İLESAM CUMARTESİ SOHBETLERİ VE ŞİİR DİNLETİSİ (17 EKİM 2015) “SUYUN HAFIZASI” Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği edebiyatın, sanatın, kültürün ve aktüel konuların konuşulduğu, şiirlerin okunduğu etkinliklere yeni sezonda da yer vermeye devam ediyor. 10 Ekim 2015 tarihinde İLESAM Genel Merkezinde gerçekleştirilen program İLESAM Genel Başkanı Mehmet Nuri Parmaksız’ın yaptığı açılış konuşması ile başlamış; “Kıbrıs’ta Türk Varlığı” konusu Havva Tekin tarafından anlatılmıştı. Tekin’e katılımlarından dolayı İLESAM Genel Başkan Yardımcısı İlter Yeşilay tarafından bir “Teşekkür Belgesi” takdim edilmişti. Söyleşiden sonraki Şiir Dinletisi ise Murat Duman tarafından sunulmuş ve katılımcılar birbirinden güzel şiirler yorumlamışlardı. Sezonun İLESAM Kültür Evi’nde yapılan üçüncü Cumartesi etkinliği ise Cemal Tuzcuoğulları’nın yaptığı açılış konuşması ile Bu Cumartesi etkinliğinde “Suyun Hafızası” konusu Mehmet Akif Yılmaz tarafından bir sunu eşliğinde anlatıldı. Mehmet Akif Yılmaz’ın sunu eşliğinde aktardığı anekdotlardan oluşturduğumuz bilgi notunu sizlere aynen aktarıyoruz: “Medeniyet tarihinde insanoğlunun bilgi seviyesi arttı. Ancak bu medeni gruplar arasında iletişim sağlanamadığı için bilgi tabana ve kitlelere yayılamadı. Bazen bu bilgiler kullanıldıktan sonra söndü. Bilgisayarlar 2 basamaklı sayı dizisine göre tasarlanmıştır. 0 ve 1 yani açık ve kapalı sisteme göre çalışırlar. Şu an insanoğlunun ulaştığı tüm bilgileri kaydedebilecek kadar dijital hafıza varlığına sahibiz. Sadece 2’li basamak sistemine göre başarılabilen bu durumu su moleküllerinin kendi aralarında yaptıkları sonsuz kombinasyona göre ne kadar bilgi depolanabileceği düşünülmelidir. Suyun dijital sistemlere göre bir avantajı da bilgiyi kendiliğinden almasıdır. Örneğin; bir bilgisayara bilgiyi özel işlemlerle aktarırız. Bu bilgilerin bilgisayarda kalış miadı da kısıtlıdır. Mesela elli veya seksen yıl kadardır. Ama suyun bir bilgiyi ne süreye kadar depolayabileceği hesaplanamamaktadır. Su donunca hacim arttıran tek maddedir. Bu nedenle su oranı azaltılmadan dondurulan etlerde bozulmalar gözlenir. İnsan bedeninin dondurulamamasının sebebi de budur. Hücre içindeyken donan suyun hacmini arttırıp hücreleri parçalaması bedenin dondurulamamasına sebep olmaktadır. Su kılcal tüpçüklerde ve borucuklarda yerçekimine karşı hareket edebilmektedir. Örneğin ağaçlardaki soymuk borucukları sayesinde su yerin altından en uzaktaki yapraklara çıkabilmektedir. Su moleküllerinin kendi aralarında oluşturdukları mıknatıslanma sayesinde su topunun etrafında deri gibi bir yüzey gerilimi oluşur. Bazı böcekler bunun üzerinde yürüyebilirler. Su içerisindeki her şeyi çözebilir. Eritebilir. Hatta uzun süre suda kalan ellerin büzüştüğüne şahit olmuşsunuzdur. Canlı vücudundaki su oranı ve miktarı canlılığın ve gençliğin belirtecidir. Suyun kutsal olarak algılanmasının arka planında makro ve mikrokozmosun su ile başlayıp, yine su ile sona ermesi yatmaktadır. Bu doğrultuda ‘su iyesi denilen su ruhları, suların hem