TÜRK HALK EDEBİYATINDA ŞEKİLEME (Sicilleme) GELENEĞİ (10 MAYIS 2014) İLESAM Kültür Evi, 10 Mayıs 2014 tarihinde Cumartesi sohbetleri kapsamında “Türk Edebiyatında Şekileme( Sicilleme) Geleneği” temalı bir söyleşi düzenledi. Söyleşiyi gerçekleştiren Hayrettin İvgin idi. Söyleşiye İLESAM üyesi olsun olmasın pek çok konuk katıldı. İLESAM Cumartesilerinin Mayıs ayında işlenecek konularına ve konuşmacılarına dair programdan bahseden Genel Başkan Mehmet Nuri Parmaksız, 13. Olağan Genel Kurulda içinde bulunulan ambiyansın etkisiyle bazı üyelerine hizmetlerinden/katkılarından dolayı teşekkür etmeyi unuttuğunu ancak o an için dili zikretmese de gönlünün yapılan çalışmaları, verilen emekleri hiçbir zaman unutmayacağını tüm samimiyetiyle ifade ederek İsmet Bora Binatlı’ya ve onun şahsında Meslek Birliği’ne emek veren tüm üyelerine teşekkür etti. Yönetim olarak kendi gösterdikleri hoşgörü ve sabrın onda birini üyelerinden beklediklerini de sözlerine ekleyen Parmaksız bayan üyelerinin Anneler Gününü kutlayarak onlara sağlıklı, mutluluk dolu ve başarılarla bezeli bir hayat diledi. Parmaksız’ın konuşmasını yapmak üzere kürsüye davet ettiği Hayrettin İvgin “Türk Edebiyatında Şekileme (sicilleme) Geleneği” ile ilgili değerli bilgiler verdi. SAYIN HAYRETTİN İVGİN BEYEFENDİDEN KONUYLA İLGİLİ NOTLARINI RİCA ETTİK. BİZLERİ KIRMAYARAK NOTLARINI PAYLAŞTI. KENDİSİNE TEŞEKKÜR EDİYORUZ ve BİZDE SİZLERLE PAYLAŞIYORUZ. “Şekileme (sicilleme) bir şiir türü müdür? Bir şiir biçimi midir? Halâ açıklığa kavuşmuş değildir. Doğu Anadolu, özellikle Kars yöresi âşıkları tarafından kullanılmıştır. Çok yaygın olarak kullanıldığını söylemek mümkün değil. Çünkü bu şiir söyleyişi oldukça zordur ve ustalık isteyen bir beceri gerektirir. Şekileme (sicilleme) konusunda bilim insanları ve halk edebiyatı araştırmacıları çalışmışlardır. Yukarıda da söylediğim gibi halâ sonuca vardıracak bir hüküm ortaya konmamıştır. Şekilemeler (sicillemeler) konusunda ilk defa Ensar Aslan çalışmalarında söz etmiştir. “Çıldırlı Âşık Şenlik/Hayatı-Şiirleri-Karşılaşmaları-Hikâyeleri” ve “Doğu Anadolu Saz Şairleri” adlı kitaplarında şekileme konusunda değerlendirmelerde bulunmuştur. “Âşık Şenlik” adlı kitabında şunu söylemektedir Sayın Ensar Aslan: “Azerbaycan Şeki (Nukha) el şairleri tarafından düzenlenip söylenerek oradan yayılan bir deyiş türüdür. Bizde sadece Kars ve yöresi âşıkları tarafından kullanılan, söylenmesi güç ve ustalık isteyen bir türdür. Kars’ta Çıldır Terekemeleri “Şeki”, Kars yerlileri ise “Sicileme” adını verirler. Değişik sayıdaki bentlerden oluşur. Bentlerdeki dize sayısı da değişik olabilir. Şiirdeki dize sayısının çokluğu, Şeki’nin önemini ve güçlüğünü gösterir. Bu türün en belirgin özelliği her bendin dizesinin birbiriyle kafiyeli olmasıdır. Ayrıca ilk bendin birinci dizesi, kendinden sonra gelen dizelerle kafiyeli olduğu gibi, öteki bentlerin son dizeleri ile de kafiyelidir.” Şekilemeler konusunda