İLESAM KÜLTÜR EVİNİN GELENEKSEL CUMARTESİLERİNDE BU HAFTA “TÜRK-İSLAM KÜLTÜRÜ” TEMASI İŞLENDİ (15 KASIM 2014) “Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli kültürdür.” Mustafa Kemal ATATÜRK İLESAM birbirinden farklı temalardaki pek çok etkinliğe imza atmakla birlikte edebiyatın, sanatın ve kültürün konuşulduğu, şiirlerin okunduğu gelenekselleşmiş Cumartesi programlarıyla üyesi olsun olmasın edebiyata gönül vermiş tüm dostlarına kapılarını açmaya devam ediyor. İLESAM Genel Başkanı Mehmet Nuri Parmaksız’ın yaptığı açılış konuşmasıyla başlayan etkinlikte haftanın konusu “Türk İslam Kültürü" idi. Türk- İslam kültürünün oluşması hakkındaki görüşlerini belirten Mehmet Nuri Parmaksız “Türklük, İslamiyet’ten önce de vardı. Karahanlılar, Kazaklar vb. deniliyor ama zaten ortada var olan bir medeniyet, İslam medeniyeti ile birleşiyor ve büyüyor. Bugün geldiğimiz noktada insanlar, İslam kültüründen geldiği sanılan bir takım seslerin, aslında Türk kültüründen geldiğini bilmez. Örneğin; nazar boncuğu mavidir. Gök tanrı inancı vardır ki gökler mavidir. Birçok destanda kurdun yeleleri bile mavidir. Tüm bunların mavi renkle birleşmesi Türk-İslam kültürü olarak ortaya çıkmıştır. İnsanlar gelişimi yaşadılar. Çağlar farklı dönemlere ulaştı. Demir mesela. Güçlü bir araç, silah olarak kullanılır. Cinlerden korunmak için loğusa kadının yastığının altına bıçak koyarlar. Demir kargımla, mızrağımla öldürdüm, örneğini de verebiliriz. Sonra çengelli iğne, nal… At motifi önemli. Benim arabamda da koltuğumun altında bir at nalı var, öyle inanıyorum; çünkü o kültürün içinde yetiştik. İnanışa göre at nalı kapının üstüne asılır ve böylece o eve kötü ruh girmeyeceğine inanılır. Örnekleri çoğaltabiliriz; gece vakti tırnak kesilmez, merdiven altından geçmek uğursuzluktur, çocuğun üstünden geçilirse boyu kısa kalır gibi… Öte yandan bir doktor herhangi bir sebzeyi ya da meyveyi önerdiğinde insanların ona yönelmesi, tüketimin artması da bu örnekler içinde yer alır. Bilimsel noktaları ve bilimsel olamayan noktaları var bunların. Görüldüğü gibi evrensel kültürden kaynaklı batıl inançlar kültürümüze yerleşmiştir. Son olarak, Türklüğü İslam’la ayırmamak gerek.” diyerek konu hakkındaki konuşmasını yapmak üzere Salim Özyön’ü kürsüye davet etti. Salim Özyön konuşmasına Atatürk’ün, Türk milletinin özünü anlatan “Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli kültürdür.” sözü ile başladı. Özyön “Bizler kültür meselesini idrak edemiyoruz. Fransızca bir kelime olan kültür “tabiatı işleme, yararlı hale getirmek” olarak tanımlanmıştır. Bu tanım bütün uluslarca benimsenmiş ve kabul edilmiştir. Her milletin yaşam biçimine göre de şekillenmiştir. İnsanların tabiatı işlemesi, ona yön vermesi, çağdaş normlara ulaştırması, milli kültürün maddi unsurları, din, hukuk, sanat, ahlak, dil, töre, gelenek ve görenekler, örf, adet, tarih, edebiyat gibi unsurlar ise manevi olan yanıdır. Türk- İslam kültürünü “İslam öncesi Türk töresi ve İslamiyet” adı altında iki ana başlıkta toplayabiliriz. İslam öncesi Türk töresine göre sosyal ve siyasi yapı; aile, aileler birliği, boy, boylar birliği, il şeklindedir. İslamiyet