İLESAM CUMARTESİ SOHBETLERİ ve ŞİİR DİNLETİSİ ( 01 KASIM 2014) “AZ BİLİNEN YÖNLERİYLE ATATÜRK”

 / ETKİNLİKLERİMİZ

İLESAM CUMARTESİ SOHBETLERİ ve ŞİİR DİNLETİSİ

(  01 KASIM  2014)

“AZ BİLİNEN YÖNLERİYLE ATATÜRK”

Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliğinin bu haftaki  Cumartesi  Sohbetlerinde “Az  Bilinen Yönleriyle Atatürk” konusu Dr. Ali Güler tarafından anlatıldı.

Şiirin, edebiyatın, sanatın ve kültürün konuşulduğu, şiirlerin okunduğu program İLESAM Genel Başkanı Mehmet Nuri Parmaksız’ın yaptığı açılış konuşması ile başladı. Parmaksız“Cumhuriyetimizin kuruluşunun 91. yılını kutlar; Cumhuriyeti armağan eden başta Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları ile vatan, millet, bayrak ve istiklal uğruna canlarını feda eden aziz şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz. Bilindiği üzere Atamızın ölüm yıldönümü olan 10 Kasım tarihi de çok yakın. Bu haftaki söyleşi konumuz da yine güncel bir konu; az bilinen yönleriyle Atatürk. Elbette hepimiz  Ulu Önder Atatürk ile ilgili bir takım bilgilere sahibiz. Bu güne kadar Atatürk hakkında pek çok şey söylenmiştir. Bazılarının dayanağı vardır; bazı sözlerin ise dayanağı yoktur, O’na ait olmayan sözlerdir. Şimdi Mustafa Kemal’e ait az bilinen konular hakkında Dr. Ali Güler bilgiler verecek bizlere.” diyerek konuşmasını yapmak üzere Dr. Ali Güler’i kürsüye davet etti.

Dr. Ali Güler, Atatürk’ün ölümü, cenaze töreni ve defin işlemi hakkında bilgiler vererek belgeler sunmuş ve konu  hakkında şunları söylemiştir:

“Atatürk 10 Kasım 1938 tarihinde saat dokuzu beş geçe vefat etmiştir.Ölüm sebebi doktorların teşhisine göre “alkole bağlı sert ve  kanlı karaciğer iltihabı- siroz” olarak tanımlanmıştır. Daha sonra Prof. Dr. Sait Kapıcıoğlu ve Prof. Dr. Utkan Kocatürk, Atatürk’ün ölüm sebebini “beslenme ve daimi peklikten kaynaklanan karaciğer iltihabı” olarak tanımlamışlardır.

“Reisicumhur Atatürk’ün umumi hallerindeki vehamet dün gece saat 24’te neşredilen tebliğden sonra her an artarak bugün, 10 İkinciteşrin (Kasım)1938 Perşembe sabahı saat dokuzu beş geçe büyük şefimiz derin koma içinde terki hayat etmişlerdir. 10 İkinciteşrin(Kasım) 1938”

Atatürk’ün doktorları Dr. A.Marmaralı, Dr. Hulusi Alataş, Dr. M. Kamil Berk, Ord. Prof. Dr. N. Ömer İrdelp, Prof.Dr. S.Hidayet Sirter, Prof. Dr. N.Reşat Belger, Ord. Prof. Dr. M.H. Diker idi.

Atatürk’ün son sözü “Aleykümesselam” olmuştur. “Melekler canlarını temiz insanlar olarak aldıklarına şöyle der: Selam size ( Selamünaleyküm); yapıp ettiklerinize karşılık olarak girin Cennete!” Nahl Süresi, 32.Ayet

Atatürk’ün geçirdiği kazalar ve travmalar arasında; sol göz yaralanması –Trablusgarp / sağ kol yaralanması- Trablusgarp / göz rahatsızlığı-Suriye / göğsün sağ tarafı- Çanakkale Conkbayırı / üç kaburga kemiği kırılması – Sakarya Cephesi  (O halde 22 gün 22 gece Sakarya Meydan Muhaberesini yönetmiştir.) yer alırken; hastalıkları arasında da sıtma, böbrek rahatsızlıkları, kalp rahatsızlığı (iki kere kriz), diğer hastalıklar, solunum sistemi, boğaz (ses kısılması), dış kulak egzaması, müzmin kabızlık görülmektedir.

