İLESAM CUMARTESİ SOHBETLERİ ve ŞİİR DİNLETİSİ (5 Mart 2016) “Tarih Bilimi ve Roman Sanatı ” Edebiyatın, sanatın, kültürün ve aktüel konuların konuşulduğu, şiirlerin okunduğu etkinliklerine devam eden Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliğinin çatısı altında güzel bir Cumartesi etkinliği daha 05 Mart 2016 tarihinde yüreklerdeki yerini aldı. İLESAM Genel Başkanı Mehmet Nuri Parmaksız “Şiir duygu ve düşünceyi anlatmak için bir araç. Nasıl her gün aynı yemeği yiyemezsek, bu durum hoşumuza gitmezse hep aynı türde yazmak da sıkıcı gelebilir. Duygu ve düşünceleri edebiyatın başka dallarında da anlatmak lazım. Mesela benim yirmi beş kitabımdan sadece üç tanesi şiir kitabı; gerisi roman, araştırma-inceleme, deneme vb. Sizler de değişik dallarda eser vermek için geç kalmış sayılmazsınız. Karar verip uygulamaya başlamanızla gerçekleşebilir bu düşünceniz. Düz yazı ayrı bir güzellik, şiir ayrı bir güzelliktir. Akçağ ile ortaklaşa düzenlediğimiz yarışmada birinci olan Mehmet Necati Demircan birazdan sizlere tarihi roman yazmanın farklılıklarından bahsedecek. Sanat yapmak için yola çıktığınızda bazı çekinceleriniz varsa yol kat etmeniz mümkün olmaz. Tarihi roman yazarken tarihte olmayan kişilerle ilgili kurgu yapabilir ancak tarihte var olan kişilerle ilgili kurgu yapamazsınız. Tarihi şahsiyetleri rencide etmeyecek, insanları yanıltmayacak şekilde, öze zarar vermeden kaleme alınmalıdır eserler.” diyerek tarihi romanlarda gerçek hayattan yola çıkılıyorsa mutlaka araştırma yapılması gerektiğini, kurguda her şey serbest gibi gözükse de aslında böyle olmadığını, insanların manevi haklarına saldırmadan, rencide etmeden konunun aktarılması gerektiğini vurgulayarak işin hukuki boyutlarına da değindi. Program İLESAM Üyelerinden Mehmet Necati DEMİRCAN’ın “Tarih Bilimi ve Roman Sanatı ” temalı konuşması ile devam etti. Demircan konuşmasında Tarih biliminin gerçek insan yaşayışlarını anlatan gelmiş geçmiş bir bilim dalı olduğuna, edebiyatın ise bünyesinde duygu, düşünce ve hayal dünyasını barındırdığına, tarihçilerin duyguları vermediğine, bunun da uygun olmayacağına dikkatleri çekerek bilimin ve edebiyatın bakış açısındaki farklılıklara değindi. Mehmet Necati DEMİRCAN “Tarihî roman yazmak, zor ve zahmetli bir iş... Geri planında uzun soluklu bir çalışma yatıyor. Arşiv taraması, makalelerin, incelemelerin okunması, kaynak kişilerle yapılan görüşmeler bu çalışmalardan bazıları. Tarihçilerin dahi farklı değerlendirdiği bir dönemi romanlaştırmak oldukça sıkıntılı bir süreç. Eleştirilere karşılık verebilmek için romanda anlatılanların belgelendirilmesi gerekiyor. Roman, sanatsal bir metin olduğu hâlde bilimsel bir metin gibi değerlendiriyor. Tarihî romanda tarihî gerçeklik kurgusal gerçekliğe dönüşür. Yazar, romanında tarihî olayları tarihî gerçekliğe sadık kalarak verse bile tarihî roman belge niteliği taşımaz. Romancı, tarihe mal olmuş bir gerçeklikten hareket eder fakat tarihçi gibi nesnel davranamaz. Yazar, geçmişi romanın ögeleri olan olay örgüsü, kişiler, zaman ve mekâna bağlı olarak yeniden kurgular, muhayyilesinde şekillendirir