit Ahmet Gencer, Ayten Çınar ile evlenmek istemiş ve Ayten Hanım çocuk denilecek yaştayken anne-babasının isteğiyle, kendisinden 25 yaş büyük olan köylüsü ile evlendirilmiştir.
Köyüne gelin olarak gelen Ayten Hanım’ın evliliği 7 yıl sürmüş ve bu süre içerisinde iki çocuğu olmuş, ancak çocuklarından biri dört yaşında ölmüştür.
20 yaşında eşinden ayrılan Ayten Hanım, Niğde’ye dönerek bir işe girmiş; fakat, ayrıldığı eşi bu süre içerisinde pek rahat vermemiştir.
Bu durumdan rahatsız olan Ayten Hanım, ailesinin de büyük rahatsızlık duymasıyla birlikte yine kendi köylüsü olan Hüseyin Bektürk ile ikinci evliliğini gerçekleştirmiştir. Bu evliliği de yedi yıl sürmüş ve bir çocuğu olmuştur.
Babası Musa Çınar’ın yazdığı ve güzel sesiyle okuduğu şiirlerden oldukça etkilendiğini belirten Âşık, saz çalmayı çocuk yaşlarından beri istemesine rağmen ancak 20’li yaşlarda kursa giderek gerçekleştirmiştir; fakat, çalıştığı için yeterince zaman ayıramamıştır.
O yıllarda bağlama ile amatör derecede ilgilenen komşusu, Osman Arslan’ın bağlama bilgileri, Ayten Hanım’a oldukça faydalı olmuş ve bu sayede 15 yaşlarında yazmaya başladığı şiirlerini besteler olmuştur.
Sazı yakın çevresine zor da olsa kabul ettirdiğini belirten Ayten Hanım’a, Gülçınar mahlası bir meslektaşı ya da herhangi biri tarafından verilmemiş, bu ismi kullanmaya kendisi karar vermiştir.
1977 yılından beri mahlas kullanan Âşık, genel olarak, erkeklerin isimlerinin başına “Kul” sıfatını aldığını belirterek, kendisi de bir kadın olarak isminin başında “Gül” sıfatını kullanmak istediğini ifade etmiştir.
1984 yılında Ankara’ya yerleşen Gülçınar saz dinleme hevesiyle gittiği Âşıklar Kahvesi’nde, kitaplardan okuduğu, kasetlerden dinlediği Âşıklık kültürünü yakından tanıma fırsatı bulmuştur.
Beş yıl boyunca gittiği bu kültür evlerinde epey çevre edinen Âşık Gülçınar, uzun bir aradan sonra kendi ürettiklerini paylaşma cesareti bularak gelenek içerisinde varolmaya başlamıştır.
Zamanla ailesine de kendini ispatlayan Âşık, aldığı destekle “Kan Kusturdun – Vicdansız” sonraları ise “Gözyaşımdan Kızılırmak Beslenir” kasetlerini çıkarma fırsatı bulmuştur.
Daha sonra yayınlamış olduğu şiir kitaplarıyla da kitlelere ulaşabilen Âşık, bu çalışmalarıyla faaliyet alanlarını genişletmiş ve birçok dernek tarafından etkinliklere davet edilir olmuştur.
Gülçınar’ın eserlerinde, cesur olarak nitelendirebileceğimiz ifadeleri bulunmakta, söz konusu ifadeler özellikle taşlamalarında karşımıza çıkmaktadır.
Geleneksel olarak bu eserlerin birçoğunda “oy, ay…” gibi nidalar yer alırken, Âşığın çalışmalarında konuşurcasına akıcı olan üslubu dikkatimizi çekmektedir.
Âşık Gülçınar, ustası olmasa da “usta malı” tabir ettiği eserleri, kasetlerini dinlediği, Âşık Veysel, Mahzunî Şerif, Muhlis Akarsu’dan okumaktadır.
iki çocuk annesi olan Âşık Gülçınar’ın, çocuk yaşta ve kendisinden 25 yaş büyük biriyle evlendirilmesinin yaşamını nasıl etkilediğini, nasıl zorluklar yaşayabileceğini tahmin edebiliriz.
Bir de meslekî açıdan bakacak olursak, genç yaşta saz çalması yasaklanan evli bir çocuğun, pes etmeyerek bu gelenek içinde varolmaya çalışmasının zorlu bir mücadeleyi gerektirdiğini anlarız.
İşçilik yaparak, çocuklarını tek başına büyüten Ayten Çınar, çocukları da kendi ayakları üzerinde durduktan sonra, çalmayı çok istediği bağlamaya, nihayet zaman ayırmış, çocukluk yıllarında köyünde gördüğü âşıklar gibi yazdığı şiirleri için ezgiler üretmeye başlamıştır.
Âşıklık geleneğini tanımak-öğrenmek adına ilk zamanlar âşıkların bulunduğu birçok derneğe, etkinliklere izleyici olarak katılan Gülçınar, zamanla gördüklerini, duyduklarını sazına aktarmaya başlamış ve yazdığı şiirlerine eşlik eder olmuştur.
Erkek meclislerinde çalıp-söylediği ilk zamanlar, birçok meslektaşı tarafından yadırganan Âşık Gülçınar; atışmalardaki başarılı icrâlarından sonra gelenek içinde özgüvenini kazandığını ve böylelikle de erkek meslektaşlarının birçoğuna kendisini kabul ettirdiğini belirtmiştir.
Hayatı boyunca ayakta kalmak, iyi bir anne, iyi bir evlat ve iyi bir sanatçı olarak yaşamak için mücadele veren ve güler yüzü, mütevazı davranışları,hatır gönül sahibi olmasıyla sanat camiamızda ve İLESAM üyeleri arasında da çok sevilen Gülçınar’ın vefatı bütün tanıyanları yasa boğmuştur.
Sanatının en üretken zamanında ve ünü ülke sınırlarını çoktan aştığı bir sırada hayattan koparılan sanatçımız eğer yaşasaydı önümüzdeki günlerde ülkemizin Aşıklık Geleneği Kültür Mirasçısı olarak seçildiği UNESCO tarafından Paris’te ağırlanacak ve Türkiye’yi temsil edecekti.
Aşık Gülçınar’ın cenazesi 6 Mart 2018 tarihinde Ankara’da ki Cimşit Mezarlığında ailesinin, sevenlerinin, dostlarının, Halk Aşıkları’nın ve sanat camiasının önemli isimlerinin katıldığı bir törenle toprağa verildi.
İLESAM Ailesi olarak Aşık Ayten Gülçınar’a Allah’tan rahmet, sevenlerine, ailesine, ve camiamıza baş sağlığı diliyoruz.
İLESAM GENEL MERKEZİ
TÜRKİYE İLİM ve EDEBİYAT ESERİ SAHİPLERİ MESLEK BİRLİĞİ
Adres
:
İzmir 1.Cad. No: 33/16 Aydın Apartmanı, Kat:4 Kızılay / ANKARA
Tel
0 312 419 49 38
Faks
0 312 419 49 39
Web
www.ilesam.org.tr
E-Posta
Adınız Soyadınız
Girilecek rakam : 855922
Lütfen yukarıdaki rakamları yazınız.