Doktorların idrar söktürücü ve civalı diüretikler verilerek  zehirlendiği iddiaları asılsızdır. O yıllarda henüz civalı diüretikler yok, 1950’lilerden sonra kullanılmaya başlanmış. Atatürk’ün süregelen bir rahatsızlığı var ve yaşanan ani bir ölüm değil. Sürekli ilgilenen doktorlarının yanı sıra Avusturya’dan, Fransa’dan, Almanya’dan getirilen doktorları da tedavi etmektedirler.

“… bu itibarla tahakkuk eden mevtin sebebinde en ufak bir tereddüt ve şüphe kalmamış olduğundan bir fethimeyt (otopsi) ameliyesinin tamamen lüzumsuz ve faydasız olduğu kanaatine vasıl olunmuş ve defninde hiçbir fenni mahzur kalmamıştır.” ibaresini Atatürk’e otopsi yapılmadığının cevabıdır.

Dr. Nuri Hakkı Aktansel tarafından 10 Kasım 1938 tarihinde mulajlar alınmıştır.

Naaşın tahniti 11 Kasım 1938’dir. Prof. Dr. Lütfü Aksu tarafından yapılmıştır.

Atatürk’ün tabutu önünde nöbet tutan silah arkadaşları Fahrettin Altay, Halis Bıyıktay, Cemil Cahit Toydemir, Ali Sait Akbaytogan’dır.

Atatürk’ün silah arkadaşı Orgeneral Fahrettin Altay 10 Kasım 1967 tarihli Hürriyet Gazetesinde “Cenaze namazının Saray’da kılınmasını ben temin etmiştim.” demiş; Diyanet İşleri Başkanı Rıfat Börekçi ise; “O’nun cenaze namazı tertemiz hale getirdiği bütün vatanda bu farizanın yerine getirilebileceği her yerde kılınabilir.” demiştir. Atatürk’ün cenaze namazı, resmi tören başlamadan, saat 07:30 ile 08:15 arasında Dolmabahçe Sarayı’nda Büyük Salon’da (Muayede Salonu) kılınmıştır ancak cenaze namazının kılındığına dair bir fotoğraf bulunmamaktadır.

Yer seçim komisyonu kurulmuştur. Anıtkabir’in Anıttepe/Rasattepe’de yapılması fikri; Ankara, Atamızı kucaklamış olur, şeklinde düşünülmüş,  çoğunluk bu fikri kabul etmiş ancak üç kişi O’nun hatıralarının Çankaya’da olduğu düşüncesinden hareketle bu fikre  itiraz etmiştir ama çoğunluğun oyu  Anıttepe/Rasattepe olduğu için Anıtkabir’in yeri böylece belirlenmiş olmuştur.

Anıtkabir projesi için yer tespiti yapıldıktan sonra 01 Mart 1941’de Uluslar arası proje yarışması açıldı. Önce bu yarışmaya sadece Avrupalı mimarların girmesi şartı konuldu ama kamuoyunun tepkisi ile karşılaşılınca yarışma Türk mimarlarına da açılarak uluslar arası boyutlara taşınmış, kapsamı genişletilmiştir.

Uluslar arası proje yarışması sonuçlandığında Prof. Dr. Emin Halid Onat ve  Doç. Dr. Ahmet Orhan Arda’nın  projesi uygun bulundu. 1944’de inşaata başlandı. Frigyalılardan kalma höyük bulundu çalışmalar sırasında ve Anadolu Medeniyetleri Müzesine konuldu. Zemin etüdü yapıldı. Yazışmalar yapıldı. Bunlar Bakanlar Kurulu kararı ile gerçekleştirildi. Anıtkabir’in inşaatı 29 Ekim 1953’de bitirildi. Bu tarihte naaşın nakline karar verilmiş olsa da nakil işlemi ölüm tarihi olan 10 Kasım 1953’e ertelendi. 04.11.1953 tarihinde tabut Etnoğrafya’dan  -geçici kabirden- çıkarılırken Makbule Hanım da tabutun başında yer almıştır. Etnoğrafya Müzesi girişi on beş yıl tören alanı olarak kullanılmıştır.