ve okuyucuya aktarır. Kimi zaman tarihçilerin aydınlatamadığı karanlıkta kalmış boşlukları kurmacanın yardımıyla doldurur. Bazen de gerçeği değiştirir. Bu durum Türk okurunca hoş karşılanmaz. Edebiyatımızda geçmişten günümüze romancılar, tarihî gerçeklere bağlı kalmayı yeğlemişlerdir. Çünkü Türk okuru romanı tarihi olayları aydınlatan belge olarak görmüştür. Romanın sanat eseri özelliği hep ihmal edilmiştir. Tarih bir bilim dalıdır. Roman ise sanat eseridir. Romanda öncelik bilgilendirme değil, insanda estetik haz uyandırmadır. Tarih, aşk, ihanet, ihtiras gibi insan gerçeğinden uzak durur. Bu nedenle soyut kalır. Roman bu boşluğu tamamlar, tarihi somutlaştırır. Türk edebiyatında geçmişten günümüze çok sayıda tarihî roman yazıldı. Yazılmaya da devam edecek. Bazı romancılar tarihi popüler hale getirdi. Aşk, macera ve cinsellikle süslenen tarih okura roman olarak sunuldu. Okur, tarihî roman tozuna bulanmış macera romanı okudu. Çalakalem romanlar yazıldı. Kimi tarihî romanda tarih sadece zemin olarak kullanıldı. Bazı romanlarda ise bir dönem ele alınarak geniş kapsamlı olarak anlatıldı.” dedi. Mehmet Necati Demircan konuşmasının akışında Yozgat, Kayseri yöresinde Ermeni isyanları sırasında yaşanan bir aşk hikâyesinden yola çıkılarak Ermeni isyanlarına ışık tutan “Bozkır'da Aşk ve İsyan” isimli romanı ile Enver Bey ve Resneli Niyazi'nin Rumeli'de dağa çıkmaları, Meşrutiyetin ilanı, dört yıl sonra Bulgar ordusunun Çatalca önlerine gelmesi, Balkan Savaşı'nın acı hikâyelerini anlatan “Rumeli'de Hazan Mevsimi isimli romanının okurla buluşmadan önceki meşakkatli yolculuğu hakkında bilgileri de katılımcılarla paylaştı. Demircan “Yazar mı karakter mi?” sorusunu sorarak “ben iki romanımda da olayları yazarın ağzından anlattım. Geride çok kullanılan yöntem karakter ağzından anlatmaktır. Bunu bir karakter anlattığında olay daralır. Hâkim bakış açımı kullandım. Romanda bakış açısı vardır. Anlatıcı (olay kimin ağzından anlatılıyor) önemlidir.” diyerek sözlerine son verdi. Mehmet Necati DEMİRCAN’a katılımlarından dolayı İLESAM Genel Başkanı Mehmet Nuri Parmaksız tarafından bir “Teşekkür Belgesi” takdim edildi. İLESAM Genel Başkan Yardımcısı İlter Yeşilay 08 Mart 2016 Kadınlar Günü nedeniyle yaptığı kısa konuşması ile kadın üyelerinin gününü kutladı ve onlara küçük hediyeler takdim etti. İlter Yeşilay “Ülkemizde gittikçe artan kadın sorunları son yıllarda en üst seviyelere gelmiştir. Sadece iki yıl içerisinde 1134 kadın kocası, kardeşi, ağabeyi, babası, sevgilisi, akrabası veya hiç tanımadığı başka erkekler tarafından cinayete kurban gitmiştir. 12 yılda işlenen kadın cinayeti sayısı 5.808 olarak dillendirilmektedir. Bu çok ürkütücü bir durumdur ve neredeyse bir terördür. Özellikle genç kızlarımızın vahşice tecavüz ve cinayetlere maruz kalması toplumu yaralamaktadır. Bu konuda alınan önlemlerin ve geçerli kanunların kadınları koruyamadığının farkındayız. Bu konuda farkındalığı arttırmak için biz de elimizden geldiği kadar çalışacağız. İlerideki günlerde konuya ilişkin bazı programlar yapacağız. Bu arada şunu da söylemek istiyorum İLESAM