sahibi hem de hâkimidirler’ benzetmeleri yapılmıştır. Bardaktaki suyun yanında bir konuşma, hareket vs. olduğunda suyun bundan etkilendiği anlaşıldı. Bir takım etkilere maruz bırakılan su soğuk etkisiyle dondurulduğunda kristalleştiği ama bu kristallerin farklı etkilerde farklı şekiller meydana getirdiği görülmüştür. Suyun içerisine bir madde konulursa suyun verdiği kimyasal ve fiziksel tepkiler katılan maddeye paralel olarak değişir. Ancak aynı sudan bu kimyasal madde çıkarılırsa su sanki o madde varmış gibi davranmaya devam eder. Doğada su derelerden denizlerden buharlaşarak göklerde bulut oluşturur ve çok uzak coğrafyalara yağmur olarak yağar. Bu bilginin bir miktar suyla taşınmasına ve insanlara iletilmesine sebep olabilmektedir. İnsanoğlu; günde 2 litre su içiyorsa bunun1/6sı kadarı deri yoluyla vücuda alınmaktadır. Bunun yanında her insanın terleme yoluyla dışarıya su aktardığı da bilinmektedir. Tüm mitolojilerde önem taşıyan temel unsurların başında su gelir. Neredeyse tüm yaradılış efsanelerinde ve tüm kutsal kitaplarda, hayat sudan başlar, sudan çıkar. Bugün Tunceli ve Bingöl çevrelerinde gelin eve getirilmeden önce ırmak ve dere üstüne kurulu köprüden geçirme adedi vardır.” Mehmet Akif Yılmaz’a katılımlarından dolayı İLESAM Yönetim Kurulu üyelerimizden Ayfer Yılmaz tarafından bir “Teşekkür Belgesi” takdim edildi. Bu küçük töreni değerli kılan bir başka husus ise Ayfer Hanım’ın Mehmet Akif Bey’in ablası olmasıydı. Etkinliğin ikinci yarısını oluşturan Şiir Dinletisi Âşık Sevdai tarafından gerçekleştirildi. Birbirinden güzel mısralar, dizeler şairlerinin yorumunda ses bulurken Sevdai sazıyla eşlik etti şiirlere. Sibel Unur Özdemir geçen sene 15 Ekim’de kaybettiğimiz İLESAM Haysiyet Kurulu Başkanı, gazeteci, yazar-şair İsa Kayacan’ın “Anlayamadım” isimli şiirine ses olarak kendisini saygı ile andı. Programa katılan isimler arasında Mediha Uzar, Cahit Karaç, Rıfat Kaya, Fahrettin Alay, Mert Demirhan, İhsan Hökelekli, Muhlis Yılmaz, Makbule Yılmaz, Ayfer Yılmaz, Fatma Kalkan, Hüseyin Atmacaoğlu, Orhan Vergili, Sibel Unur Özdemir, Bekir Yeğnidemir, Ali Kemal Parıldar, Ak Ozan, Necati Özdenkoş, Ahmet Mortaş, İbrahim Yaman, Ezberi, Yaşar Âşık Demiroğlu, Âşık Şemsettin Güreş, Binali Kılınç, Seyfettin Çoban, Mahir Ünat, Hanefi Işık, Murat Ünal, Ozanoğlu Âşık, Osman Öcal, Nurettin Gür Ozanoğlu, Prof. Dr. Nurullah Çetin, Tülin Hatun Şenel, Pehlivan Uzun ve Meliha Sevilir de vardı. Sanat adına güzel paylaşımların gönüllerde taht kurduğu bir Cumartesi güzelliğinin daha sonuna gelindiğinde bu program da anılar arasındaki yerini aldı. İLESAM Şiir Dinletilerimize şiire, sanata ve kültüre gönül veren herkesi- üyemiz olsun veya olmasın-bekliyoruz.Unutmayın!!! HABER METNİ ve FOTOĞRAFLAR: Sibel Unur Özdemir
İLESAM CUMARTESİ SOHBETLERİ VE ŞİİR DİNLETİSİ
(17 EKİM 2015)
“SUYUN HAFIZASI”
Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği edebiyatın, sanatın, kültürün ve aktüel konuların konuşulduğu, şiirlerin okunduğu etkinliklere yeni sezonda da yer vermeye devam ediyor.
