İLESAM CUMARTESİ SOHBETLERİ VE ŞİİR DİNLETİSİ (12 Aralık 2015) “Türkiye ve Dünyada Âşıklık Geleneği” Edebiyatın, sanatın, kültürün ve aktüel konuların konuşulduğu, şiirlerin okunduğu İLESAM imzalı bir Cumartesi etkinliği daha 12 Aralık 2015 tarihinde Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği Genel Merkezi’nde gerçekleştirildi. Program, İLESAM Genel Başkanı Mehmet Nuri Parmaksız’ın yaptığı açılış konuşmasıyla başladı. Âşık geleneğine değinen Parmaksız “Kültürel zenginliğimizin bir göstergesi olan ‘Âşıklık Geleneği’ kendine has dokusuyla -sazıyla, sözüyle, atışmalarıyla- geçmişten geleceğe ışık tutan, kuşaktan kuşağa taşınan ve büyük kitlelere ulaşabilen, Anadolu’nun kültürel belleğini yansıtan yapısıyla gönülden gönle köprü oluşturmayı başarmıştır. Dünya milletlerine baktığımızda Türklerden başka doğaçlama söyleyen başka bir millete rastlanmamaktadır. Bizim kanımıza işlemiş; bizler üzüntülerimizi, sevinçlerimizi, kahramanlıklarımızı şiirle dile getirmişiz. Herkes atışma yapamaz. Atışma yapabilen kişilerin engin bir bilgi birikimine-kültürüne sahip olması gerekir. Bilgi donanımı olmadan sadece verilen ayakla atışma yapmak mümkün değildir. Günümüzde eskiden olduğu gibi usta-çırak ilişkisi kalmadı. Eskiden mahlaslar ustalar tarafından verilirken şaire, şimdi şair kendi kendine mahlas veriyor. Edebiyatı öğrencilerimize öğretmek için bölümlere ayırsak da -Servet-i Fünun Edebiyatı, Tanzimat Edebiyatı, Divan edebiyatı vb.- hiçbirini birbirinden ayıramayız; edebiyat bir bütündür. Gelecek dediğimiz şey geçmişin önüne kurulur. Her insan bir deryadır. Birbirimizden öğreneceğimiz çok şey var. İnsan, insanı tanırken, söz, duygu vb. bilgileri aktarırken kendini geliştiriyor.” dedi. Mehmet Nuri Parmaksız, ‘Âşık ve Kültür İnsanı’ olarak tanımladığı Nazım İrfan Tanrıkulu’nun aslının fizik öğretmeni olduğunu, Cumhuriyet tarihinin en uzun süre Talim ve Terbiye Kurulu Üyeliği, ŞURA Genel Sekreterliği ve Başkan Vekilliği görevlerinde bulunduğunu, Âşıklık geleneğindeki çalışmalarının önemini, Türkiye, Gürcistan, Azerbaycan ve İran’ın bütün âşıklarıyla değişmeler yaptığını, bunların bir kısmını kitap haline getirdiğini, geri kalanını da yayınlamak üzere olduğunu ve bu konuda büyük bir arşivi bulunduğunu sözlerine ekledikten sonra; Tanrıkulu’nu konuşmasını yapmak üzere kürsüye davet etti. Nazım İrfan Tanrıkulu “Kültürün, tarihin derinliklerinden gelen, zamanın ve ihtiyaçların doğurduğu şuurlu tercihlerle manalı ve zengin bir sentez oluşturan, nesilden nesle aktarılan değerler bütünü olarak tanımlanabilir. Kültürün belirleyici temel öğelerinden en önemlisi ‘Âşıklık Geleneği’dir. Hz. Âdem’in Havva’ya, olan aşkından ilhamını, Dede Korkut’tan sazını alıp âşıklarımızın sözüyle beslenerek bugünlere taşınmıştır. Akıl-bellek ilişkisinin eseri olan Âşıklık Geleneği; doğa ve insan saygımızı, merhametimizi, acıma duygularımızı, mertliğimizi ve bilgeliğimizi diğer geleneklerimizle güzelleştirerek günümüze taşımıştır. Şanslı bir bölgede yaşıyoruz. Acılar, kahramanlıklar, göçler var. Bir taraf Kafkasya, bir taraf Anadolu. Kafkasya ve Anadolu’nun kesiştiği bu İpek yolunda âşıklık, özümlenerek bir bütün haline gelmiştir. 