üyesi kadın üyelerimiz arasında "Altın Zincir" adını verdiğim bir bağ oluşturup onların birbirlerinden haberdar olmalarını ve dayanışma içinde kalmalarını sağlamak istiyorum.” dedi. Etkinliğin ikinci yarısını oluşturan Şiir Dinletisi İLESAM üyelerinden Âşık Sevdai tarafından sunuldu. Bekir Yeğnidemir, Bekir Aksoy, Ahmet Afacan, Seyfettin Çoban, Sibel Unur Özdemir, Mahir Ünat, Vedat Fidanboy, Metin Topçu, Veli Zor, Niyazi Bali, Orhan Vergili, Selahettin Dündar, Mehmet Sevgi, İzzet Bağcı, Necati Özdenkoş, İlter Yeşilay, Hayrettin Gültekin, Tuncer Ulusoy, İbrahim Yaman, Nurettin Gür Ozanoğlu, Sevinç Doğancan Güven, Meral Otan, Nizamettin Duran da etkinliğe katılan isimler arasındaydılar. Ankara’nın yağmuruna karşın yürekleri şiirlerle, sazla, sözle, söyleşiyle ısıtan bu güzel Cumartesi günü de gönüllerdeki yerini aldı. İLESAM Şiir Dinletilerimize şiire, sanata ve kültüre gönül veren herkesi- üyemiz olsun veya olmasın-bekliyoruz. Unutmayın!!! NOT: Sayın Mehmet Necati DEMİRCAN beyefendiye konuşma notlarını bizlerle paylaştığı için teşekkür ederiz. HABER METNİ ve FOTOĞRAFLAR: Sibel Unur Özdemir TÜRKİYE İLİM ve EDEBİYAT ESERİ SAHİPLERİ MESLEK BİRLİĞİ İLESAM GENEL MERKEZİ Adres : İzmir 1.Cad. No: 33/16 Aydın Apartmanı, Kat:4 Kızılay / ANKARA Tel : 0 312 419 49 38 Faks : 0 312 419 49 39 Web : www.ilesam.org.tr E-Posta : ilesam@ilesam.org.tr
İLESAM CUMARTESİ SOHBETLERİ ve ŞİİR DİNLETİSİ
(5 Mart 2016)
“Tarih Bilimi ve Roman Sanatı ”
Edebiyatın, sanatın, kültürün ve aktüel konuların konuşulduğu, şiirlerin okunduğu etkinliklerine devam eden Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliğinin çatısı altında güzel bir Cumartesi etkinliği daha 05 Mart 2016 tarihinde yüreklerdeki yerini aldı.
İLESAM Genel Başkanı Mehmet Nuri Parmaksız “Şiir duygu ve düşünceyi anlatmak için bir araç. Nasıl her gün aynı yemeği yiyemezsek, bu durum hoşumuza gitmezse hep aynı türde yazmak da sıkıcı gelebilir. Duygu ve düşünceleri edebiyatın başka dallarında da anlatmak lazım. Mesela benim yirmi beş kitabımdan sadece üç tanesi şiir kitabı; gerisi roman, araştırma-inceleme, deneme vb. Sizler de değişik dallarda eser vermek için geç kalmış sayılmazsınız. Karar verip uygulamaya başlamanızla gerçekleşebilir bu düşünceniz. Düz yazı ayrı bir güzellik, şiir ayrı bir güzelliktir. Akçağ ile ortaklaşa düzenlediğimiz yarışmada birinci olan Mehmet Necati Demircan birazdan sizlere tarihi roman yazmanın farklılıklarından bahsedecek. Sanat yapmak için yola çıktığınızda bazı çekinceleriniz varsa yol kat etmeniz mümkün olmaz. Tarihi roman yazarken tarihte olmayan kişilerle ilgili kurgu yapabilir ancak tarihte var olan kişilerle ilgili kurgu yapamazsınız. Tarihi şahsiyetleri rencide etmeyecek, insanları yanıltmayacak şekilde, öze zarar vermeden kaleme alınmalıdır eserler.” diyerek tarihi romanlarda gerçek hayattan yola çıkılıyorsa mutlaka araştırma yapılması gerektiğini, kurguda her şey serbest gibi gözükse de aslında böyle olmadığını, insanların manevi haklarına saldırmadan, rencide etmeden konunun aktarılması gerektiğini vurgulayarak işin hukuki boyutlarına da değindi.
