İLESAM CUMARTESİ SOHBETLERİ VE ŞİİR DİNLETİSİ (15 MART 2014) “TELİF HAKKI VE ESER SAHİPLERİ” Güncel konuların, edebiyatın, sanatın ve kültürün konuşulduğu, şiirlerin okunduğu bir Cumartesi etkinliği daha İLESAM Kültür Evi’nde gerçekleştirildi. İLESAM Genel Başkanı Mehmet Nuri Parmaksız, daha önce 22 Mart tarihinde yapılacağı bildirilen 13. Olağan Genel Kurulun; Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürlüğünden alınan yazı gereği; 26 Nisan 2014 Cumartesi günü saat 10.00’da Türk Tarih Kurumu Konferans Salonunda yapılacağını söyleyerek tüzükte değişikliğe gidilmesinin gerekliliğinden, zaman içinde o günün koşullarına göre güncellenmesine ihtiyaç duyulduğundan ve Genel Kurulda bu durumu üyeleri ile birlikte değerlendireceklerinden bahsederek seçimler hakkında hayırlısı olsun dedi. Telif haklarına da kısaca değinen Parmaksız, son zamanlarda üyemiz olsun olmasın zarara uğradıktan sonra kısaca iş işten geçtikten sonra Meslek Birliğimize müracaat edenlerin sayısı çoğaldı. Bizler üyemiz olmayanlara da yardımcı olmaya çalışıyoruz. Ancak önlem baştan alınmalıdır, diyerek eser sahiplerinin zarara uğradıktan sonra değil zarara uğramadan önce İLESAM’a danışmalarını salık verdi. Mehmet Nuri Parmaksız Cumartesi söyleşisini gerçekleştirmek üzere İLESAM Genel Muhasibi Cemal TUZCUOĞULLARI’nı kürsüye davet etti. Cemal TUZCUOĞULLARI “Telif Hakkı ve Eser Sahipleri” hakkında bilgiler verdi. Tuzcuoğulları “Telif haklarını sanatçıya, bilim adamına, yazara, şaire verilen önem ile birlikte ele almak gerekir çünkü telif emeğin karşılığıdır. Günümüzde bu emeğin karşılığının her zaman tam olarak ödendiği söylenemez. Telif konusuyla ilgili olarak yıllardan beri mücadele verilmektedir. İLESAM 1986 yılında kurulmuştur. İlk on beş yılı gelişmekle geçmiştir. Türkiye önceleri bu konuya önem vermiyordu ama sonra atağa geçti. Öncelikle yazar /şair kimdir, bunu izah etmek önemlidir. Haklarının ne olduğunu biliyorlar mı? Haklar tam olarak bilinmediği için ne yazık ki yayınevleri çok katı sözleşmeler imzalatıyorlar ve bu sözleşmelerle yazarın tüm haklarını elinden alıyorlar. Bu nedenle herhangi bir yayınevi ile sözleşme imzalamadan önce İLESAM’a gelin; size, sizin haklarınızı koruyacak bir sözleşme verelim ya da imzalamak üzere olduğunuz sözleşmede sizin zararınıza olan maddeler varsa çıkarmanız için sizleri uyaralım. Biz sizi uyardıktan sonra o sözleşmeyi imzalayıp imzalamamak sizin inisiyatifinizdedir ama en azından daha mülayim bir sözleşme imzalanırsa ve yine de sorun çıkarsa bizler hakkınızı daha kolay bir şekilde arayabiliriz aksi takdirde her şey bittikten sonra bu oldukça zordur. Ülkemizde eser sahiplerine bağlantılı hak sahiplerine ait düzenlemeleri içeren temel kanun 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunudur.Bu kanunda; eserin tanımı, çeşitleri, kimlere eser sahibi denildiği, hakların istisnaları, eser sahiplerinin yapacağı sözleşmelerin şartları vb. konular yer almaktadır. İLESAM’ı bir ağaç olarak tanımlarsak kökleri romandır, öyküdür, şiirdir, anıdır, masaldır, vb. Eğer bir roman filme çekilmişse veyahut bir şiir bestelenmişse ve konu mahkemeye intikal etmişse İLESAM bu konuda dava açamaz, sen İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliğisin denilerek kanundaki boşluktan dolayı dava düşüyor. Oysa şiir olmadan beste yapılması, roman ya da öykü