Atatürk’ün naşına yapılan tahnitini kaldıran doktorlar Prof. Dr. Kamile Şevki Mutlu ve Doç. Dr. Cahit Özen. Prof.Dr. Kamile Şevki Mutlu tahniti 09 Kasım 1953 tarihinde çözmüştür.

Anıtkabir Mezar Odası,  Selçuklu-Osmanlı Kümbet mimarisine göre şekillendirilmiştir. Zemin ve duvarlar siyah, beyaz, kırmızı mermerlerle kaplanmıştır. Mezar batı–doğu hizasındadır. Atatürk’ün naaşı, mozolenin zemin katında doğrudan doğruya toprağa kazılmış bir mezarda bulunmaktadır. Atatürk buraya defnedilirken kız kardeşi Makbule Hanım ve din görevlileri de orada bulunmaktadır.Bu oda Genelkurmay Başkanı’nın izniyle açılan bir odadır. Ziyarete kapalıdır. On beş günde bir temizliği yapılır.

10 Kasım 1953 tarihinden itibaren  Atamızın ebedi istirahatgahı Anıtkabir’dedir. Gerçekte yattığı yer ise “Türk Milletinin Kalbi”dir.”

Söyleşi konusunu bir sunu eşliğinde sunarak belge ve fotoğraflarla destekleyen ve söyleşi sonrasında kendisine yöneltilen soruları da cevaplayan Dr. Ali Güler’e katılımlarından dolayıİLESAM Genel Başkanı Mehmet Nuri Parmaksız tarafından bir Teşekkür Belgesi takdim edildi.

Fotoğraf: AZ BİLİNEN YÖNLERİYLE ATATÜRK PROGRAMINDAN 10-1 Kasım 2014

Etkinliğin ikinci yarısını oluşturan “Şiir Dinletisi” Orhan Vergili’nin sunumu ile gerçekleştirildi.

Atıf Selçuk, Hanifi Işık, Vedat Fidanboy, Şakir Susuz, Uğur Bulut, Necati Arslan, Ahmet Afakan, Mahir Ünat, Sevgi Yücebaş, Sadık Kılıç, Ozan Bayrami, Bekir Yeğnidemir, Hayriye Çitoğlu, Niyazi Bali, Necati Özdenkoş, Meral Otan, Ali Kemal Parıldar, Murat Güvendik, Merih Baran, Sevinç Doğancan Güven, İbrahim Yaman, Ali Haydar Karahacıoğlu, Ertuğrul Yılmaz, Efkan Ötgün,  Mehmet Sevinç Ergün, Şener Danyıldız, Sibel Unur Özdemir, Cemal Tuzcuoğulları, Fatma Kalkan, Şaban Tek, Hayrettin Gültekin, Nurettin Gür Ozanoğlu, Murat Duman, Cahit Kıraç, Nevzat Taşkıran etkinliğe katılan isimler arasındaydılar.

Cumhuriyet, bereket, gönül, ömür, yürek sesi, toprak, gözler, aşk, hak, adalet, Atatürk, millet, birlik-beraberlik, kınalı kuzular, gazi, asker, bayrak, şehit, Hz. Muhammed, Muharrem Ayı, umut, acı, çile, sevgi, ölüm, hayat, ayrılık, dargınlık, haram- helal, Yaradan, tembellik-çalışkanlık, zaman temalarını içeren şiirler şairlerinin sesinde can buldu. Ayrıca; Cemal Safi, Halim Yağcıoğlu, Fehmi Gür, İsa Kayacan gibi şairlerin şiirleri de yorumlandı. Şiirlerin yanı sıra mersiye ve öğütlere de yer verildi. Güftesi Bekir Yeğnidemir’e ait olan ve Sadık Kılıç tarafından bestelenen şarkı, bestecisinin yorumuyla dinleyenlere keyifli dakikalar yaşattı.

Gün sona erdiğinde  bir İLESAM Cumartesisi daha hem anılardaki hem de gönüllerdeki yerini almıştı.

İLESAM Şiir Dinletilerimize şiire,  sanata ve kültüre gönül veren herkesi- üyemiz olsun veya olmasın-bekliyoruz.Unutmayın!!!

HABER METNİ ve FOTOĞRAFLAR: Sibel Unur Özdemir 

 Okunma Sayısı : 3119         04 Kasım 2014

Yorumlar

Yorum Yap

Adınız Soyadınız

Girilecek rakam : 593695

Lütfen yukarıdaki rakamları yazınız.