önemli bir çalışmayı da Ramazan Çiftlikçi gerçekleştirmiştir. Sayın Çiftlikçi’nin yazısının birinci paragrafı şöyle başlıyor: “Adını Kuzey Azerbaycan’ın Dağıstan’a komşu olan Şeki (Nukha) bölgesinden alan bir deyiş biçimidir.” Ensar Aslan, şekilemenin bir tür olduğunu yukarıya aldığım paragrafında defalarca söylüyor, hatta “deyiş türü” ifadesini kullanıyor. Ramazan Çiftlikçi sicilemenin bir “deyiş biçimi” olduğunu söylüyor. Buna rağmen yazısının içerisinde şekilemenin bir tür olduğunu da ifade ediyor. Hatta yazısının başlığı “Türk Saz Şiirinde Bir Tür: Sicilime (Şeki)” adını taşıyor. Demek ki, şekilemenin bir tür mü, bir biçim mi olduğu, bu iki bilim adamı tarafından ortaya konamamış. Hatta Ramazan Çiftlikçi yazısında şekileme konusunda tür mü, biçim mi olduğunun çelişkisi içerisinde kaldığını anlıyoruz. Ali Berat Alptekin de “Çıldırlı Âşık Şenlik Bibliyografyası” adlı hazırladığı kitapta şekileme için hem tür, hem biçim ifadesini kullanıyor. Kitabın 16. sayfasında, “Halk şiirinin milli vezin olan heceyi ustalıkla kullanan âşığımızın ifade ettiği türleri kısaca açıklamak istiyoruz.” ifadesinden sonra 17. sayfada “Şeki/Sicilleme” bir tür olarak anlatılıyor ama “Azerbaycan’ın Şeki bölgesi âşıkları tarafından ortaya konulan bir şekil olup, Anadolu’da sadece Kars bölgesi âşıkları tarafından kullanılır.” cümlelerine yer veriyor. Salih Şahin adlı araştırmacı “Ozanlık Gelenekleri ve Doğulu Saz Şairleri” adlı kitabında şeki (sicilleme)’yi anlatırken; “Kars bölgesindeki ozanlarca kullanılan bir şiir türüdür. Kars’taki saz şairlerinin sicileme diye adlandırdığı bu şiir türü, Azerbaycan’ın Şeki kentindeki saz âşıklarının meydana getirdikleri bir stildir.” ifadeleriyle bu şekilemenin hem bir tür, hem de bir stil (tarz) olduğunu söylüyor. Bu konuda kesin hüküm vermekten kaçınan Doğan Kaya, 2000 yılında sunduğu bildirisinde ve 2007 yılında yayımladığı “Ansiklopedik Türk Halk Edebiyatı Terimleri Sözlüğü” adlı kitabında şekilemenin tür mü, biçim mi olduğu konularına değinmiyor. Ama bildirisinin başlığı “Âşık Edebiyatı Şiir Şekillerinden Şeki ve Sicilleme Üzerine Düşünceler” adını taşıyor. Demek ki, Sayın Doğan Kaya, şekilemenin bir şekil, yani biçim olduğunu kabul ediyor. Şekileme yani sicilleme konusunda, eldeki verilere ve de şimdiye kadar yapılan çalışmalara dayanarak şunları söylemek mümkündür. Sicillemeler, tek bent veya birçok bentlerden meydana getirilebilir. Tek bent olan sicillemelerin dize sayısı 16 ile 82 arasında değişir. Bunların hece sayıları da 14, 15 ve 16 olabilmektedir. Elimizde bu konuda fazla örnek bulunmamaktadır. Kazım Baba (ölümü 1953), Âşık Derdiment (Fatma Oflaz) (1894-1980), Arapgirli Âşık Fehmi Gür (1914-1982), Âşık Fızahî (1937-1990), Oltulu Yusuf Polatoğlu (doğumu 1956) adlı âşıkların örneklerini sayabiliriz. Birden fazla bentlerden oluşan sicillemelerin bentlerinin dize sayıları en az 10 dizeden oluşur. İlk bentte bütün dizeler birbirleriyle