12-13. yüzyılda, Anadolu’da Mevlana, Yunus Emre, Hacı Bektaş Veli, Türkistan’da Yesevi tasavvufun sevgi, saygı ve hoşgörüsünü manevi dünyalara nakşetmişlerdir. 12.-13. yy.da Anadolu’da Ozan, Bahşi adları öne çıkmıştır. 14-15 inci yy. da Kaygusuz Abdal, Yunus Emre, Hacı Bayram Veli, Eşrefoğlu Rumi, 16-17 inci yy.da Karacaoğlan, Âşık Ömer, Gevheri, 18 inci yy. da Dadaloğlu, Seyrani, Kabasakal Mehmet de adını duyurmuşlardır. Şenlik, Sürmani, Bayburtlu Zihni, Zülali, Ercişli Emrah, Erzurumlu Emrah da 19. yy. da seslerini duyururken, Kafkaslar’da Elesker, İzani, Şair Nebi, Hasta Hasan, İran’da Hasta Kasım, Tufarganlı Abbas gibi âşıklar seslerini duyurmuşlardır. 19-20 inci yy. da Veysel, Mevlit İhsani, Reyhani, Çobanoğlu, Alyansoğlu, Taşlıova öne çıkan âşıklardandır. Anadolu ve Türk Dünyası’nda öne çıkan ve ismini sayamadığım değerli âşıklar bizi şiirin manevi havasıyla beslemiş âdeta büyülemişlerdir. Türkiye’nin tanınmış âşıklarıyla yaptığım değişmeleri “Âşıklar Divanı” adlı kalın bir kitapta topladım. Gürcistan, Azerbaycan ve İran’ın âşıklarıyla yaptığım Değişmeleri kitaplar halinde yayınlamak üzereyim. Ayrıca Bölge’de 250 destan çekimi yaptım, üzerinde çalışıyorum. Bu bölgelerde âşık olan her yere, her mekâna ve her köye gittim. Yüzlerce âşıkla değişme programları yaptım. Yirmi yıllık zorlu ve büyük bir çalışma. Âşık Geleneği, Türklerin yaşam biçimi ile özdeşleşmiştir. Irmakların çağıltısından, doğanın güzelliğinden, göçlerden, sevinçlerden, huzurdan, barıştan ilham alınmıştır. İşte bunlar aşığı ‘âşık’ yapan değerlerdir. Uzun kış geceleri, doğaüstü olaylar, sevgi ve aşk destanları güzel bir ortam hazırlamıştır. Bu gelenek, sadece Türk insanlarına özgüdür. Ben Ermeni (Ermeni Yusifi) olan insanlarla da atışma yaptım. Bilhassa Gürcistan (Borçak), Azerbaycan, İran ve Türkiye yörelerinde önemli bir gelenek oluşmuştur. Bu ülkelerde, kendiliğinden âşıklı bölgeler oluşmuştur. Bölgelerin ortaya çıkmasında güçlü âşıkların önemli etkileri olmuştur. Bu bölgeler âdeta okul haline gelmiştir. Kars’ta Âşık Şenlik, Erzurum’da ise Âşık Sümmani binlerce aşığın yetişmesine vesile olmuşlardır. Bütün ülkelerde saydığım bu bölgeler âşıklığın gelişmesinde önemli rol oynamıştır. Bu âşıklı bölgeler sonraları küçülerek salonlara, kahvehanelere, çay evlerine, keçirişlere düğünlere dönüşmüştür. Âşıklar bu mekânlarda konuşlanmışlardır. Televizyon ve radyolarda yapılan programlar, şehirlerde yapılan âşıklı programlar, farklı şehirlerdeki âşıkları bilgi ve tecrübe alışverişine zorlamıştır. Adanalı âşıkların, “Biz atışma geleneğini ilk defa 1976’larda geldiğimiz Konya âşıklar bayramında, Karslı- Erzurumlu âşıklardan öğrendik” ifadesi bu savı doğrulamaktadır. Âşıklar ellerinde sazı, dillerinde sözü ile kendilerini geliştirmeye devam