olmadan filme çekilmesi kısaca bir eserden bir başka eser türetilmesi mümkün değildir. Yeni bir esere can veren bizim eserimizdir. Ben 2007 yılından beri bunu savunan bir kişiyim. Bu konularda mahkemelerde söz aldım. Bir ağaca nasıl aşı yapınca daha çok ürün getirir bir eserden bir başka esere aşı yapıldığında da ortaya yeni eserler çıkar. Önceleri şair, bestelenen bir şiirin üzerinde hak iddia edemiyor, o şarkı bestecinin sayılıyordu. Oysa bestekar şiirin üzerine bir şey katmamıştır, var olan eseri müzik kurallarına uygun olarak notalarla giydirmiştir. Bir başka vahim durum ise bizim yazarlarımızın eserlerini yabancı ülkeler kullanıyor. Koruyamadığımız değerlerimizi alıyorlar bu yalnız edebiyat alanında değil; baklava gibi, Karagöz-Hacivat gibi örnekleri de var. Avrupa Birliği yasalarına uyum sağlamakta yarar var. Haklarımızı korumalıyız. Devir değişti, teknoloji ilerledi, ozanımızın, köydeki çobanımızın sesi Dünya’nın dört bir tarafına ulaşabiliyor. Yasalar bir yana bizim alacağımız tedbirler var. Yazarlarımızın uyanık olması gerekiyor. Milli Eğitim Bakanlığı %8, Kültür Bakanlığı ilk eserde %10 tanınmış bazı yazarlara verilen piyasadaki telif % 20’dir. Milli Eğitim Bakanlığı, Kültür Bakanlığı, Atatürk Yüksek Kurumu, Üniversiteler, Tarih Kurumu vs. telif hakları yönergesi ayrıdır. Yazar Hakkın rahmetine kavuştu ise ve eseri de bir şekilde bir yerde kullanılmak isteniyorsa mirasçılarından izin alınmalıdır. Mirasçıları da doğal olarak araştırarak belki avukata danışarak telif oranını belirleyecektir. Yazarın mağdur olduğu bazı durumlarda öncelikle yayınevi ile yapılan sözleşmenin iptal edilmesi izlenecek yollar arasındadır.Meselelerinizin çözüleceği yer burasıdır. Buraya danışmadan eş-dost aracılığıyla ya da yayınevi ile anlaşıldığı durumlar oluyor. Bizler bir eseri icra ederken yazarın/şairin o an için kafasından neler geçtiğini bilemeyiz.Edebiyatın özü olan şiirin duygusunu biz eleştiremeyiz. Ben, bir şiire iyi veya kötü demem ama alıntı var mı, ona dikkat ederim.Ressamın tablosundaki renkleri eleştiremediğimiz gibi şiiri de eleştiremeyiz. Nasıl oluyor da sarf edilen kötü sözlerin cezası alınıyorsa kalemlerden dökülen iyi sözlerin de hakkı alınmalıdır ki bu teliftir. Haklarımız fikri (eser sahibinin hakları, bağlantılı haklar ile sınai haklar), maddi (işleme hakkı, çoğaltma hakkı, yayma hakkı, temsil hakkı, işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletim hakkı, pay ve takip hakkı) ve manevi (umuma arz yetkisi, adın belirtilmesi yetkisi, eserde değişiklik yapılmasını men etme yetkisi, eser sahibinin zilyet ve malike karşı hakları) olmak üzere üç kategoride toplanabilir. İnternet kanunu da çıkmak üzere ki internette yayınlanacak tüm yazılar için Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığından izin alınacak. Hesap yapılırken 200 kelime bir sayfadır. Makaleler sosyal, bilimsel, edebi olabilir ancak 1000 kelimeden (beş daktilo sayfası) az olamaz.1000 kelimeden az olur ise bu fıkra türüne girer. 