kafiyelidir. Daha sonraki bentlerin son dizesi veya son iki dizesi ilk bendin kafiyesi ile kafiyelidir. Bent sayıları 3 ile 9 arasında değişir. Hece sayıları ise 7 ile 16 arasında değişiklik gösterir. Bu tarzda şiir söyleyenler arasında Türkmenistanlı Şabende (1720-1800), Kağızmanlı Cemal Hoca (1882-1957), Kağızmanlı Hıfzı (1893-1918), Posoflu Müdamî (1918-1968), Âşık Şenlik (1850-1913), Azerbaycanlı Âşık Mikâyıl Azaflı (1924-1990) adlı âşıkları sayabiliriz. Sözün burasında şunları ifade etmek istiyorum. Şekileme (sicilleme) bir tür değildir, bir biçim de değildir. Bir tür olsaydı, bu türün bir çıkışı, bir menşei olurdu. Böyle bir çıkış ve kaynak şekilemede gözükmüyor. Biçim de değildir, çünkü şekilemenin standart bir biçimi bulunmuyor. Peki, şekileme nedir? Şekileme, bir söyleme tarzıdır, şiir söyleme stilidir. Çok yaygın bir gelenek de değildir. Şunu da ifade etmek isterim ki, Azerbaycan’da “şekileme” adıyla bilinen bir tür, biçim ve tarz yoktur. Sicillemenin diğer adının Azerbaycan’daki Şeki şehrine izafeten verilmiş olması bu söyleyiş tarzının Azerbaycan şiirinde böyle bir şiir türünün veya biçiminin var olduğunu göstermez. Türkiye’de yapılan âşık tarzı şiir geleneğini araştıranlar, şekilemenin Şeki bölgesi âşıkları tarafından ortaya konulan bir şekil, bir tür olduğunu söylerler. Bu tamamen yanlıştır. Şeki’ye en az beş defa giden birisi olarak, böyle bir şiir türüne ve biçimine şahsen ben rastlamadım. Azerbaycan’ın hiçbir yöresinde gerek el, gerekse de halk şairleri arasında böyle bir şiir türüne rastlanmaz. Azerbaycan’dan tek bir örnek gösterilir. O da Azerbaycanlı Mikâyıl Azaflı’nın 12 dizelerden ve üç bentten meydana gelen söyleşidir. Gerçi bu şiirin bentlerinin dizeleri aynen sicillemedeki gibi kafiyeleniş özelliği gösterir. Ama şiirin kendisi sicilleme değildir. Çünkü Mikâyıl Azaflı’nın şiirinin her dizesi “Adam var ki” sesleriyle başlamaktadır. Bu biçim söyleyişlere Azerbaycan’da Evvel (Önde) Formu denir. Eğer dizelerin sonu da “a” sesi ile bitseydi, bu forma Evvel-Ahir (Önde-Sonda) Formu adı verilirdi. Bence Mikâyıl Azaflı’nın “Adam var ki” diye ön seslerle başlayan şiiri şekilemeye (sicillemeye) örnek gösterilmez. Şekileme konusunda söyleyebileceğimiz başka bir husus da şudur: Şekileme diye bilinen şiir söyleyiş tarzı, Şekililerin ağızıyla şiir söylemek anlamına gelmektedir. Bilindiği gibi “-le”, “-la” yapım ekiyle isimden fiil oluşturulur. Mesela; su isim kelimesine “-la” yapım eki getirilir, sulamak fiili elde edilir. “-la”, “-le” yapım ekleri isimleri fiilleştirir, onlara eylem kazandırır. Örnekleri çoğaltmak mümkündür. Kol: kollamak, nal: nallamak, söz: sözlemek, çit: çitlemek vb. Şeki kelimesinin sonuna “-le” yapım eki getirerek Şekilemek elde edilmiştir. Yani Şekililer gibi söylemek, onlar gibi davranmak anlamı ve eylemi kazandırmıştır. Dolayısıyla şekilemek, Şekililerin konuştuğu gibi konuşmak, Şekililer gibi telaffuz etmek, Şekililer gibi