İLESAM CUMARTESİ SOHBETLERİ VE ŞİİR DİNLETİSİ (14.12.2013) “Söyleşi konusu ‘Türk Romanında Kurtuluş Savaşı’ idi.”

 / ETKİNLİKLERİMİZ

İLESAM CUMARTESİ SOHBETLERİ VE ŞİİR DİNLETİSİ

(14.12.2013)

“Söyleşi konusu ‘Türk Romanında Kurtuluş Savaşı’ idi.”

Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği Genel Merkez Yönetim Kurulu olarak alınan karar çerçevesinde organize edilen bir cumartesi sohbeti ve şiir dinletisinde daha buluştu sanata, kültüre, şiire gönül verenler.
Yrd. Doç. Dr. Fatih Sakallı’nın konuşmacı olarak katıldığı etkinlikte “Türk Romanında Kurtuluş Savaşı” hakkındaki geçmişten günümüze, dünden bugüne ulaşan bilgiler paylaşıldı.

Açılış konuşmasını yapan İLESAM Genel Başkanı Mehmet Nuri Parmaksız “Edebiyat içinde yaşanılan döneme tanıklık eder. Döneme göre konu seçiminde -o anı anlatan eserlerde- artış olabilir. Sanatçı, yaşanılan olaylardan etkilenerek eserini ortaya koyar.Kurtuluş Savaşı yıllarını düşünecek olursak… Cumhuriyet ilan edilecektir. Yetişmiş elemanlar şehit olmuştur. O dönemde hemen hemen hiç kimse büyük şehirden kırsal kesime gitmek istemez. Ama sizin de bildiğiniz gibi Çalıkuşu romanında Feride isimli bir karakter vardır. Bu karakter ortaya çıktıktan sonra pek çok kişi onun gibi kırsal kesime giderek hizmet etmek için gönüllü müracaat etmiştir. Edebiyatın yaptırım gücünü yadsıyamayız. Savaşlar bitmez zira kendi içimizde de savaş halindeyizdir.” diyerek söyleşi konusu hakkındaki fikirlerini katılımcılarla paylaştı. 

Parmaksız, Eylül Fuarcılıkla yapılan “İşbirliği Protokolu” kapsamında Meslek Birliğinin 3 Ocak-12 Ocak 2014 tarihleri arasında 8. Ankara Kitap Fuarında stand açacağını, İLESAM üyelerinin bu tarihler içerisinde imza günü düzenleyebileceklerini söyledi. Mehmet Nuri Parmaksız, imza günü düzenlemek isteyen üyelerin 17 Aralık 2013 tarihine kadar Genel Merkezi arayarak imza günü yapacakları günü ve saati bildirmeleri gerektiğini de sözlerine ekleyerek konuşmasını yapmak üzere Yrd. Doç. Dr. Fatih Sakallı’yı kürsüye davet etti.

Yrd. Doç. Dr. Fatih Sakallı “Türk Edebiyatında Kurtuluş Savaşı / milli mücadele / İstiklal Savaşı, Türk sosyal hayatında yerini aldığı gibi edebiyat alanında da yerini almıştır.İçinde bulunulan durumun edebi eserlere yansımaması söz konusu olamaz. Sanatın toplumdan etkilenmemesi söz konusu değildir. Sanatçının ruh dünyasında ve hafızasında yer alır, satırlara dökülür. Hiçbir sanat eseri, tarihi birebir yansıtmaz. Edebiyat eserinin içinde kurgu vardır. Bu unutulmamalıdır. 

Trablusgarp, Balkan Savaşları, I.Dünya Savaşı… Yedi-sekiz yıl cephelerde yorulmuş bir millet ve bu milletin askerleri söz konusu. Manzaraya bakacak olursak bozulmuş insan tipi ile karşılaşırız. İçeride bölünmeler vardır; bazı kişiler Amerikan Mandası isterken bir kesim İngiliz himayesine sıcak bakmaktadır. Birisi çıkıp bir hareket başlatacaktır ve Kuvayi Milliye ortaya çıkar. İstanbul’un içinde bulunduğu manzara aslında Türkiye’nin manzarasıdır. Kasabalardaki halk bezgin, yorgun, bıkkın, ümidini yitirmiş bir tablo çizmektedir. 