12 mısra bir sayfa kabul edilir. Bir eserin kitap olarak kabul edilebilmesi için en az 32 sayfa olması gerekiyor hukukta.32 sayfadan az ise mecmua kabul ediliyor. Çeviri için kabul gören kelime sayısı 180. Çocuk kitapları genellikle resimlenir. Bir de çizgi romanlar vardır. Burada yazan kişi o resimdeki kişileri konuşturur. Bu durumda yazı ayrı, resim ayrı hesaplanır, para eşittir. Unutulmamalıdır ki yazarın kelimeleri olmadan resmin önemi yoktur.” dedi. Telif haklarını yaşanmış ve yaşanmakta olan olaylardan kesitler sunarak örneklerle izah eden Tuzcuoğulları kendisine yöneltilen soruları da cevapladı. Katılımcıların hayli ilgisini çeken konuya bir saatlik süre az geldi. Etkinliğin ikinci yarısını oluşturan “Şiir Dinletisi” Mahir Ünat tarafından sunuldu. Memleket, bahar, özlemek, aşk, sevda, Sakarya, insan olmak, hak, demokrasi, onur, yürek, toprak, Anadolu temalı şiirlerin yanı sıra ağırlıklı olarak Çanakkale ve şehitlerimiz ile ilgili dizelerle taçlanan bu güzel günde edebiyata sevdalı yürekler bir İLESAM Cumartesisinin daha keyfini çıkarmanın mutluluğunu yaşadılar. Cemile Açıksöz Kanbur, Atıf Selçuk, İsa Kayacan, Bekir Yeğnidemir, Sevinç Doğancan Güven, Durak Turan Düz, Celal Oğan, Hanifi Işık, Necati Aslan, Sibel Unur Özdemir, Nur Ersen, Mehmet Sevinç Ergun, İbrahim Yaman, Ozan Zebuni, Selçuk Küçükkalıpçı, Hüseyin Atmacaoğlu, Aşık Dudai, Orhan Vergili, Nuh Ali Berk, Fevzi Gökalp, Necati Özdenkoş, Kazım Birin, Veli Zor, Sadık Kılıç, Nurettin Gür Ozanoğlu, Şakir Susuz, Fatma Kalkan, Ayten Gülçınar, Cemal Tuzcuoğulları etkinliğe katılan isimler arasındaydı. Zaman akıp giderken bir İLESAM Cumartesisi daha anılar arasına saklandı. Unutmayın! İLESAM Kültür Evi, üyesi olsun - olmasın edebiyata, şiire, sanata gönül vermiş tüm dostları gelenekselmiş Cumartesi sohbet toplantılarına bekliyor. Haber Metni: Sibel UNUR ÖZDEMİR Fotoğraflar: Sibel UNUR ÖZDEMİR /Orhan VERGİLİ / Nur ERSEN Yayına Hazırlayan: Nur ERSEN
Güncel konuların, edebiyatın, sanatın ve kültürün konuşulduğu, şiirlerin okunduğu bir Cumartesi etkinliği daha İLESAM Kültür Evi’nde gerçekleştirildi.
İLESAM Genel Başkanı Mehmet Nuri Parmaksız, daha önce 22 Mart tarihinde yapılacağı bildirilen 13. Olağan Genel Kurulun; Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürlüğünden alınan yazı gereği; 26 Nisan 2014 Cumartesi günü saat 10.00’da Türk Tarih Kurumu Konferans Salonunda yapılacağını söyleyerek tüzükte değişikliğe gidilmesinin gerekliliğinden, zaman içinde o günün koşullarına göre güncellenmesine ihtiyaç duyulduğundan ve Genel Kurulda bu durumu üyeleri ile birlikte değerlendireceklerinden bahsederek seçimler hakkında hayırlısı olsun dedi. Telif haklarına da kısaca değinen Parmaksız, son zamanlarda üyemiz olsun olmasın zarara uğradıktan sonra kısaca iş işten geçtikten sonra Meslek Birliğimize müracaat edenlerin sayısı çoğaldı. Bizler üyemiz olmayanlara da yardımcı olmaya çalışıyoruz. Ancak önlem baştan alınmalıdır, diyerek eser sahiplerinin zarara uğradıktan sonra değil zarara uğramadan önce İLESAM’a danışmalarını salık verdi.
Mehmet Nuri Parmaksız Cumartesi söyleşisini gerçekleştirmek üzere İLESAM Genel Muhasibi Cemal TUZCUOĞULLARI’nı kürsüye davet etti. Cemal TUZCUOĞULLARI “Telif Hakkı ve Eser Sahipleri” hakkında bilgiler verdi. Tuzcuoğulları “Telif haklarını sanatçıya, bilim adamına, yazara, şaire verilen önem ile birlikte ele almak gerekir çünkü telif emeğin karşılığıdır. Günümüzde bu emeğin karşılığının her zaman tam olarak ödendiği söylenemez. Telif konusuyla ilgili olarak yıllardan beri mücadele verilmektedir. İLESAM 1986 yılında kurulmuştur. İlk on beş yılı gelişmekle geçmiştir. Türkiye önceleri bu konuya önem vermiyordu ama sonra atağa geçti.