seslenmek, Şeki ağzıyla söylemek anlamını taşımaktadır ki, gerçekten şekileme (sicilleme) söylemenin, Kars ve yöresinde böyle bir tarzı ortaya çıkardığını belirtebilir. Biçim olarak da divan edebiyatındaki musammatlara özenmek isteğinin sonucunda böyle bir tarzın, stilin ortaya çıktığını söylemek mümkündür.” Âşık Şenlik’in şekilemelerinden (sicillemelerinden) de söz eden Hayrettin İvgin “Hoşaretin Piresi”, “Kimidir” ,”Eylerem” isimli sicillemelerden kesitler sunarak katılımcılar tarafından kendisine yöneltilen soruları da cevapladı. Hayrettin İvgin’e, günün anısı olarak sunulan Teşekkür Belgesini takdim eden, Prof. Dr. İsa Kayacan oldu. Etkinliğin ikinci ayağını oluşturan şiir dinletisi İLESAM Ankara Başkanı Durak Turan Düz tarafından sunuldu. On dokuz Mayıs, aşk, özlem, anne, vefa, özlem, sevgi dolu şiirler güne güzellik kattı. Hanifi Işık, Nurettin Gür Ozanoğlu, Mehmet Kındap, Mehmet Sevinç, Ozan Zebuni, Ozan Türkmen, Hanifi Coşkun, Vedat Fidanboy, Orhan Vergili, İsmet Bora Binatlı, Sibel Unur Özdemir, Coşkun Mutlu, Merih Baran, Prof. Dr. İsa Kayacan, Ali Kemal Parıldar, İlter Yeşilay, Hakan Yılmaz, İsmail Coşkun, Mehmet İleri, Necati Özdenkoş, Fatma Kalkan, Sevinç Doğancan Güven, Atıf Selçuk, Sevgi Yücebaş, Hatun Tülin Şenel, Ozan Sevdai, Nur Ersen, Cahit Karaç, Ozan Dudai, Şakir Susuz, Zeki Dağ, Âşık Bayrami, Murat Duman, Âşık Kadir Çapanoğlu, İbrahim Atasoy, Nurten Kınay, Hayrettin Gültekin, Nevzat Doğançay, Uğur Bulut, Cemal Tuzcuoğulları programa katılan isimler arasındaydı. Şiir Dinletisinin bitiminde bir anda oluşturulan İLESAM korosu “Sen Güzel Bir Kelebek” ve “Eski Dostlar” isimli şarkıları seslendirdi. Şiir dinletisi sona erdiğinde bir daha ki cumartesi günü yine şiire sevdalı gönüllerin İLESAM Kültür Evi çatısı altında buluşabileceğini bilmek güzel olandı. HABER METNİ: Sibel UNUR ÖZDEMİR FOTOĞRAFLAR: Nur ERSEN-Orhan VERGİLİ YAYINA HAZIRLAYAN: Nur ERSEN
İLESAM Kültür Evi, 10 Mayıs 2014 tarihinde Cumartesi sohbetleri kapsamında “Türk Edebiyatında Şekileme( Sicilleme) Geleneği” temalı bir söyleşi düzenledi. Söyleşiyi gerçekleştiren Hayrettin İvgin idi. Söyleşiye İLESAM üyesi olsun olmasın pek çok konuk katıldı.
İLESAM Cumartesilerinin Mayıs ayında işlenecek konularına ve konuşmacılarına dair programdan bahseden Genel Başkan Mehmet Nuri Parmaksız, 13. Olağan Genel Kurulda içinde bulunulan ambiyansın etkisiyle bazı üyelerine hizmetlerinden/katkılarından dolayı teşekkür etmeyi unuttuğunu ancak o an için dili zikretmese de gönlünün yapılan çalışmaları, verilen emekleri hiçbir zaman unutmayacağını tüm samimiyetiyle ifade ederek İsmet Bora Binatlı’ya ve onun şahsında Meslek Birliği’ne emek veren tüm üyelerine teşekkür etti. Yönetim olarak kendi gösterdikleri hoşgörü ve sabrın onda birini üyelerinden beklediklerini de sözlerine ekleyen Parmaksız bayan üyelerinin Anneler Gününü kutlayarak onlara sağlıklı, mutluluk dolu ve başarılarla bezeli bir hayat diledi.