Program İLESAM Üyelerinden Mehmet Necati DEMİRCAN’ın “Tarih Bilimi ve Roman Sanatı ” temalı konuşması ile devam etti.
Demircan konuşmasında Tarih biliminin gerçek insan yaşayışlarını anlatan gelmiş geçmiş bir bilim dalı olduğuna, edebiyatın ise bünyesinde duygu, düşünce ve hayal dünyasını barındırdığına, tarihçilerin duyguları vermediğine, bunun da uygun olmayacağına dikkatleri çekerek bilimin ve edebiyatın bakış açısındaki farklılıklara değindi.
Mehmet Necati DEMİRCAN “Tarihî roman yazmak, zor ve zahmetli bir iş... Geri planında uzun soluklu bir çalışma yatıyor. Arşiv taraması, makalelerin, incelemelerin okunması, kaynak kişilerle yapılan görüşmeler bu çalışmalardan bazıları.
Tarihçilerin dahi farklı değerlendirdiği bir dönemi romanlaştırmak oldukça sıkıntılı bir süreç. Eleştirilere karşılık verebilmek için romanda anlatılanların belgelendirilmesi gerekiyor. Roman, sanatsal bir metin olduğu hâlde bilimsel bir metin gibi değerlendiriyor.
Tarihî romanda tarihî gerçeklik kurgusal gerçekliğe dönüşür. Yazar, romanında tarihî olayları tarihî gerçekliğe sadık kalarak verse bile tarihî roman belge niteliği taşımaz.
Romancı, tarihe mal olmuş bir gerçeklikten hareket eder fakat tarihçi gibi nesnel davranamaz. Yazar, geçmişi romanın ögeleri olan olay örgüsü, kişiler, zaman ve mekâna bağlı olarak yeniden kurgular, muhayyilesinde şekillendirir ve okuyucuya aktarır. Kimi zaman tarihçilerin aydınlatamadığı karanlıkta kalmış boşlukları kurmacanın yardımıyla doldurur. Bazen de gerçeği değiştirir. Bu durum Türk okurunca hoş karşılanmaz.
Edebiyatımızda geçmişten günümüze romancılar, tarihî gerçeklere bağlı kalmayı yeğlemişlerdir. Çünkü Türk okuru romanı tarihi olayları aydınlatan belge olarak görmüştür. Romanın sanat eseri özelliği hep ihmal edilmiştir.
Tarih bir bilim dalıdır. Roman ise sanat eseridir. Romanda öncelik bilgilendirme değil, insanda estetik haz uyandırmadır. Tarih, aşk, ihanet, ihtiras gibi insan gerçeğinden uzak durur. Bu nedenle soyut kalır. Roman bu boşluğu tamamlar, tarihi somutlaştırır.
Türk edebiyatında geçmişten günümüze çok sayıda tarihî roman yazıldı. Yazılmaya da devam edecek. Bazı romancılar tarihi popüler hale getirdi. Aşk, macera ve cinsellikle süslenen tarih okura roman olarak sunuldu. Okur, tarihî roman tozuna bulanmış macera romanı okudu. Çalakalem romanlar yazıldı. Kimi tarihî romanda tarih sadece zemin olarak kullanıldı. Bazı romanlarda ise bir dönem ele alınarak geniş kapsamlı olarak anlatıldı.” dedi.
Mehmet Necati Demircan konuşmasının akışında Yozgat, Kayseri yöresinde Ermeni isyanları sırasında yaşanan bir aşk hikâyesinden yola çıkılarak Ermeni isyanlarına ışık tutan “Bozkır'da Aşk ve İsyan” isimli romanı ile Enver Bey ve Resneli Niyazi'nin Rumeli'de dağa çıkmaları, Meşrutiyetin ilanı, dört yıl sonra Bulgar ordusunun Çatalca önlerine gelmesi, Balkan Savaşı'nın acı hikâyelerini anlatan “Rumeli'de Hazan Mevsimi isimli romanının okurla buluşmadan önceki meşakkatli yolculuğu hakkında bilgileri de katılımcılarla paylaştı.