etmektedirler. Sadece âşıkların değil yazan-çizen ve kurgulayanların da dikkat etmesi gerekir. Âşıklar için destanların önem arz ettiğini onlarla sohbetlerimde öğrendim. Ben değişmelere dolandım yolculuklarım boyunca, destanları alabilirdim, almadım; sonra aldım.” dedi. Yanlış bilinen noktalara da dikkat çeken Tanrıkulu “Badeli Âşık’ı sadece rüyaya bağlamanın yanlış olduğunu, irticalen söyleyen her aşığa yaratanın belli derecede ilham verdiğini de sözlerine ekledi. Çeşitli âşıklardan okuduğu dörtlük ve değişme örneklerinin her birinin kitaplar dolusu anlam taşıdığına vurgu yapan Nazım İrfan Tanrıkulu, 23.07.2004 tarihinde Azerbaycan’da yaptığı bir divan atışmasını örnek olarak sundu. Tanrıkulu, konuşması boyunca anılarına ve çeşitli âşıkların şiirlerine yer verdi. Kendisine yöneltilen soruları da cevaplayan Nazım İrfan Tanrıkulu’ya katılımlarından dolayı İLESAM Genel Başkanı Mehmet Nuri Parmaksız tarafından bir “Teşekkür Belgesi” takdim edildi. Etkinliğin ikinci bölümünü oluşturan Şiir Dinletisi İLESAM Ankara Şubesi Başkanı Durak Turan Düz’ün sunumuyla gerçekleştirildi. Hanifi Işık, İhsan Hökelekli, Vedat Fidanboy, Mehmet Sevinç, Şakir Susuz, Ahmet Mortaş, Kurban Teyze, Selahattin Dündar, Songül Dündar, Halil Yazanel, Sevgi Yücebaş, Seyfettin Çoban, Cihat Solmaz, Necati Özdenkoş, Sibel Unur Özdemir, Mahmut Yıldız, Orhan Vergili, Ozan Sevdai, Ergün Veren, Cahit Karaç, Sevinç Doğancan Güven, Zeynep Sati Yalçın, Berat Karabulut, Şemsettin Güneş, Binali Kılıç, Mahir Ünat, Mustafa Akgün, Hatun Tülin Şenel, Merih Baran, Şerife Badısaba, Erdal Ercin, Yücel Muş, Hayrettin Gültekin, Veli Zor, Nurettin Gür Ozanoğlu, İbrahim Yaman, Ali Haydar, Nevzat Doğanay, Akif Güneri, Fahrettin Alay, Fevzi Gökalp, Sadık Kılıç, Ahmet Afacan, Tuncer Ulusoy, Yeter Bektaş, Mustafa Aksu, Şükrü Kaya ve İlter Yeşilay etkinliğe katılan isimler arasındaydılar. Unutmak, sevgi, İLESAM, çocuklar, sevgi-saygı, barış, gurbet, ozan, Mevla, hasret, gelin, meçhul asker temalarını içeren şiirler, şairlerin sesinde hayat buldu. Âşık Selahattin Dündar, Âşık Sevdai, Âşık Şemsettin Güneş, Âşık Binali Kılıç sazları ve sözleri ile güne renk kattılar. İLESAM Şiir Dinletilerimize şiire, sanata ve kültüre gönül veren herkesi- üyemiz olsun veya olmasın-bekliyoruz. Unutmayın! HABER METNİ ve FOTOĞRAFLAR: Sibel Unur Özdemir *Sayın Nazım İrfan Tanrıkulu’na konu ile ilgili not paylaşımı için teşekkür ederiz. TÜRKİYE İLİM ve EDEBİYAT ESERİ SAHİPLERİ MESLEK BİRLİĞİ İLESAM GENEL MERKEZİ Adres : İzmir 1.Cad. No: 33/16 Aydın Apartmanı, Kat:4 Kızılay / ANKARA Tel : 0 312 419 49 38 Faks : 0 312 419 49 39 Web : www.ilesam.org.tr E-Posta :
İLESAM CUMARTESİ SOHBETLERİ VE ŞİİR DİNLETİSİ
(12 Aralık 2015)
“Türkiye ve Dünyada Âşıklık Geleneği”
Edebiyatın, sanatın, kültürün ve aktüel konuların konuşulduğu, şiirlerin okunduğu İLESAM imzalı bir Cumartesi etkinliği daha 12 Aralık 2015 tarihinde Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği Genel Merkezi’nde gerçekleştirildi.