Parmaksız’ın konuşmasını yapmak üzere kürsüye davet ettiği Hayrettin İvgin “Türk Edebiyatında Şekileme (sicilleme) Geleneği” ile ilgili değerli bilgiler verdi. SAYIN HAYRETTİN İVGİN BEYEFENDİDEN KONUYLA İLGİLİ NOTLARINI RİCA ETTİK. BİZLERİ KIRMAYARAK NOTLARINI PAYLAŞTI. KENDİSİNE TEŞEKKÜR EDİYORUZ ve BİZDE SİZLERLE PAYLAŞIYORUZ. “Şekileme (sicilleme) bir şiir türü müdür? Bir şiir biçimi midir? Halâ açıklığa kavuşmuş değildir. Doğu Anadolu, özellikle Kars yöresi âşıkları tarafından kullanılmıştır. Çok yaygın olarak kullanıldığını söylemek mümkün değil. Çünkü bu şiir söyleyişi oldukça zordur ve ustalık isteyen bir beceri gerektirir. Şekileme (sicilleme) konusunda bilim insanları ve halk edebiyatı araştırmacıları çalışmışlardır. Yukarıda da söylediğim gibi halâ sonuca vardıracak bir hüküm ortaya konmamıştır. Şekilemeler (sicillemeler) konusunda ilk defa Ensar Aslan çalışmalarında söz etmiştir. “Çıldırlı Âşık Şenlik/Hayatı-Şiirleri-Karşılaşmaları-Hikâyeleri” ve “Doğu Anadolu Saz Şairleri” adlı kitaplarında şekileme konusunda değerlendirmelerde bulunmuştur. “Âşık Şenlik” adlı kitabında şunu söylemektedir Sayın Ensar Aslan: “Azerbaycan Şeki (Nukha) el şairleri tarafından düzenlenip söylenerek oradan yayılan bir deyiş türüdür. Bizde sadece Kars ve yöresi âşıkları tarafından kullanılan, söylenmesi güç ve ustalık isteyen bir türdür. Kars’ta Çıldır Terekemeleri “Şeki”, Kars yerlileri ise “Sicileme” adını verirler. Değişik sayıdaki bentlerden oluşur. Bentlerdeki dize sayısı da değişik olabilir. Şiirdeki dize sayısının çokluğu, Şeki’nin önemini ve güçlüğünü gösterir. Bu türün en belirgin özelliği her bendin dizesinin birbiriyle kafiyeli olmasıdır. Ayrıca ilk bendin birinci dizesi, kendinden sonra gelen dizelerle kafiyeli olduğu gibi, öteki bentlerin son dizeleri ile de kafiyelidir.” Şekilemeler konusunda önemli bir çalışmayı da Ramazan Çiftlikçi gerçekleştirmiştir. Sayın Çiftlikçi’nin yazısının birinci paragrafı şöyle başlıyor: “Adını Kuzey Azerbaycan’ın Dağıstan’a komşu olan Şeki (Nukha) bölgesinden alan bir deyiş biçimidir.” Ensar Aslan, şekilemenin bir tür olduğunu yukarıya aldığım paragrafında defalarca söylüyor, hatta “deyiş türü” ifadesini kullanıyor. Ramazan Çiftlikçi sicilemenin bir “deyiş biçimi” olduğunu söylüyor. Buna rağmen yazısının içerisinde şekilemenin bir tür olduğunu da ifade ediyor. Hatta yazısının başlığı “Türk Saz Şiirinde Bir Tür: Sicilime (Şeki)” adını taşıyor.
Demek ki, şekilemenin bir tür mü, bir biçim mi olduğu, bu iki bilim adamı tarafından ortaya konamamış. Hatta Ramazan Çiftlikçi yazısında şekileme konusunda tür mü, biçim mi olduğunun çelişkisi içerisinde kaldığını anlıyoruz. Ali Berat Alptekin de “Çıldırlı Âşık Şenlik Bibliyografyası” adlı hazırladığı kitapta şekileme için hem tür, hem biçim ifadesini kullanıyor. Kitabın 16. sayfasında, “Halk şiirinin milli vezin olan heceyi ustalıkla kullanan âşığımızın ifade ettiği türleri kısaca açıklamak istiyoruz.” ifadesinden sonra 17. sayfada “Şeki/Sicilleme” bir tür olarak anlatılıyor ama “Azerbaycan’ın Şeki bölgesi âşıkları tarafından ortaya konulan bir şekil olup, Anadolu’da sadece Kars bölgesi âşıkları tarafından kullanılır.” cümlelerine yer veriyor. Salih Şahin adlı araştırmacı “Ozanlık