“İLESAM CUMARTESİLERİNDE BU HAFTA ‘TÜRK EDEBİYATINDA VE HALK ARASINDA FELEK KAVRAMI’ TEMASINA YER VERİLDİ” 12 OCAK 2013

 / ETKİNLİKLERİMİZ

“İLESAM CUMARTESİLERİNDE BU HAFTA ‘TÜRK EDEBİYATINDA VE HALK ARASINDA FELEK KAVRAMI’ TEMASINA YER VERİLDİ” 12 OCAK 2013

 

Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği tarafından düzenlenen bir Cumartesi Söyleşisi daha katılımcıları ile buluştu.

Söyleşi, İLESAM Genel Başkanı Mehmet Nuri Parmaksız’ın işlenecek konunun içeriğine yönelik yaptığı kısa ama özlü konuşmasıyla başladı. 

Genel Başkan Mehmet Nuri Parmaksız’ın konuşmasının akabinde kürsüye davet ettiği İLESAM Haysiyet Kurulu Başkanı, Yazar ve Şair İsmet Bora Binatlı, “Türk Edebiyatında ve Halk Arasında Felek Kavramı” hususundaki araştırmalarından bahsederek düşünce ve görüşlerini paylaştı. Felek, kavramının deruni manasının algılanmasını ve bu doğrultuda kullanılmasının öneminin altını çizen Binatlı, konuşmasına şu cümlelerle devam etti:

“Farkında olalım yada olmayalım, günlük yaşantımızda bir çok ifadeyi hatalı kullanıyoruz. Bu yanlışlıkları yazı diline de aktardığımız oluyor zaman zaman. Hatta, atasözü şeklinde nesilden nesile ulaşanları da var ve ne yazık ki aktarılmaya devam edecek. Mesela, hafif müzik olarak dillerde dolaşan bir şarkı var ”Allah’ın sopası yok” diye. Ne demek Allah’ın sopası yok? Yani, birisi yaptıklarından dolayı bir belaya duçar olursa -Allah, insanın karşısına böyle çıkartır hak ettiği karşılığı- demek yerine; eh kafasına sopayla vuracak değildi ya, işte böyle olur, demenin gaflet içindeki bir ifadesidir bu.
 
 
Yine buna benzer bir başka söylem de “Yukarıda Allah var” cümlesidir. Bu söyleyiş, birisinin hakkını teslim gayesi güden yada ben yalan söylemem, hak yemem, Allah görüyor, demeğe getirilen bir söz dizisidir. Verdiğim ilk örneğe göre bu örnek, daha masumdur ancak burada da mekandan münezzeh olan Yaradan’ın yukarıda, aşağıda, sağda, solda biçiminde nitelendirildiği, mekan tayin edilme gafletinde bulunulduğu göz ardı edilmemelidir.

Dilimize bilinçsizce veya kasıtla sokulmuş, zihinlerimizde yer etmiş benzer örnekleri çoğaltmak mümkün. İşte bunlardan birisi de “felek” teması. Felek, yıldızların döndüğü gök, demektir. Çoğulu eflaktır. Dokuz kat gök, bütün göklerin içinde yüzdüğü yer anlamındadır. Ne var ki günümüzde çok farklı anlamlarda kullanıldığına tanık olmaktayız felek kelimesinin. Bunların bir kısmı zararsız benzetmeler olmakla birlikte, yazılanlardan bir bölümünde felek kelimesi Yaradan’a atfedilmektedir ki bunun şatiye diye izahı mümkün değildir.

Talih, şans, baht, dünya, alem, gökyüzü, sema, dünya etrafında yer alan dokuz kat gök tabakası, zaman, gece ile gündüzün ardı ardına gelmesine de felek dendiği çokça rastlanılan bir durumdur. 

İslam inancında feleğe sövmek -kahpe felek- gibi ifadeler kullanmak, hoş karşılanmaz. Zira ”Dehre sövmeyiniz çünkü Allah Dehirdir.” mealinde bir hadisi şerif vardır. (Müsned, 2;259)

Zamanı yaratan Allah’tır. Allah, zamanın, mekanın ve bütün mevcudatın tek sahibi ve hakimidir. Zamana sövmek Allah’ı üzer. 


Astronomide de geniş bir yer tutan felek, edebiyatımızda ve halk arasındaki konuşmalarda mecazi anlamda fazlaca kullanılmakta ve kullanılmaya devam edilmektedir. Örneğin; Felekten bir gün çalmak / feleğe küsmek/ feleğin sillesini yemek / feleğini şaşırmak / felek meşreb, dönek / felek yar olursa / felekten kam almak vb.

Felek üzerine yazılmış şiirler veya içinde felek geçen şiirler ve şarkılar sayılamayacak kadar çoktur. Misal olarak; Değme felek değme yarama benim / Lanet olsun sana ey zalim felek / Felek kırdı kanadımı kolumu / Nasıl kıydın bize felek / Zalim felek hangi kalemle yazmış / Feleğin sillesine itirazım var vs.