Mithat Cemal Kuntay’ın “Üç İstanbul” isimli romanı Abdülhamit’in istibdat döneminde başlar ve Ankara Hükümeti’nin kurulduğu yıllarda son bulur. Romanın baş kahramanı Adnan’ın yaşamı İstanbul’un üç dönemi (İstibdat dönemi İstanbul, İttihat ve Terakki dönemi İstanbul ve mütareke dönemi İstanbul)ni anlatılır. Bu dönemler Adnan’ın yaşamındaki üç dönemi de kapsar; fakir ve idealist Adnan, zengin ve "önemli" Adnan, hasta ve bedbaht Adnan. Aslında Adnan karakterinde, o dönemde İstanbul da yaşayan insanın protipi yaşar.
Nahid Sırrı Örik’in “Abdulhamid Düşerken” isimli romanı; merkezde yer alan bir aşk macerası çerçevesinde, İkinci Meşrutiyet’in ilan edilmesi, Abdülhamid’in tahttan indirilmesi, 31 Mart olayları ve Harekât Ordusu’nun İstanbul’a gelişi gibi tarihi gerçekleri ele alır.
Yine Kemal Tahir’in “Esir Şehrin İnsanları” romanı Türk edebiyatında Milli Mücadeleyi konu alan önemli eserlerden birisidir. Romanda, ülkesinin meselelerine duyarsız bir aydının, duyarlı hale gelmesi anlatılır .Romanın kahramanı Kamil Bey bir ikilemi yaşar. İstanbul, altı yüz yıldır hüküm sürmüş bir imparatorluk niteliğindedir.Burada ikilem söz konusudur çünkü öte yanda Kuvayi Milliye vardır. Anadolu halkında bezginlik, bıkkınlık, yılgınlık, yorgunluk hakimdir. “Erkeklerimiz yanımızda olsun. Bizi kim yönetirse yönetsin mantığı” egemendir. Kıvılcımı ateşleyen olaylardan birisi Yunanlıların İzmir’i işgal etmesidir. Bu durum; ikilem yaşayan insanları harekete geçirir. Atatürk’ün Samsun’a çıkışı dönüm noktasıdır. Halk miskinlikten kurtulmuş ve bir şeyler yapması gerektiğinin farkına varmıştır. 
Tarık Buğra’nın “Küçük Ağa”sında milli mücadele dönemine merkezden değil, bir kasabadan bakan, o dönemin Türk toplumunun yaşadığı zorluklara, acılara, ihanetlere değinen ve bütün bu zor şartlar altında kurtuluş mücadelesi veren Kuva-yi Milliye’yi anlatır. 
Örnekleri çoğaltabiliriz elbette. Kemal Tahir’in “Yorgun Savaşçı”sı, Ayşe Kulin’in Veda’sı, Yakup Kadri’nin “Yaban”ı, Samim Kocagöz’ün nehir roman tabir edilen “Kalpaklılar ve Doludizgin”i, Turgut Özakman’ın roman tadındaki belgesel eseri Şu Çılgın Türkler”i, Münevver Ayaşlı’nın “Pertev Bey’in Üç Kızı”, Atilla İlhan’ın “Kurtlar Sofrası”, Peyami Safa’nın “ Bir Akşamdı, Sözde Kızlar, Biz İnsanlar”ı, Halide Edip Adıvar’ın “Ateşten Gömlek, Vurun Kahpeye, Türkün Ateşle İmtihanı, Dağa Çıkan Kurt”u vb. gibi.