Program, İLESAM Genel Başkanı Mehmet Nuri Parmaksız’ın yaptığı açılış konuşmasıyla başladı. Âşık geleneğine değinen Parmaksız “Kültürel zenginliğimizin bir göstergesi olan ‘Âşıklık Geleneği’ kendine has dokusuyla -sazıyla, sözüyle, atışmalarıyla- geçmişten geleceğe ışık tutan, kuşaktan kuşağa taşınan ve büyük kitlelere ulaşabilen, Anadolu’nun kültürel belleğini yansıtan yapısıyla gönülden gönle köprü oluşturmayı başarmıştır.
Dünya milletlerine baktığımızda Türklerden başka doğaçlama söyleyen başka bir millete rastlanmamaktadır. Bizim kanımıza işlemiş; bizler üzüntülerimizi, sevinçlerimizi, kahramanlıklarımızı şiirle dile getirmişiz.
Herkes atışma yapamaz. Atışma yapabilen kişilerin engin bir bilgi birikimine-kültürüne sahip olması gerekir. Bilgi donanımı olmadan sadece verilen ayakla atışma yapmak mümkün değildir.
Günümüzde eskiden olduğu gibi usta-çırak ilişkisi kalmadı. Eskiden mahlaslar ustalar tarafından verilirken şaire, şimdi şair kendi kendine mahlas veriyor.
Edebiyatı öğrencilerimize öğretmek için bölümlere ayırsak da -Servet-i Fünun Edebiyatı, Tanzimat Edebiyatı, Divan edebiyatı vb.- hiçbirini birbirinden ayıramayız; edebiyat bir bütündür.
Gelecek dediğimiz şey geçmişin önüne kurulur. Her insan bir deryadır. Birbirimizden öğreneceğimiz çok şey var. İnsan, insanı tanırken, söz, duygu vb. bilgileri aktarırken kendini geliştiriyor.” dedi.
Mehmet Nuri Parmaksız, ‘Âşık ve Kültür İnsanı’ olarak tanımladığı Nazım İrfan Tanrıkulu’nun aslının fizik öğretmeni olduğunu, Cumhuriyet tarihinin en uzun süre Talim ve Terbiye Kurulu Üyeliği, ŞURA Genel Sekreterliği ve Başkan Vekilliği görevlerinde bulunduğunu, Âşıklık geleneğindeki çalışmalarının önemini, Türkiye, Gürcistan, Azerbaycan ve İran’ın bütün âşıklarıyla değişmeler yaptığını, bunların bir kısmını kitap haline getirdiğini, geri kalanını da yayınlamak üzere olduğunu ve bu konuda büyük bir arşivi bulunduğunu sözlerine ekledikten sonra; Tanrıkulu’nu konuşmasını yapmak üzere kürsüye davet etti.
Nazım İrfan Tanrıkulu “Kültürün, tarihin derinliklerinden gelen, zamanın ve ihtiyaçların doğurduğu şuurlu tercihlerle manalı ve zengin bir sentez oluşturan, nesilden nesle aktarılan değerler bütünü olarak tanımlanabilir. Kültürün belirleyici temel öğelerinden en önemlisi ‘Âşıklık Geleneği’dir.
Hz. Âdem’in Havva’ya, olan aşkından ilhamını, Dede Korkut’tan sazını alıp âşıklarımızın sözüyle beslenerek bugünlere taşınmıştır.
Akıl-bellek ilişkisinin eseri olan Âşıklık Geleneği; doğa ve insan saygımızı, merhametimizi, acıma duygularımızı, mertliğimizi ve bilgeliğimizi diğer geleneklerimizle güzelleştirerek günümüze taşımıştır.
Şanslı bir bölgede yaşıyoruz. Acılar, kahramanlıklar, göçler var. Bir taraf Kafkasya, bir taraf Anadolu. Kafkasya ve Anadolu’nun kesiştiği bu İpek yolunda âşıklık, özümlenerek bir bütün haline gelmiştir.