Gelenekleri ve Doğulu Saz Şairleri” adlı kitabında şeki (sicilleme)’yi anlatırken; “Kars bölgesindeki ozanlarca kullanılan bir şiir türüdür. Kars’taki saz şairlerinin sicileme diye adlandırdığı bu şiir türü, Azerbaycan’ın Şeki kentindeki saz âşıklarının meydana getirdikleri bir stildir.” ifadeleriyle bu şekilemenin hem bir tür, hem de bir stil (tarz) olduğunu söylüyor. Bu konuda kesin hüküm vermekten kaçınan Doğan Kaya, 2000 yılında sunduğu bildirisinde ve 2007 yılında yayımladığı “Ansiklopedik Türk Halk Edebiyatı Terimleri Sözlüğü” adlı kitabında şekilemenin tür mü, biçim mi olduğu konularına değinmiyor. Ama bildirisinin başlığı “Âşık Edebiyatı Şiir Şekillerinden Şeki ve Sicilleme Üzerine Düşünceler” adını taşıyor. Demek ki, Sayın Doğan Kaya, şekilemenin bir şekil, yani biçim olduğunu kabul ediyor. Şekileme yani sicilleme konusunda, eldeki verilere ve de şimdiye kadar yapılan çalışmalara dayanarak şunları söylemek mümkündür. Sicillemeler, tek bent veya birçok bentlerden meydana getirilebilir. Tek bent olan sicillemelerin dize sayısı 16 ile 82 arasında değişir. Bunların hece sayıları da 14, 15 ve 16 olabilmektedir. Elimizde bu konuda fazla örnek bulunmamaktadır. Kazım Baba (ölümü 1953), Âşık Derdiment (Fatma Oflaz) (1894-1980), Arapgirli Âşık Fehmi Gür (1914-1982), Âşık Fızahî (1937-1990), Oltulu Yusuf Polatoğlu (doğumu 1956) adlı âşıkların örneklerini sayabiliriz. Birden fazla bentlerden oluşan sicillemelerin bentlerinin dize sayıları en az 10 dizeden oluşur. İlk bentte bütün dizeler birbirleriyle kafiyelidir. Daha sonraki bentlerin son dizesi veya son iki dizesi ilk bendin kafiyesi ile kafiyelidir. Bent sayıları 3 ile 9 arasında değişir. Hece sayıları ise 7 ile 16 arasında değişiklik gösterir. Bu tarzda şiir söyleyenler arasında Türkmenistanlı Şabende (1720-1800), Kağızmanlı Cemal Hoca (1882-1957), Kağızmanlı Hıfzı (1893-1918), Posoflu Müdamî (1918-1968), Âşık Şenlik (1850-1913), Azerbaycanlı Âşık Mikâyıl Azaflı (1924-1990) adlı âşıkları sayabiliriz.
Sözün burasında şunları ifade etmek istiyorum. Şekileme (sicilleme) bir tür değildir, bir biçim de değildir. Bir tür olsaydı, bu türün bir çıkışı, bir menşei olurdu. Böyle bir çıkış ve kaynak şekilemede gözükmüyor. Biçim de değildir, çünkü şekilemenin standart bir biçimi bulunmuyor. Peki, şekileme nedir? Şekileme, bir söyleme tarzıdır, şiir söyleme stilidir. Çok yaygın bir gelenek de değildir. Şunu da ifade etmek isterim ki, Azerbaycan’da “şekileme” adıyla bilinen bir tür, biçim ve tarz yoktur. Sicillemenin diğer adının Azerbaycan’daki Şeki şehrine izafeten verilmiş olması bu söyleyiş tarzının Azerbaycan şiirinde böyle bir şiir türünün veya biçiminin var olduğunu göstermez. Türkiye’de yapılan âşık tarzı şiir geleneğini araştıranlar, şekilemenin Şeki bölgesi âşıkları tarafından ortaya konulan bir şekil, bir tür olduğunu söylerler. Bu tamamen yanlıştır. Şeki’ye en az beş defa giden birisi olarak, böyle bir şiir türüne ve biçimine şahsen ben rastlamadım. Azerbaycan’ın hiçbir yöresinde gerek el, gerekse de halk şairleri arasında böyle bir şiir türüne rastlanmaz. Azerbaycan’dan tek bir örnek gösterilir. O da Azerbaycanlı Mikâyıl Azaflı’nın 12 dizelerden ve üç bentten meydana gelen söyleşidir. Gerçi bu şiirin