10 Ekim 2015 tarihinde İLESAM Genel Merkezinde gerçekleştirilen program İLESAM Genel Başkanı Mehmet Nuri Parmaksız’ın yaptığı açılış konuşması ile başlamış;
“Kıbrıs’ta Türk Varlığı” konusu Havva Tekin tarafından anlatılmıştı. Tekin’e katılımlarından dolayı İLESAM Genel Başkan Yardımcısı İlter Yeşilay tarafından bir “Teşekkür Belgesi” takdim edilmişti. Söyleşiden sonraki Şiir Dinletisi ise Murat Duman tarafından sunulmuş ve katılımcılar birbirinden güzel şiirler yorumlamışlardı.
Sezonun İLESAM Kültür Evi’nde yapılan üçüncü Cumartesi etkinliği ise Cemal Tuzcuoğulları’nın yaptığı açılış konuşması ile Bu Cumartesi etkinliğinde “Suyun Hafızası” konusu Mehmet Akif Yılmaz tarafından bir sunu eşliğinde anlatıldı.
Mehmet Akif Yılmaz’ın sunu eşliğinde aktardığı anekdotlardan oluşturduğumuz bilgi notunu sizlere aynen aktarıyoruz:
“Medeniyet tarihinde insanoğlunun bilgi seviyesi arttı. Ancak bu medeni gruplar arasında iletişim sağlanamadığı için bilgi tabana ve kitlelere yayılamadı. Bazen bu bilgiler kullanıldıktan sonra söndü.
Bilgisayarlar 2 basamaklı sayı dizisine göre tasarlanmıştır. 0 ve 1 yani açık ve kapalı sisteme göre çalışırlar. Şu an insanoğlunun ulaştığı tüm bilgileri kaydedebilecek kadar dijital hafıza varlığına sahibiz. Sadece 2’li basamak sistemine göre başarılabilen bu durumu su moleküllerinin kendi aralarında yaptıkları sonsuz kombinasyona göre ne kadar bilgi depolanabileceği düşünülmelidir.
Suyun dijital sistemlere göre bir avantajı da bilgiyi kendiliğinden almasıdır. Örneğin; bir bilgisayara bilgiyi özel işlemlerle aktarırız. Bu bilgilerin bilgisayarda kalış miadı da kısıtlıdır. Mesela elli veya seksen yıl kadardır. Ama suyun bir bilgiyi ne süreye kadar depolayabileceği hesaplanamamaktadır.
Su donunca hacim arttıran tek maddedir. Bu nedenle su oranı azaltılmadan dondurulan etlerde bozulmalar gözlenir. İnsan bedeninin dondurulamamasının sebebi de budur. Hücre içindeyken donan suyun hacmini arttırıp hücreleri parçalaması bedenin dondurulamamasına sebep olmaktadır.
Su kılcal tüpçüklerde ve borucuklarda yerçekimine karşı hareket edebilmektedir. Örneğin ağaçlardaki soymuk borucukları sayesinde su yerin altından en uzaktaki yapraklara çıkabilmektedir.
Su moleküllerinin kendi aralarında oluşturdukları mıknatıslanma sayesinde su topunun etrafında deri gibi bir yüzey gerilimi oluşur. Bazı böcekler bunun üzerinde yürüyebilirler.
Su içerisindeki her şeyi çözebilir. Eritebilir. Hatta uzun süre suda kalan ellerin büzüştüğüne şahit olmuşsunuzdur.
Canlı vücudundaki su oranı ve miktarı canlılığın ve gençliğin belirtecidir.
Suyun kutsal olarak algılanmasının arka planında makro ve mikrokozmosun su ile başlayıp, yine su ile sona ermesi yatmaktadır. Bu doğrultuda ‘su iyesi denilen su ruhları, suların hem sahibi hem de hâkimidirler’ benzetmeleri yapılmıştır.
