“Hayme Ana ve Ertuğrul Gâzi ” İLESAM CUMARTESİ SOHBETLERİ ve ŞİİR DİNLETİSİ ( 13 Şubat 2016)

 / ETKİNLİKLERİMİZ

İLESAM CUMARTESİ SOHBETLERİ ve ŞİİR DİNLETİSİ

( 13 Şubat 2016)

“Hayme Ana ve Ertuğrul Gâzi ”

Edebiyatın, sanatın, kültürün ve aktüel konuların konuşulduğu, şiirlerin okunduğu etkinliklerine devam eden Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliğinin gelenekselleşmiş Cumartesi toplantılarından biri daha 13 Şubat 2016 tarihinde İLESAM Kültür Evinde gerçekleştirildi.

İLESAM Genel Başkanı Mehmet Nuri Parmaksız’ın yaptığı açılış konuşmasıyla başlayan program,  Mustafa Akgün’ün “Hayme Ana ve Ertuğrul Gazi” konusunu anlatması ile devam etti.

Mehmet Nuri Parmaksız “Nerede doğduysak o ülkenin şartlarına uymak zorundayız. Milletimize sahip çıkmalıyız. Bu millet kolay kurulmadı. Türk Milleti’nde kadın erkek ayırımı yoktur. Han yoksa han’ım vardır, bey yoksa han’ım vardır. Fikir alışverişi önemlidir. Geçmişte Hayme Ana gibi kadınlar var. Bilgi ve tecrübe sahibi insanlar var. Türk’ün bölünmemesi, bir hareket edebilmesi için birlikte hareket etmek gerek. Sadece Hayme Ana, Ertuğrul Gazi yok. Osman Gazi’ye kadar uzanan bir tarih var. Mesela Necati Sepetçioğlu’un Kapı, Kilit, Anahtar üçlemesinde pek çok belge roman şeklinde sunulmuştur. 1070’li yıllarda Kaşgarlı Mahmut Divan-ı Lügati’it Türk’e Peygamber Efendimizin bir hadisini koyuyor. Bizim ortak aklı oluşturan adamlarımız var. Hoca Ahmet Yesevi Haçlı Seferleri zamanında müritlerini Anadolu’ya yayıyor. Bu davranışın altında ortak bir ülkü için siyaset var. Bu uğurda birleşen devlet adamı, sanatçı vb. kişiler var. Dini, eşitliği getirme, demokrasi, adalet, milliyet bizim tarihimizde hep söz konusu. Bu ülküye hizmet ediyorlar. Hayme Ana da bunlarda birisi. Osmanlı dönemi altı yüz sene sürüyor. İstihbarat teşkilatları çok iyi olmasaydı devam edebilir miydi? Bilgiyi size her yönden aktaran insanlar olacak. Ertuğrul Gazi, ortak aklın seçtiği, desteklediği insanlardan biridir.” dedikten sonra konuşmasını yapmak üzere Mustafa Akgün’ü kürsüye davet etti.

 

Sayın Mustafa Akgün’e notlarını bizlerle paylaştığı için teşekkür ediyor, notları aynen yayınlıyoruz:

“Kayılılar Maveraünnehr’den Anadolu’ya yıllar asırlar süren bir göç sonunda ulaşmışlardır. Bir müddet Ahlat’ta kalmışlardır.

Gündüzalp - Hayme Ana çiftininin çocuğu olarak Ertuğrul’un Ahlat’ta doğmuş olma ihtimali büyüktür. 1191 -1281 tarihleri arasında yaşamış olması büyük ihtimaldir.

Halime’yle evlenmiş ve oğulları Gündüz, Savcı ve Osman Halime’den doğmuşlardır.

Kayı boyunun hep batıya yönlendirildiği söylenir. Erzincan, Haymana, Karacadağ üstünden gelip Söğüt’e ve Domaniç yaylasına yerleşmişlerdir

400 çadırlık kayı boyuyla Osmanlı Devleti’nin temeli orada atılmış oldu.

Devlet insan için vardır mefkûresiyle hareket etmişlerdir.

Ertuğrul’un yiğitleri bir kitapta şöyle anlatılmaktadır.

Edebâli midir?

Dursun Fakih midir?

Kumral Abdal mıdır?

Veya bunlardan başka bir eren midir?

Bir pîr, yanında duran sekiz – on yaşlarındaki bir çocuğa bir şeyler anlatıyordu. Eliyle az ilerdeki bir grup babayiğidi gösterdi pîr ve anlatmaya başladı:

“Bak oğul!

Şu gördüğün bahadırlar var ya… Şu yiğitler var ya…

Şu Akça Koca, Konur Alp, Turgut Alp, Aykut Alp, Hasan Alp var ya…

Şu Saltuk Alp, Samsa Çavuş, Abdurrahman Gâzi, Akbaş Mahmûd var ya…

Şu Kara Mürsel, Kara Oğlan, Kara Tekin, Ak Timur var ya…

Şu başlarındaki kartal bakışlı Osman Bey var ya… Kara Osman var ya...”