Öncelikle yazar /şair kimdir, bunu izah etmek önemlidir. Haklarının ne olduğunu biliyorlar mı? Haklar tam olarak bilinmediği için ne yazık ki yayınevleri çok katı sözleşmeler imzalatıyorlar ve bu sözleşmelerle yazarın tüm haklarını elinden alıyorlar. Bu nedenle herhangi bir yayınevi ile sözleşme imzalamadan önce İLESAM’a gelin; size, sizin haklarınızı koruyacak bir sözleşme verelim ya da imzalamak üzere olduğunuz sözleşmede sizin zararınıza olan maddeler varsa çıkarmanız için sizleri uyaralım. Biz sizi uyardıktan sonra o sözleşmeyi imzalayıp imzalamamak sizin inisiyatifinizdedir ama en azından daha mülayim bir sözleşme imzalanırsa ve yine de sorun çıkarsa bizler hakkınızı daha kolay bir şekilde arayabiliriz aksi takdirde her şey bittikten sonra bu oldukça zordur. Ülkemizde eser sahiplerine bağlantılı hak sahiplerine ait düzenlemeleri içeren temel kanun 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunudur.Bu kanunda; eserin tanımı, çeşitleri, kimlere eser sahibi denildiği, hakların istisnaları, eser sahiplerinin yapacağı sözleşmelerin şartları vb. konular yer almaktadır.
İLESAM’ı bir ağaç olarak tanımlarsak kökleri romandır, öyküdür, şiirdir, anıdır, masaldır, vb. Eğer bir roman filme çekilmişse veyahut bir şiir bestelenmişse ve konu mahkemeye intikal etmişse İLESAM bu konuda dava açamaz, sen İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliğisin denilerek kanundaki boşluktan dolayı dava düşüyor. Oysa şiir olmadan beste yapılması, roman ya da öykü olmadan filme çekilmesi kısaca bir eserden bir başka eser türetilmesi mümkün değildir. Yeni bir esere can veren bizim eserimizdir. Ben 2007 yılından beri bunu savunan bir kişiyim. Bu konularda mahkemelerde söz aldım. Bir ağaca nasıl aşı yapınca daha çok ürün getirir bir eserden bir başka esere aşı yapıldığında da ortaya yeni eserler çıkar. Önceleri şair, bestelenen bir şiirin üzerinde hak iddia edemiyor, o şarkı bestecinin sayılıyordu. Oysa bestekar şiirin üzerine bir şey katmamıştır, var olan eseri müzik kurallarına uygun olarak notalarla giydirmiştir. Bir başka vahim durum ise bizim yazarlarımızın eserlerini yabancı ülkeler kullanıyor. Koruyamadığımız değerlerimizi alıyorlar bu yalnız edebiyat alanında değil; baklava gibi, Karagöz-Hacivat gibi örnekleri de var. Avrupa Birliği yasalarına uyum sağlamakta yarar var. Haklarımızı korumalıyız. Devir değişti, teknoloji ilerledi, ozanımızın, köydeki çobanımızın sesi Dünya’nın dört bir tarafına ulaşabiliyor.