milli kültürümüzü olumlu ve olumsuz olmak üzere iki şekilde etkilemiştir. İslam ilimleri açısında ortaya çıkan iki koldan biri olan siyasi kol; ehl-i sünnet yolu, Şii yolu, Hariciler’dir. Diğer kol ise ilmi ve dini koldur; Sahabe yolu ve ehl-i beyit yoludur. Türk-İslam değerlerini Allah sevgisi ve aşkı, Peygamber sevgisi ve aşkı, riyakarlıktan uzak samimi dindarlık, insan sevgisi ve tevazu, doğruluk ve dürüstlük, helal ve haram hususunda hassasiyet, kadın ve aileye verilen değer ve ilme verilen önem oluşturmaktadır. Sonuç olarak; Türk milleti ne Şii, ne de Sünni’dir. Türkler İslamiyet’i kabul ettikten sonra kendi hayat tarzlarına özgü bir kültür oluşturmuşlardır. Bu kültürün temeli Bozkır kültürü ve İslam inancına dayanmaktadır. Bu kültürün hamurunu yoğuranlar da İmam- ı Azam, İmam-ı Maturidi ve Hoca Ahmed Yesevi gibi iman ve kültür insanı olan Türk gönül adamlarıdır. Türk milletini Şia gibi Fars kültürü, Sünnilik gibi Arap kültür anlayışının içinde düşünmek Türk kültür tarihi şuurunda olmamak demektir. Ne zaman ki Türk Milleti İslam kültürüne sahip çıkmış, işte o zaman büyümüş ve büyük gelişme göstermiştir.” diyerek sözlerine son verdi. Salim Özyön, konuyla ilgili kendisine yöneltilen soruları da cevapladı. İLESAM Genel Başkan Yardımcısı İlter Yeşilay katılımlarından dolayı Salim Özyön’e bir Teşekkür Belgesi takdim etti. Sunumunu Durak Turan Düz’ün üstlendiği “Şiir Dinletisi” etkinliğin ikinci ayağını oluşturdu. Şairler birbirinden güzel şiirlere ses oldular. Etkinliğe katılan isimler arasında Uğur Bulut, Selçuk Küçükkalıpçı, Atıf Selçuk, Sevinç Doğancan Güven, Cemal Tuzcuoğulları, Sırrı Çetin, Arif-i Esrari, Aşık Sevdai, Mehmet Sevinç, Sadık Kılıç, Şener Danyıldız, Orhan Vergili, Yasemin Meydan, Niyazi Bali, İbrahim Türk, Sibel Unur Özdemir, Necati Özdenkoş, Fatma Kalkan, Ali Kemal Parıldar, Ali Lale, Sevgi Yücebaş, Aşık Dudai, Nemci Dal (Ozan Türkmeni), Prof. Dr. Halil Aytekin, Şakir Susuz, Tuncer Ulusoy, Hülya Çetiner, Hayrettin Gültekin, Bayram Yelen, Remzi Tülek, Murat Duman, Orhan Çınar, Nevzat Taşkıran, Necati Aslan, Fazıl Aktaş, İlter Yeşilay ve Müzeyyen Keskin vardı. Sevgi, anne, sevda, vuslat, mahşer, güzel, düş, hayal, anne-kız, şöhret, iç geçirme, tepe hoyratlar, bayrak, yalan, insan, yorgunluk, menfaat, doğru-yanlış, gerçeğin sırrı ve Kıbrıs’ın kuruluş yıldönümü temalı şiirler güne damgasını vurdu. Aşık Sevdai, sözleri Orhan Erol Unur’a, bestesi kendisine ait olan “Aşkımın Karası” isimli türküye sazıyla, sözüyle can verdi. Bir İLESAM Cumartesisi daha dimağlarda kendine yer edinirken hararetli sohbetler, anlamlı paylaşımlar, şiirler, türküler İLESAM Kültür Evinin her köşesine hatıra olarak yerleşti. İLESAM Şiir Dinletilerimize şiire, sanata ve kültüre gönül veren herkesi- üyemiz olsun veya olmasın-bekliyoruz.Unutmayın!!! NOT:Konuşma notlarını bizimle paylaşan Sayın Salim Özyön’e teşekkürlerimizle… HABER: Sibel Unur Özdemir FOTOĞRAFLAR: Sibel Unur Özdemir,Orhan Vergili
İLESAM KÜLTÜR EVİNİN GELENEKSEL CUMARTESİLERİNDE BU HAFTA “TÜRK-İSLAM KÜLTÜRÜ” TEMASI İŞLENDİ
(15 KASIM 2014)
“Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli kültürdür.”