 
Kemal Tahir’in “Bir Mülkiyet Kalesi” ve Yakup Kadri’nin “Hüküm Gecesi” birebir Kurtuluş Savaşını işleyen romanlar değillerdir aslında.
Bütün romanlar biraz önce de bahsettiğim ikilem etrafında döner. İnsanlar bu ikilemin neresinde yer alacaktır. Onlar şehitlerine ağlamaktadırlar. Onlar gazilerinin gözleri önünde eriyip bittiğine ağlamaktadırlar. 
Romanlar dikkatli okunduğunda bir simge çarpar göze. Bu simge “ezan” dır. Müslümanları namaza davettir. Vatanın kurtuluşunun başlangıcının ifadesidir. 
Hiçbir roman Kurtuluş Savaşını birebir anlatmaz. Savaş arka plandadır, fondur. 
O dönemde sadece düşmanla değil içteki düşmanlarla da savaşılıyor. Ne yazık ki bir ispiyon manzarası da var, şirin gözükmek için izlenen bir yol ispiyonculuk. Öte yandan düzenli orduyu oluşturan köylüler de var. Yokluklara, imkansızlıklara, sakatlıklara, olumsuzluklara rağmen tüm bunlardan sıyrılarak bir destan yazılmıştır, milli mücadele/İstiklal Savaşı/ Kurtuluş Savaşı.” diyerek “ Kimse bizim insanımızı bizden başka düşünemez. Biz, bizi severiz, başkası sevemez.” sözleriyle konuşmasına son verdi.
Sakallı kendisine yöneltilen soruları da cevapladı. 

İLESAM Genel Başkanı Mehmet Nuri Parmaksız, söyleşi sonrasında Yrd. Doç. Dr. Fatih Sakallı’ya bir “Teşekkür Belgesi” takdim etti ve katılımcılarla konu hakkındaki düşüncelerini de paylaştı.
Söyleşinin ardından Durak Turan Düz’ün sunumu ile devam eden “Şiir Dinletisi”nde birbirinden güzel şiirler şairlerinin sesinde hayat buldu. Hak, hukuk, adalet özlem, kalp, unutmamak-unutulmamak, yanılgı, milletin bütünlüğü, birlik beraberlik, Türklük, şair, şiir vatan, aşk, vefa temalı şiirler güne damgasını vurdu.

 

 

 
İbrahim İmer, Hanefi Işık, Niyazi Bali, Orhan Vergili, Mahir Ünat, İsmet Bora Binatlı, Pehlivan Uzun, Orhan Güler, Kemal Parıldar, Sevgi Yücebaş, Erol Özdemir, Cihat Solmaz, Mehmet Sevinç, Sevinç Doğancan Güven, Kemal Çakır, İbrahim Yaman, Necati Özdenkoş, Meral Otan, Ali Asker Kaya, Murat Duman, İlter Yeşilay, Müzeyyen Keskin, Bilge Aydın, Dr. Orhan Araslı, Sibel Unur Özdemir, Cahit Karaç, Nur Ersen, Cemal Tuzcuoğulları da etkinliğe katılan isimler arasındaydılar.

 

 

 
Söz uçar yazı kalır, denilir ya hani… Etkinlikleri yapıyoruz, yaşanıyor ve bitiyor ama geriye dönüp baktığımızda yazılanlar ve fotoğrafların anı ölümsüzleştirdiğini görüyoruz. İşte soğuk bir Ankara cumartesisinde daha sıcak bir ortamı paylaşan İLESAMlılar neşe, huzur, söyleşi ve şiirle buluşmanın keyfini çıkardılar.

Bu güzel cumartesi etkinliği de gönüllerde yerini aldı hiç şüphesiz ki.

 

 

 

 


HABER METNİ:Sibel UNUR ÖZDEMİR
FOTOĞRAFLAR: Sibel UNUR ÖZDEMİR- Nur ERSEN
YAYINA HAZIRLAYAN: Nur ERSEN
 

 Okunma Sayısı : 2116         16 Aralık 2013

Yorumlar

Yorum Yap

Adınız Soyadınız

Girilecek rakam : 114648

Lütfen yukarıdaki rakamları yazınız.