Bu sayılan erler Cihan Devleti Osmanlı Devletinin kuruluşuna ilk harcı koyan yiğitlerdir.

Ertuğrul Bey’in yiğitliğini, basiretini görenler gelip ona katılmaya başladılar.

Atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli derler.

İktisat ve sosyal yapı Ahi Evran’ın sistemleştirdiği ahilik üzerine bina edilmiştir. 

Hayme Ana’nın oğlu Ertuğrul Bey’e nasihati şöyledir:

“Oğul…

Anayurttan ayrılalı yıllar geçti. Deli rüzgârlar önünde oradan oraya savrulduk. Beylik otağını kurduğumuz şu yaylalar artık son durağımız, son konağımız olsun.

Oğuz’un yurtlarına diktiğimiz ağaçların kökleri kara yerin derinliklerine, dalları gökyüzünün yüceliklerine uzasın.

Ak boz atlara binip yağı üstüne yel gibi vardık da Kadir Tanrı gözü pek yiğitlerimizi korusun.

Göğsü kaba yerli dağlar gibi duran erlerimiz ile kır çiçekleri gibi saf ve temiz, ak yüzlü, ala gözlü kızlarımız kutlu Kayı Boyumuza gürbüz evlatlar versinler.

Altın başlı otağımız Çarşamba yaylasını bürümüş.

Kayı ve bütün boyların oğullarını Ertuğrul’umla bir tutarım. Onların hepsini soyumuz için Hakk’ın birer mukaddes emaneti bilirim.

Bey oğul…

Boyundan, soyundan olsun olmasın insanlara adil davran. Adaletten ayrılma ki insanların birlik ve dirlik kazansın. Yurdunda, obanda herkes güvenle gezsin.

Ululuk isteyen töreden ayrılmasın.

Bu dünya bir oturma yeri değildir. Yapacağın iyi ve doğru işlerle insanların hizmetinde bulunursan güzel övünçler senin olur.

Yüreğinden inancı, ağzından duayı, davranışlarından erdemi hiç eksik etme.

Bir de sabırlı ol oğul. Ekşi koruk sabırla tatlı üzüm olur.

Oğul…

Beylik demekle, ağalık vermekle olur. Sofranı ve keseni yoksullara açık tut.”


Ayrıca Ertuğrul Bey’in Osman Bey’e vasiyeti, Osman Bey’in Orhan Bey’e vasiyetleri meşhurdur. Bu nasihatler asırlar boyu bir anayasa gibi devam etti.

Hayme Ana’nın vefat ettiğinde çadırının bulunduğu yer kabri, sonra da türbesi oldu

Ahi Evran (1271 – 1261), Hacı Bektaş (1209 – 1271), Mevlana (1207 – 1273), Edebali  (1204 – 1326), Yunus Emre (1239 veya 1240 – 1321) gibi o zamanın maneviyat büyükleri devletin kısa zamanda büyümesine büyük katkıda bulundular.

Hasretiz biz dalındaki beşiğe

Mızık çamı, mızık çamı nerdesin?

Tarihe şan veren Osman bebeğe

Ninnilerin söylendiği yerdesin. 

İnsanlık hasretle seni bekliyor

Şu bizim Söğüt’te doğ Osman Gazi

Hayme ana mayaladı gönlünü

Baban Ertuğrul’dan tuğ Osman Gazi 

Hayme Ana destanı adlı şiirden bazı dörtlükler şöyledir:

HAYME ANA DESTANI

Kayı’ya lütfusun yüce Allah’ın

Asîl anne, yüce kul Hayme Ana

Yolu yolun oldu Rasûlullah’ın

Tutmadın başka bir yol Hayme Ana

 

Şu Kayı’nın ulu anası sensin

Ona imân, ahlâk, aşk emzirensin

Yiğitlik, arslanlık rûhu verensin

Sensiz olur gönül çöl Hayme Ana

 

Pıynar çiçeğidir, bembeyaz gönlü

Allah’a yürüdü şöhretli, şanlı

Elbette, ‘Ölümü tadar her cânlı’

Şimdi ağıt yakar dil Hayme Ana

 

Mor sümbüller… Sanki kara bağlıyor

Lâleler… Yaralı… Yürek dağlıyor

Güller… Yanağında şebnem… Ağlıyor

Diller şimdi oldu lal Hayme Ana

 

Tarihe imzanı attın da gittin

Kalplerde yerini tuttun da gittin

Asırları ihyâ ettin de gittin

Mahşerde bizleri bul Hayme Ana

 

İlâhî!... Mahşerde O’nu görelim

Peygamberin sancağına erelim

Âli cennetine biz de girelim

Hakk’ın Didârına gül Hayme Ana

 

Ertuğrul Gazi Destanı adlı şiirden bazı dörtlükler şöyledir:

ERTUĞRUL GAZİ DESTANI

Gücünü alırdın yüce Allah’tan

Tarih yazan hünkâr Ertuğrul Gâzi

Serdarın Hazreti Peygamber idi

O, ‘Ahmed-i Muhtâr’, Ertuğrul Gâzi

 