Demircan “Yazar mı karakter mi?” sorusunu sorarak “ben iki romanımda da olayları yazarın ağzından anlattım. Geride çok kullanılan yöntem karakter ağzından anlatmaktır. Bunu bir karakter anlattığında olay daralır. Hâkim bakış açımı kullandım. Romanda bakış açısı vardır. Anlatıcı (olay kimin ağzından anlatılıyor) önemlidir.” diyerek sözlerine son verdi.
Mehmet Necati DEMİRCAN’a katılımlarından dolayı İLESAM Genel Başkanı Mehmet Nuri Parmaksız tarafından bir “Teşekkür Belgesi” takdim edildi.
İLESAM Genel Başkan Yardımcısı İlter Yeşilay 08 Mart 2016 Kadınlar Günü nedeniyle yaptığı kısa konuşması ile kadın üyelerinin gününü kutladı ve onlara küçük hediyeler takdim etti.
İlter Yeşilay “Ülkemizde gittikçe artan kadın sorunları son yıllarda en üst seviyelere gelmiştir. Sadece iki yıl içerisinde 1134 kadın kocası, kardeşi, ağabeyi, babası, sevgilisi, akrabası veya hiç tanımadığı başka erkekler tarafından cinayete kurban gitmiştir. 12 yılda işlenen kadın cinayeti sayısı 5.808 olarak dillendirilmektedir. Bu çok ürkütücü bir durumdur ve neredeyse bir terördür. Özellikle genç kızlarımızın vahşice tecavüz ve cinayetlere maruz kalması toplumu yaralamaktadır. Bu konuda alınan önlemlerin ve geçerli kanunların kadınları koruyamadığının farkındayız. Bu konuda farkındalığı arttırmak için biz de elimizden geldiği kadar çalışacağız. İlerideki günlerde konuya ilişkin bazı programlar yapacağız. Bu arada şunu da söylemek istiyorum İLESAM üyesi kadın üyelerimiz arasında "Altın Zincir" adını verdiğim bir bağ oluşturup onların birbirlerinden haberdar olmalarını ve dayanışma içinde kalmalarını sağlamak istiyorum.” dedi.
Etkinliğin ikinci yarısını oluşturan Şiir Dinletisi İLESAM üyelerinden Âşık Sevdai tarafından sunuldu.
Bekir Yeğnidemir, Bekir Aksoy, Ahmet Afacan, Seyfettin Çoban, Sibel Unur Özdemir, Mahir Ünat, Vedat Fidanboy, Metin Topçu, Veli Zor, Niyazi Bali, Orhan Vergili, Selahettin Dündar, Mehmet Sevgi, İzzet Bağcı, Necati Özdenkoş, İlter Yeşilay, Hayrettin Gültekin, Tuncer Ulusoy, İbrahim Yaman, Nurettin Gür Ozanoğlu, Sevinç Doğancan Güven, Meral Otan, Nizamettin Duran da etkinliğe katılan isimler arasındaydılar.
Ankara’nın yağmuruna karşın yürekleri şiirlerle, sazla, sözle, söyleşiyle ısıtan bu güzel Cumartesi günü de gönüllerdeki yerini aldı.
İLESAM Şiir Dinletilerimize şiire, sanata ve kültüre gönül veren herkesi- üyemiz olsun veya olmasın-bekliyoruz. Unutmayın!!!
NOT: Sayın Mehmet Necati DEMİRCAN beyefendiye konuşma notlarını bizlerle paylaştığı için teşekkür ederiz.
HABER METNİ ve FOTOĞRAFLAR: Sibel Unur Özdemir
TÜRKİYE İLİM ve EDEBİYAT ESERİ SAHİPLERİ MESLEK BİRLİĞİ
İLESAM GENEL MERKEZİ
Adres
:
İzmir 1.Cad. No: 33/16 Aydın Apartmanı, Kat:4 Kızılay / ANKARA
Tel
0 312 419 49 38
Faks
0 312 419 49 39
Web
www.ilesam.org.tr
E-Posta
ilesam@ilesam.org.tr
Adınız Soyadınız
Girilecek rakam : 25552
Lütfen yukarıdaki rakamları yazınız.