Mustafa Kemal ATATÜRK
İLESAM birbirinden farklı temalardaki pek çok etkinliğe imza atmakla birlikte edebiyatın, sanatın ve kültürün konuşulduğu, şiirlerin okunduğu gelenekselleşmiş Cumartesi programlarıyla üyesi olsun olmasın edebiyata gönül vermiş tüm dostlarına kapılarını açmaya devam ediyor.
İLESAM Genel Başkanı Mehmet Nuri Parmaksız’ın yaptığı açılış konuşmasıyla başlayan etkinlikte haftanın konusu “Türk İslam Kültürü" idi.
Türk- İslam kültürünün oluşması hakkındaki görüşlerini belirten Mehmet Nuri Parmaksız “Türklük, İslamiyet’ten önce de vardı. Karahanlılar, Kazaklar vb. deniliyor ama zaten ortada var olan bir medeniyet, İslam medeniyeti ile birleşiyor ve büyüyor. Bugün geldiğimiz noktada insanlar, İslam kültüründen geldiği sanılan bir takım seslerin, aslında Türk kültüründen geldiğini bilmez. Örneğin; nazar boncuğu mavidir. Gök tanrı inancı vardır ki gökler mavidir. Birçok destanda kurdun yeleleri bile mavidir. Tüm bunların mavi renkle birleşmesi Türk-İslam kültürü olarak ortaya çıkmıştır.
İnsanlar gelişimi yaşadılar. Çağlar farklı dönemlere ulaştı. Demir mesela. Güçlü bir araç, silah olarak kullanılır. Cinlerden korunmak için loğusa kadının yastığının altına bıçak koyarlar. Demir kargımla, mızrağımla öldürdüm, örneğini de verebiliriz. Sonra çengelli iğne, nal… At motifi önemli. Benim arabamda da koltuğumun altında bir at nalı var, öyle inanıyorum; çünkü o kültürün içinde yetiştik. İnanışa göre at nalı kapının üstüne asılır ve böylece o eve kötü ruh girmeyeceğine inanılır. Örnekleri çoğaltabiliriz; gece vakti tırnak kesilmez, merdiven altından geçmek uğursuzluktur, çocuğun üstünden geçilirse boyu kısa kalır gibi… Öte yandan bir doktor herhangi bir sebzeyi ya da meyveyi önerdiğinde insanların ona yönelmesi, tüketimin artması da bu örnekler içinde yer alır. Bilimsel noktaları ve bilimsel olamayan noktaları var bunların. Görüldüğü gibi evrensel kültürden kaynaklı batıl inançlar kültürümüze yerleşmiştir. Son olarak, Türklüğü İslam’la ayırmamak gerek.” diyerek konu hakkındaki konuşmasını yapmak üzere Salim Özyön’ü kürsüye davet etti.
Salim Özyön konuşmasına Atatürk’ün, Türk milletinin özünü anlatan “Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli kültürdür.” sözü ile başladı.
Özyön “Bizler kültür meselesini idrak edemiyoruz. Fransızca bir kelime olan kültür “tabiatı işleme, yararlı hale getirmek” olarak tanımlanmıştır. Bu tanım bütün uluslarca benimsenmiş ve kabul edilmiştir. Her milletin yaşam biçimine göre de şekillenmiştir.
İnsanların tabiatı işlemesi, ona yön vermesi, çağdaş normlara ulaştırması, milli kültürün maddi unsurları, din, hukuk, sanat, ahlak, dil, töre, gelenek ve görenekler, örf, adet, tarih, edebiyat gibi unsurlar ise manevi olan yanıdır.
Türk- İslam kültürünü “İslam öncesi Türk töresi ve İslamiyet” adı altında iki ana başlıkta toplayabiliriz.
İslam öncesi Türk töresine göre sosyal ve siyasi yapı; aile, aileler birliği, boy, boylar birliği, il şeklindedir.
İslamiyet milli kültürümüzü olumlu ve olumsuz olmak üzere iki şekilde etkilemiştir. İslam ilimleri açısında ortaya çıkan iki koldan biri olan siyasi kol; ehl-i sünnet yolu, Şii yolu, Hariciler’dir. Diğer kol ise ilmi ve dini koldur; Sahabe yolu ve ehl-i beyit yoludur.