Gönle ok atarsın gelmişsin aşka

Ahlâkın herkeste olsaydı keşke

Rûmlar şaştı, bu ‘Bey Ertuğrul’ başka

Çoğu kesti zünnar Ertuğrul Gâzi

 

Hasretiz… Mızık Çamında beşiğe

Hasretiz… Ninniye, yükselir göğe

Hasretiz… O şanlı Osman bebeğe

Yüceliğe mazhar; Ertuğrul Gâzi

 

Yağız at da hayran Ertuğrul Şâh’a

Görünce kişneyip kalkıyor şaha

Ulu yollar çıkar en son Allah’a

Yol veriyor dağlar Ertuğrul Gâzi

 

Edebâli gönle kıvılcım çaktı

Nasıl sevdâ imiş yaktı da yaktı

Sinene nice gül fidanı dikti

Gönlün oldu gülzâr Ertuğrul Gâzi

 

Akıbet Osman’a nasihat ettin

Tarihe çınarla imzanı attın

Kökünle cennete uzandın, gittin

Hakk katına karar Ertuğrul Gâzi

 

Mevlâ’mız!… Hünkârım cenneti bulsun

Yüreği ilâhî aşkınla dolsun

Son menzili Cennet, Cemâlin olsun

Mest eder O Didâr Ertuğrul Gâzi”

Mustafa Akgün’e katılımlarından dolayı İLESAM Genel Başkan Yardımcısı İlter Yeşilay tarafından bir “Teşekkür Belgesi” takdim edildi.

Etkinliğin ikinci yarısını oluşturan Şiir Dinletisi Durak Turan Düz tarafından sunuldu.

Program akabinde 18. Hikmet Okuyar Ödüllü Şiir Yarışmasında "Şiire Üstün Hizmet Ödülü" nü hak eden Leyla Yıldırım'a ödülü Çelebi Öztürk tarafından verilirken; "Şiire Sevgi Şaire Saygı Ödülü"nü kazanan Müzeyyen Keskin'e ödülü İLESAM Genel Başkanı Mehmet Nuri Parmaksız tarafından verildi. Ayrıca Müzeyyen Keskin, Leyla Yıldırım'a bir sepet Amasya elması da takdim etti.

 

Niyazi Bali, Bekir Yeğnidemir, Ozan Dudai, Mehmet İleri, Nevzat Taşkıran, Bekir Akçay, İhsan Hökelekli, Orhan Vergili, Halil Yazanel, Zeynep Yenel, Hayrettin Gültekin, Ali Kemal Parıldar, Devlet Aksoy, Ozan Sevdai, Seyfettin Çoban, Sevgi Yücebaş, Sibel Unur Özdemir, Merih Baran, Tülin Hatun Şenel, Sevinç Doğancan Güven, Nur Ersen, Cahit Karaç, Uğur Bulut, Vehbi Tekin, Necati Özdenkoş, Mustafa Ayvalı, Müzeyyen Keskin, Şakir Susuz, Mehmet Sevinç, Sadık Kılıç, İlter Yeşilay, Fevzi Seçkin, Hanifi Coşkun, Hicabi Kçyiğit, İbrahim Yaman, Necmi Dal, Elifçe, Meliha Sevilir, Leyla Yıldırım, Abbas Yurt, Fevzi Gökalp, Tuncer Ulusoy, Bayram Yelen, Nurettin Gür Ozanoğlu, Ali Haydar Karahacıoğlu etkinliğe katılan isimler arasındaydı.

 

Erzincan, İstanbul, aşk, sıla, hasret, sevgi, gönül temalı şiirler şairlerinin sesinde can buldu. Dinletiye “Sevgililer Günü ”ne yönelik sevgi temalı şiirler damgasını vurdu.

İLESAM çatısı altında güzel bir Cumartesi etkinliği daha yüreklerdeki yeri aldı.

İLESAM Şiir Dinletilerimize şiire, sanata ve kültüre gönül veren herkesi- üyemiz olsun veya olmasın-bekliyoruz. Unutmayın!!!

HABER METNİ:  Sibel Unur Özdemir

FOTOĞRAFLAR: Sibel Unur Özdemir-Orhan Vergili


TÜRKİYE İLİM ve EDEBİYAT ESERİ SAHİPLERİ MESLEK BİRLİĞİ

İLESAM GENEL MERKEZİ

Adres

:

İzmir 1.Cad. No: 33/16  Aydın Apartmanı, Kat:4  Kızılay / ANKARA

Tel

:

0 312 419 49 38

Faks

:

0 312 419 49 39

Web

:

www.ilesam.org.tr

E-Posta

:

ilesam@ilesam.org.tr

 Okunma Sayısı : 4857         15 Şubat 2016

Yorumlar

Yorum Yap

Adınız Soyadınız

Girilecek rakam : 163109

Lütfen yukarıdaki rakamları yazınız.