bentlerinin dizeleri aynen sicillemedeki gibi kafiyeleniş özelliği gösterir. Ama şiirin kendisi sicilleme değildir. Çünkü Mikâyıl Azaflı’nın şiirinin her dizesi “Adam var ki” sesleriyle başlamaktadır. Bu biçim söyleyişlere Azerbaycan’da Evvel (Önde) Formu denir. Eğer dizelerin sonu da “a” sesi ile bitseydi, bu forma Evvel-Ahir (Önde-Sonda) Formu adı verilirdi. Bence Mikâyıl Azaflı’nın “Adam var ki” diye ön seslerle başlayan şiiri şekilemeye (sicillemeye) örnek gösterilmez. Şekileme konusunda söyleyebileceğimiz başka bir husus da şudur: Şekileme diye bilinen şiir söyleyiş tarzı, Şekililerin ağızıyla şiir söylemek anlamına gelmektedir. Bilindiği gibi “-le”, “-la” yapım ekiyle isimden fiil oluşturulur. Mesela; su isim kelimesine “-la” yapım eki getirilir, sulamak fiili elde edilir. “-la”, “-le” yapım ekleri isimleri fiilleştirir, onlara eylem kazandırır. Örnekleri çoğaltmak mümkündür. Kol: kollamak, nal: nallamak, söz: sözlemek, çit: çitlemek vb. Şeki kelimesinin sonuna “-le” yapım eki getirerek Şekilemek elde edilmiştir. Yani Şekililer gibi söylemek, onlar gibi davranmak anlamı ve eylemi kazandırmıştır. Dolayısıyla şekilemek, Şekililerin konuştuğu gibi konuşmak, Şekililer gibi telaffuz etmek, Şekililer gibi seslenmek, Şeki ağzıyla söylemek anlamını taşımaktadır ki, gerçekten şekileme (sicilleme) söylemenin, Kars ve yöresinde böyle bir tarzı ortaya çıkardığını belirtebilir. Biçim olarak da divan edebiyatındaki musammatlara özenmek isteğinin sonucunda böyle bir tarzın, stilin ortaya çıktığını söylemek mümkündür.” Âşık Şenlik’in şekilemelerinden (sicillemelerinden) de söz eden Hayrettin İvgin “Hoşaretin Piresi”, “Kimidir” ,”Eylerem” isimli sicillemelerden kesitler sunarak katılımcılar tarafından kendisine yöneltilen soruları da cevapladı.
Hayrettin İvgin’e, günün anısı olarak sunulan Teşekkür Belgesini takdim eden, Prof. Dr. İsa Kayacan oldu.
Etkinliğin ikinci ayağını oluşturan şiir dinletisi İLESAM Ankara Başkanı Durak Turan Düz tarafından sunuldu. On dokuz Mayıs, aşk, özlem, anne, vefa, özlem, sevgi dolu şiirler güne güzellik kattı. Hanifi Işık, Nurettin Gür Ozanoğlu, Mehmet Kındap, Mehmet Sevinç, Ozan Zebuni, Ozan Türkmen, Hanifi Coşkun, Vedat Fidanboy, Orhan Vergili, İsmet Bora Binatlı, Sibel Unur Özdemir, Coşkun Mutlu, Merih Baran, Prof. Dr. İsa Kayacan, Ali Kemal Parıldar, İlter Yeşilay, Hakan Yılmaz, İsmail Coşkun, Mehmet İleri, Necati Özdenkoş, Fatma Kalkan, Sevinç Doğancan Güven, Atıf Selçuk, Sevgi Yücebaş, Hatun Tülin Şenel, Ozan Sevdai, Nur Ersen, Cahit Karaç, Ozan Dudai, Şakir Susuz, Zeki Dağ, Âşık Bayrami, Murat Duman, Âşık Kadir Çapanoğlu, İbrahim Atasoy, Nurten Kınay, Hayrettin Gültekin, Nevzat Doğançay, Uğur Bulut, Cemal Tuzcuoğulları programa katılan isimler arasındaydı.
Şiir Dinletisinin bitiminde bir anda oluşturulan İLESAM korosu “Sen Güzel Bir Kelebek” ve “Eski Dostlar” isimli şarkıları seslendirdi. Şiir dinletisi sona erdiğinde bir daha ki cumartesi günü yine şiire sevdalı gönüllerin İLESAM Kültür Evi çatısı altında buluşabileceğini bilmek güzel olandı. HABER METNİ: Sibel UNUR ÖZDEMİR FOTOĞRAFLAR: Nur ERSEN-Orhan VERGİLİ YAYINA HAZIRLAYAN: Nur ERSEN
Adınız Soyadınız
E-Posta
Girilecek rakam : 685297
Lütfen yukarıdaki rakamları yazınız.