Divan edebiyatında, evrenin yaratılışının anlatıldığı eserlerde felek kavramına geniş yer verilmiştir. Birçok beyitte yükseklik, yücelik, genişlik, sonsuzluk, parlaklık gibi özellikleri bakımından felek ile sevgili arasında ilişki kurulur. Fuzuli (Felekler yandı ahımdan, muradım şem-i yanmaz mı?) ve Ziya Paşa da (Pek rengine aldanma felek eski felektir, zira feleğin meşrebi nasazı dönektir) felek temasını işlemişlerdir eserlerinde. Esad Muhlis Paşa, Namık Kemal, Yahya Kemal, Yavuz Sultan Selim, Süleyman Çelebi, Halil Soyuer, Cem Sultan da felek mevzuuna yer veren isimlerdendir.”

Felek kelimesinin şiirde, yazıda, günlük konuşma dilimizde kullanıla gelmekte olduğunu, insanların hadlerini aşmadan, felek ifadesinin deruni manasına gönderme yapmadan, bu kavramı belli bir saygı içinde kullanmaları gerektiği mesajını veren Binatlı, aksi takdirde farkında olmadan günaha girmek kaçınılmaz olacaktır ki bütün şair ver yazar dostlarımın bu yanlış kullanımdan uzak durmasını temenni ediyorum, diyerek konuşmasına nokta koydu.

İsmet Bora Binatlı, konu hakkında katılımcılarla karşılıklı fikir alışverişinde bulunarak kendisine yöneltilen soruları cevapladı ve dinleyicilerden gelen katkıları da dinledi. 


İLESAM Haysiyet Kurulu Başkanı, Yazar ve Şair İsmet Bora Binatlı’ya katılımlarından dolayı İLESAM Yönetim Kurulu Üyesi ve Kadın Komitesi Başkanı İlter Yeşilay tarafından bir Teşekkür Belgesi takdim edildi.

Birbirinden değerli şairlerin kendi sesleri ile yorumladıkları değişik temalar içeren şiirlerle devam eden etkinliğin ikinci ayağını oluşturan “Şiir Dinletisi” Orhan Vergili tarafından yönetildi.

Hürrem Sultan, Atatürk’ün Ankara’ya gelişi, geçmiş-gelecek, ölüm-dünya, emekçi kadın, çile, ikramiye, töreye kurban edilmiş kadınlar, iç sesin dile gelmesi, kırık kalpler, yürek yangını, veda, ihanet temalı şiirlerin yanı sıra okunan taşlamalar da günü güzelleştirdi. 



Dinletiye katılan bazı şairler ise kendi şiirlerini değil başka şairlerin şiirlerini seslendirmeyi tercih ettiler. Şiirleriyle anılan değerler arasında Güzide Gülpınar Taranoğlu, Ozan Ertay, Neşet Ertaş vardı. Kıvırcık Ali de adına yazılan şiirin seslendirilmesi ile yad edildi. 

Aşık Sevdai ise sazının güzel ezgileri ile şiirlere eşlik etti ve Aşık Veysel Şatıroğlu’ndan “Güzelliğin On Par’a Etmez” ve Aşık Mahzuni Şerif’ten “İşte Gidiyorum Çeşmi Siyahım” isimli türküleri seslendirdi.




Ali Kemal Parıldar, Ozan Sevdai, Fevzi Gökalp, Suna Güvel, Hasan Hüseyin Denkli, Niyazi Bali, Nur Ersen, Sibel Unur Özdemir, Necati Özdenkoş, Abdullah Satoğlu, Tuncer Ulusoy, İbrahim Yaman, Murat Güvendik, İlter Yeşilay, Şükrü Anat, Orhan Vergili, Nevzat Taşkıran, Ozan Esnafi, Ahmet Algüner, Ramazan Kurt, Ahmet Şahinoğlu, Çoban Hüseyin, Ertuğrul Yılmaz, Nesrin Özcan, Cenap Erat etkinliğe katılan isimler arasındaydı.

Her söyleşi farklı bir perspektiften bakmak demektir hayata. İşte bu düşünce ışığı altında her cumartesi günü bambaşka bir konuşmacıyla buluşturuyor İLESAM Kültür Evi üyesi olsun-olmasın tüm konuklarını. Özenle seçilmiş konu çeşnisinin altında edebiyatı, sanatı, konuşarak, kültür mozaiğinin içinde pek çok temaya yer vererek, şiirlere ses olarak hayatın nabzını tutmaya devam ediyor İLESAM Cumartesileri.
 





HABER METNİ: Sibel UNUR ÖZDEMİR 
FOTOĞRAFLAR ve YAYINA HAZIRLAYAN: NUR ERSEN
 

 Okunma Sayısı : 3360         14 Ocak 2013

Yorumlar

Yorum Yap

Adınız Soyadınız

Girilecek rakam : 530592

Lütfen yukarıdaki rakamları yazınız.