Yasalar bir yana bizim alacağımız tedbirler var. Yazarlarımızın uyanık olması gerekiyor. Milli Eğitim Bakanlığı %8, Kültür Bakanlığı ilk eserde %10 tanınmış bazı yazarlara verilen piyasadaki telif % 20’dir. Milli Eğitim Bakanlığı, Kültür Bakanlığı, Atatürk Yüksek Kurumu, Üniversiteler, Tarih Kurumu vs. telif hakları yönergesi ayrıdır. Yazar Hakkın rahmetine kavuştu ise ve eseri de bir şekilde bir yerde kullanılmak isteniyorsa mirasçılarından izin alınmalıdır. Mirasçıları da doğal olarak araştırarak belki avukata danışarak telif oranını belirleyecektir. Yazarın mağdur olduğu bazı durumlarda öncelikle yayınevi ile yapılan sözleşmenin iptal edilmesi izlenecek yollar arasındadır.Meselelerinizin çözüleceği yer burasıdır. Buraya danışmadan eş-dost aracılığıyla ya da yayınevi ile anlaşıldığı durumlar oluyor. Bizler bir eseri icra ederken yazarın/şairin o an için kafasından neler geçtiğini bilemeyiz.Edebiyatın özü olan şiirin duygusunu biz eleştiremeyiz. Ben, bir şiire iyi veya kötü demem ama alıntı var mı, ona dikkat ederim.Ressamın tablosundaki renkleri eleştiremediğimiz gibi şiiri de eleştiremeyiz. Nasıl oluyor da sarf edilen kötü sözlerin cezası alınıyorsa kalemlerden dökülen iyi sözlerin de hakkı alınmalıdır ki bu teliftir. Haklarımız fikri (eser sahibinin hakları, bağlantılı haklar ile sınai haklar), maddi (işleme hakkı, çoğaltma hakkı, yayma hakkı, temsil hakkı, işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletim hakkı, pay ve takip hakkı) ve manevi (umuma arz yetkisi, adın belirtilmesi yetkisi, eserde değişiklik yapılmasını men etme yetkisi, eser sahibinin zilyet ve malike karşı hakları) olmak üzere üç kategoride toplanabilir. İnternet kanunu da çıkmak üzere ki internette yayınlanacak tüm yazılar için Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığından izin alınacak. Hesap yapılırken 200 kelime bir sayfadır. Makaleler sosyal, bilimsel, edebi olabilir ancak 1000 kelimeden (beş daktilo sayfası) az olamaz.1000 kelimeden az olur ise bu fıkra türüne girer. 12 mısra bir sayfa kabul edilir. Bir eserin kitap olarak kabul edilebilmesi için en az 32 sayfa olması gerekiyor hukukta.32 sayfadan az ise mecmua kabul ediliyor. Çeviri için kabul gören kelime sayısı 180. Çocuk kitapları genellikle resimlenir. Bir de çizgi romanlar vardır. Burada yazan kişi o resimdeki kişileri konuşturur. Bu durumda yazı ayrı, resim ayrı hesaplanır, para eşittir. Unutulmamalıdır ki yazarın kelimeleri olmadan resmin önemi yoktur.” dedi. Telif haklarını yaşanmış ve yaşanmakta olan olaylardan kesitler sunarak örneklerle izah eden Tuzcuoğulları kendisine yöneltilen soruları da cevapladı. Katılımcıların hayli ilgisini çeken konuya bir saatlik süre az geldi.
Memleket, bahar, özlemek, aşk, sevda, Sakarya, insan olmak, hak, demokrasi, onur, yürek, toprak, Anadolu temalı şiirlerin yanı sıra ağırlıklı olarak Çanakkale ve şehitlerimiz ile ilgili dizelerle taçlanan bu güzel günde edebiyata sevdalı yürekler bir İLESAM Cumartesisinin daha keyfini çıkarmanın mutluluğunu yaşadılar. Cemile Açıksöz Kanbur, Atıf Selçuk, İsa Kayacan, Bekir Yeğnidemir, Sevinç Doğancan Güven, Durak Turan Düz, Celal Oğan, Hanifi Işık, Necati Aslan, Sibel Unur Özdemir, Nur Ersen, Mehmet Sevinç Ergun, İbrahim Yaman, Ozan Zebuni, Selçuk Küçükkalıpçı, Hüseyin Atmacaoğlu, Aşık Dudai, Orhan Vergili, Nuh Ali Berk, Fevzi Gökalp, Necati Özdenkoş, Kazım Birin, Veli Zor, Sadık Kılıç, Nurettin Gür Ozanoğlu, Şakir Susuz, Fatma Kalkan, Ayten Gülçınar, Cemal Tuzcuoğulları etkinliğe katılan isimler arasındaydı. Zaman akıp giderken bir İLESAM Cumartesisi daha anılar arasına saklandı. Unutmayın! İLESAM Kültür Evi, üyesi olsun - olmasın edebiyata, şiire, sanata gönül vermiş tüm dostları gelenekselmiş Cumartesi sohbet toplantılarına bekliyor. Haber Metni: Sibel UNUR ÖZDEMİR Fotoğraflar: Sibel UNUR ÖZDEMİR /Orhan VERGİLİ / Nur ERSEN Yayına Hazırlayan: Nur ERSEN
Adınız Soyadınız
E-Posta
Girilecek rakam : 706157
Lütfen yukarıdaki rakamları yazınız.