12-13. yüzyılda, Anadolu’da Mevlana, Yunus Emre, Hacı Bektaş Veli, Türkistan’da Yesevi tasavvufun sevgi, saygı ve hoşgörüsünü manevi dünyalara nakşetmişlerdir.
12.-13. yy.da Anadolu’da Ozan, Bahşi adları öne çıkmıştır.
14-15 inci yy. da Kaygusuz Abdal, Yunus Emre, Hacı Bayram Veli, Eşrefoğlu Rumi, 16-17 inci yy.da Karacaoğlan, Âşık Ömer, Gevheri, 18 inci yy. da Dadaloğlu, Seyrani, Kabasakal Mehmet de adını duyurmuşlardır.
Şenlik, Sürmani, Bayburtlu Zihni, Zülali, Ercişli Emrah, Erzurumlu Emrah da 19. yy. da seslerini duyururken, Kafkaslar’da Elesker, İzani, Şair Nebi, Hasta Hasan, İran’da Hasta Kasım, Tufarganlı Abbas gibi âşıklar seslerini duyurmuşlardır.
19-20 inci yy. da Veysel, Mevlit İhsani, Reyhani, Çobanoğlu, Alyansoğlu, Taşlıova öne çıkan âşıklardandır.
Anadolu ve Türk Dünyası’nda öne çıkan ve ismini sayamadığım değerli âşıklar bizi şiirin manevi havasıyla beslemiş âdeta büyülemişlerdir.
Türkiye’nin tanınmış âşıklarıyla yaptığım değişmeleri “Âşıklar Divanı” adlı kalın bir kitapta topladım. Gürcistan, Azerbaycan ve İran’ın âşıklarıyla yaptığım Değişmeleri kitaplar halinde yayınlamak üzereyim. Ayrıca Bölge’de 250 destan çekimi yaptım, üzerinde çalışıyorum.
Bu bölgelerde âşık olan her yere, her mekâna ve her köye gittim. Yüzlerce âşıkla değişme programları yaptım. Yirmi yıllık zorlu ve büyük bir çalışma.
Âşık Geleneği, Türklerin yaşam biçimi ile özdeşleşmiştir. Irmakların çağıltısından, doğanın güzelliğinden, göçlerden, sevinçlerden, huzurdan, barıştan ilham alınmıştır. İşte bunlar aşığı ‘âşık’ yapan değerlerdir. Uzun kış geceleri, doğaüstü olaylar, sevgi ve aşk destanları güzel bir ortam hazırlamıştır.
Bu gelenek, sadece Türk insanlarına özgüdür. Ben Ermeni (Ermeni Yusifi) olan insanlarla da atışma yaptım.
Bilhassa Gürcistan (Borçak), Azerbaycan, İran ve Türkiye yörelerinde önemli bir gelenek oluşmuştur.
Bu ülkelerde, kendiliğinden âşıklı bölgeler oluşmuştur. Bölgelerin ortaya çıkmasında güçlü âşıkların önemli etkileri olmuştur. Bu bölgeler âdeta okul haline gelmiştir. Kars’ta Âşık Şenlik, Erzurum’da ise Âşık Sümmani binlerce aşığın yetişmesine vesile olmuşlardır. Bütün ülkelerde saydığım bu bölgeler âşıklığın gelişmesinde önemli rol oynamıştır.
Bu âşıklı bölgeler sonraları küçülerek salonlara, kahvehanelere, çay evlerine, keçirişlere düğünlere dönüşmüştür. Âşıklar bu mekânlarda konuşlanmışlardır.
Televizyon ve radyolarda yapılan programlar, şehirlerde yapılan âşıklı programlar, farklı şehirlerdeki âşıkları bilgi ve tecrübe alışverişine zorlamıştır. Adanalı âşıkların, “Biz atışma geleneğini ilk defa 1976’larda geldiğimiz Konya âşıklar bayramında, Karslı- Erzurumlu âşıklardan öğrendik” ifadesi bu savı doğrulamaktadır.
Âşıklar ellerinde sazı, dillerinde sözü ile kendilerini geliştirmeye devam etmektedirler.