Türk-İslam değerlerini Allah sevgisi ve aşkı, Peygamber sevgisi ve aşkı, riyakarlıktan uzak samimi dindarlık, insan sevgisi ve tevazu, doğruluk ve dürüstlük, helal ve haram hususunda hassasiyet, kadın ve aileye verilen değer ve ilme verilen önem oluşturmaktadır.
Sonuç olarak; Türk milleti ne Şii, ne de Sünni’dir. Türkler İslamiyet’i kabul ettikten sonra kendi hayat tarzlarına özgü bir kültür oluşturmuşlardır. Bu kültürün temeli Bozkır kültürü ve İslam inancına dayanmaktadır. Bu kültürün hamurunu yoğuranlar da İmam- ı Azam, İmam-ı Maturidi ve Hoca Ahmed Yesevi gibi iman ve kültür insanı olan Türk gönül adamlarıdır.
Türk milletini Şia gibi Fars kültürü, Sünnilik gibi Arap kültür anlayışının içinde düşünmek Türk kültür tarihi şuurunda olmamak demektir. Ne zaman ki Türk Milleti İslam kültürüne sahip çıkmış, işte o zaman büyümüş ve büyük gelişme göstermiştir.” diyerek sözlerine son verdi.
Salim Özyön, konuyla ilgili kendisine yöneltilen soruları da cevapladı.
İLESAM Genel Başkan Yardımcısı İlter Yeşilay katılımlarından dolayı Salim Özyön’e bir Teşekkür Belgesi takdim etti.
Sunumunu Durak Turan Düz’ün üstlendiği “Şiir Dinletisi” etkinliğin ikinci ayağını oluşturdu. Şairler birbirinden güzel şiirlere ses oldular.
Etkinliğe katılan isimler arasında Uğur Bulut, Selçuk Küçükkalıpçı, Atıf Selçuk, Sevinç Doğancan Güven, Cemal Tuzcuoğulları, Sırrı Çetin, Arif-i Esrari, Aşık Sevdai, Mehmet Sevinç, Sadık Kılıç, Şener Danyıldız, Orhan Vergili, Yasemin Meydan, Niyazi Bali, İbrahim Türk, Sibel Unur Özdemir, Necati Özdenkoş, Fatma Kalkan, Ali Kemal Parıldar, Ali Lale, Sevgi Yücebaş, Aşık Dudai, Nemci Dal (Ozan Türkmeni), Prof. Dr. Halil Aytekin, Şakir Susuz, Tuncer Ulusoy, Hülya Çetiner, Hayrettin Gültekin, Bayram Yelen, Remzi Tülek, Murat Duman, Orhan Çınar, Nevzat Taşkıran, Necati Aslan, Fazıl Aktaş, İlter Yeşilay ve Müzeyyen Keskin vardı.
Sevgi, anne, sevda, vuslat, mahşer, güzel, düş, hayal, anne-kız, şöhret, iç geçirme, tepe hoyratlar, bayrak, yalan, insan, yorgunluk, menfaat, doğru-yanlış, gerçeğin sırrı ve Kıbrıs’ın kuruluş yıldönümü temalı şiirler güne damgasını vurdu. Aşık Sevdai, sözleri Orhan Erol Unur’a, bestesi kendisine ait olan “Aşkımın Karası” isimli türküye sazıyla, sözüyle can verdi.
Bir İLESAM Cumartesisi daha dimağlarda kendine yer edinirken hararetli sohbetler, anlamlı paylaşımlar, şiirler, türküler İLESAM Kültür Evinin her köşesine hatıra olarak yerleşti.
İLESAM Şiir Dinletilerimize şiire, sanata ve kültüre gönül veren herkesi- üyemiz olsun veya olmasın-bekliyoruz.Unutmayın!!!
NOT:Konuşma notlarını bizimle paylaşan Sayın Salim Özyön’e teşekkürlerimizle…
HABER: Sibel Unur Özdemir
FOTOĞRAFLAR: Sibel Unur Özdemir,Orhan Vergili
Adınız Soyadınız
E-Posta
Girilecek rakam : 548390
Lütfen yukarıdaki rakamları yazınız.