Bardaktaki suyun yanında bir konuşma, hareket vs. olduğunda suyun bundan etkilendiği anlaşıldı. Bir takım etkilere maruz bırakılan su soğuk etkisiyle dondurulduğunda kristalleştiği ama bu kristallerin farklı etkilerde farklı şekiller meydana getirdiği görülmüştür.
Suyun içerisine bir madde konulursa suyun verdiği kimyasal ve fiziksel tepkiler katılan maddeye paralel olarak değişir. Ancak aynı sudan bu kimyasal madde çıkarılırsa su sanki o madde varmış gibi davranmaya devam eder.
Doğada su derelerden denizlerden buharlaşarak göklerde bulut oluşturur ve çok uzak coğrafyalara yağmur olarak yağar. Bu bilginin bir miktar suyla taşınmasına ve insanlara iletilmesine sebep olabilmektedir.
İnsanoğlu; günde 2 litre su içiyorsa bunun1/6sı kadarı deri yoluyla vücuda alınmaktadır. Bunun yanında her insanın terleme yoluyla dışarıya su aktardığı da bilinmektedir.
Tüm mitolojilerde önem taşıyan temel unsurların başında su gelir. Neredeyse tüm yaradılış efsanelerinde ve tüm kutsal kitaplarda, hayat sudan başlar, sudan çıkar.
Bugün Tunceli ve Bingöl çevrelerinde gelin eve getirilmeden önce ırmak ve dere üstüne kurulu köprüden geçirme adedi vardır.”
Mehmet Akif Yılmaz’a katılımlarından dolayı İLESAM Yönetim Kurulu üyelerimizden Ayfer Yılmaz tarafından bir “Teşekkür Belgesi” takdim edildi. Bu küçük töreni değerli kılan bir başka husus ise Ayfer Hanım’ın Mehmet Akif Bey’in ablası olmasıydı.
Etkinliğin ikinci yarısını oluşturan Şiir Dinletisi Âşık Sevdai tarafından gerçekleştirildi.
Birbirinden güzel mısralar, dizeler şairlerinin yorumunda ses bulurken Sevdai sazıyla eşlik etti şiirlere.
Sibel Unur Özdemir geçen sene 15 Ekim’de kaybettiğimiz İLESAM Haysiyet Kurulu Başkanı, gazeteci, yazar-şair İsa Kayacan’ın “Anlayamadım” isimli şiirine ses olarak kendisini saygı ile andı. Programa katılan isimler arasında Mediha Uzar, Cahit Karaç, Rıfat Kaya, Fahrettin Alay, Mert Demirhan, İhsan Hökelekli, Muhlis Yılmaz, Makbule Yılmaz, Ayfer Yılmaz, Fatma Kalkan, Hüseyin Atmacaoğlu, Orhan Vergili, Sibel Unur Özdemir, Bekir Yeğnidemir, Ali Kemal Parıldar, Ak Ozan, Necati Özdenkoş, Ahmet Mortaş, İbrahim Yaman, Ezberi, Yaşar Âşık Demiroğlu, Âşık Şemsettin Güreş, Binali Kılınç, Seyfettin Çoban, Mahir Ünat, Hanefi Işık, Murat Ünal, Ozanoğlu Âşık, Osman Öcal, Nurettin Gür Ozanoğlu, Prof. Dr. Nurullah Çetin, Tülin Hatun Şenel, Pehlivan Uzun ve Meliha Sevilir de vardı.
Sanat adına güzel paylaşımların gönüllerde taht kurduğu bir Cumartesi güzelliğinin daha sonuna gelindiğinde bu program da anılar arasındaki yerini aldı.
İLESAM Şiir Dinletilerimize şiire, sanata ve kültüre gönül veren herkesi- üyemiz olsun veya olmasın-bekliyoruz.Unutmayın!!!
HABER METNİ ve FOTOĞRAFLAR: Sibel Unur Özdemir
Adınız Soyadınız
E-Posta
Girilecek rakam : 850388
Lütfen yukarıdaki rakamları yazınız.