Sadece âşıkların değil yazan-çizen ve kurgulayanların da dikkat etmesi gerekir.
Âşıklar için destanların önem arz ettiğini onlarla sohbetlerimde öğrendim. Ben değişmelere dolandım yolculuklarım boyunca, destanları alabilirdim, almadım; sonra aldım.” dedi.
Yanlış bilinen noktalara da dikkat çeken Tanrıkulu “Badeli Âşık’ı sadece rüyaya bağlamanın yanlış olduğunu, irticalen söyleyen her aşığa yaratanın belli derecede ilham verdiğini de sözlerine ekledi.
Çeşitli âşıklardan okuduğu dörtlük ve değişme örneklerinin her birinin kitaplar dolusu anlam taşıdığına vurgu yapan Nazım İrfan Tanrıkulu, 23.07.2004 tarihinde Azerbaycan’da yaptığı bir divan atışmasını örnek olarak sundu. Tanrıkulu, konuşması boyunca anılarına ve çeşitli âşıkların şiirlerine yer verdi.
Kendisine yöneltilen soruları da cevaplayan Nazım İrfan Tanrıkulu’ya katılımlarından dolayı İLESAM Genel Başkanı Mehmet Nuri Parmaksız tarafından bir “Teşekkür Belgesi” takdim edildi.
Etkinliğin ikinci bölümünü oluşturan Şiir Dinletisi İLESAM Ankara Şubesi Başkanı Durak Turan Düz’ün sunumuyla gerçekleştirildi.
Hanifi Işık, İhsan Hökelekli, Vedat Fidanboy, Mehmet Sevinç, Şakir Susuz, Ahmet Mortaş, Kurban Teyze, Selahattin Dündar, Songül Dündar, Halil Yazanel, Sevgi Yücebaş, Seyfettin Çoban, Cihat Solmaz, Necati Özdenkoş, Sibel Unur Özdemir, Mahmut Yıldız, Orhan Vergili, Ozan Sevdai, Ergün Veren, Cahit Karaç, Sevinç Doğancan Güven, Zeynep Sati Yalçın, Berat Karabulut, Şemsettin Güneş, Binali Kılıç, Mahir Ünat, Mustafa Akgün, Hatun Tülin Şenel, Merih Baran, Şerife Badısaba, Erdal Ercin, Yücel Muş, Hayrettin Gültekin, Veli Zor, Nurettin Gür Ozanoğlu, İbrahim Yaman, Ali Haydar, Nevzat Doğanay, Akif Güneri, Fahrettin Alay, Fevzi Gökalp, Sadık Kılıç, Ahmet Afacan, Tuncer Ulusoy, Yeter Bektaş, Mustafa Aksu, Şükrü Kaya ve İlter Yeşilay etkinliğe katılan isimler arasındaydılar.
Unutmak, sevgi, İLESAM, çocuklar, sevgi-saygı, barış, gurbet, ozan, Mevla, hasret, gelin, meçhul asker temalarını içeren şiirler, şairlerin sesinde hayat buldu.
Âşık Selahattin Dündar, Âşık Sevdai, Âşık Şemsettin Güneş, Âşık Binali Kılıç sazları ve sözleri ile güne renk kattılar.
İLESAM Şiir Dinletilerimize şiire, sanata ve kültüre gönül veren herkesi- üyemiz olsun veya olmasın-bekliyoruz. Unutmayın!
HABER METNİ ve FOTOĞRAFLAR: Sibel Unur Özdemir
*Sayın Nazım İrfan Tanrıkulu’na konu ile ilgili not paylaşımı için teşekkür ederiz.
TÜRKİYE İLİM ve EDEBİYAT ESERİ SAHİPLERİ MESLEK BİRLİĞİ
İLESAM GENEL MERKEZİ
Adres
:
İzmir 1.Cad. No: 33/16 Aydın Apartmanı, Kat:4 Kızılay / ANKARA
Tel
0 312 419 49 38
Faks
0 312 419 49 39
Web
www.ilesam.org.tr
E-Posta
Adınız Soyadınız
Girilecek rakam : 843008
Lütfen yukarıdaki rakamları yazınız.