Türk Devlet Anlayışında Yönetim - İLESAM CUMARTESİ SOHBETLERİ VE ŞİİR DİNLETİSİ - 2 Şubat 2019

 / ETKİNLİKLERİMİZ


İLESAM CUMARTESİ SOHBETLERİ VE ŞİİR DİNLETİSİ         

  Türk Devlet Anlayışında Yönetim 


2 Şubat 2019 Cumartesi, Saat:14.00 

İLESAM Genel Merkezi Salonu

 


Edebiyatın, sanatın, kültürün ve aktüel konuların konuşulduğu, şiirlerin okunduğu etkinliklerine devam eden Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliğinin Cumartesi toplantılarından biri daha 2 Şubat 2019 tarihinde İLESAM Kültür Evinde gerçekleştirildi.

Prof. Dr. İsmail Özçelik'in Türk Devlet Anlayışında Yönetim konusunu anlatması ile devam etti.

Görüntünün olası içeriği: 2 kişi, ayakta duran insanlar


Sayın Prof. Dr. İsmail Özçelik'e konuşma metnini bizlerle paylaştığı için teşekkür ediyor ve metni sizlere aktarıyoruz.

Görüntünün olası içeriği: 1 kişi, ayakta
 

TÜRK DEVLET ANLAYIŞINDA YÖNETİM

Devlet Kavramı

En eski çağlardan bu yana insanlar tarih boyunca bir arada yaşamak mecburiyetini hissetmiş ve birlikte yaşamışlardır. Dolayısıyla kişiler yalnız başlarına yaşayamamış ve toplu halde varlıklarını sürdürmek durumunda kalmışlardır.

Tarihte Devlet Alametleri ve Türk Devletleri

Devletin varlığı ve sınırları bu günkü kadar net ve kesin hudutlarla belirlenmemiş olup, Devlet alametleri olarak, Para bastırmak, (sikke kesme), Bayrak (Çetr), Cuma hutbesinin ilgili hükümdar adına okunması ve tabl (davul, kös), mehter vurulması gibi sembolik unsurlar devletin varlığına ve bağımsızlığına işaret sayılmıştır.

Devletin Unsurları

Bunlardan ilki insan unsurudur. Devlet mefhumunu siyaset bilimciler; “insan topluluklarının siyasi örgütlenmesi” olarak tanımlamışlardır. Bu tanıma göre insan unsuru devletin açıklanmasında birinci derecede önemlidir.  Kuşkusuz insansız bir devlet düşünülemez, bunun tersi de mümkün olmadığından devlet, aslında toplum için vardır ve gereklidir. Devleti kuran ve yöneten insanlardır. İnsan unsuru, halk ya da millet unsuru olarak da adlandırılabilir.

Devletin ikinci öğesi, ülke, yani yurttur. Ülke, devlet egemenliği ve kudretinin kullanıldığı alandır.  Yurt toprağına, “vatan” denir ki bu birbirinden ayrı toprak parçaları anlamına gelmez, aksine bir bütünlük gösterir. Yurt ya da vatan, toplumun ortak bir çaba ile kazandığı ve yaşanan müşterek tarihle inşa ettiği bir alandır.

Devlet için üçüncü şart ise egemenlik yani hâkimiyettir. Egemenlik, siyasal iktidar unsuru ve devletin kudreti şeklinde de anlaşılır. Bu unsur, devletin kurucu unsurudur. Devletin varlığı için emredici kuvvet ve iktidar bir zorunluluktur. Çünkü devlet, yeryüzünde sınırlı bir toprak parçası üzerinde birlikte yaşamaya azmetmiş insan topluluğunun üstün iradesi çerçevesinde örgütlenmektedir. Egemenlik veya hâkimiyet kavramı otoriteden farklı olarak ülke içinde biricik meşru güç kaynağı olmayı ifade ederken, ülke dışında yani uluslararası hukuk bakımından tanınma ve bağımsız olmak anlamına gelmektedir. Hâkimiyet, aynı zamanda iktidar sahibi olmak ve muktedir olmak demektir.

Türk Devlet Anlayışının Tarihi Arka Planı

Türk tarihinin genel seyrine bakıldığında; kültür birikimi, tarih şuuru, tarih felsefesi, devlet yönetimi ve medeniyet görüşü konularının her birinin müstakil bir çalışmanın konusu olabilecek kadar kapsamlı olduğu görülür. Klasik eserler, tarihten gelen engin bir tecrübenin mahsulüdür. Bunlar; başta “Göktürk Kitabeleri” olmak üzere, “Kutadgu Bilig”, “Siyasetname” ve “Nasihatname” türündeki eserlerdir.  Türk devlet anlayışı hakkında en önemli ve eski kaynak şüphesiz Orhun Kitabeleridir.  Bu türden kaynaklarda toplumların devletle olan ilişkileri, devlet kurumlarının ideal işleyiş şekli ile yöneticilerin vasıflarının nasıl olması gerektiği, devletin vatandaşa karşı görevleri, vatandaşın devlete karşı ödev, hak ve sorumlulukları ile vatandaş devlet münasebetleri ayrıntılı bir şekilde ele alınmıştır.

Devletin meşruluğunu sağlayıp sürekliliğini devam ettirmesi, hukuki nitelik kazanması, adalet ve hakkaniyet üzere bir yol izlemesiyle mümkündür. Türk devlet geleneğine göre, devletin esası ve temel direği adalettir. Yusuf Has Hacib,  Kutadgu Bilig adlı eserinde, hükümdarların adaletle hükmetmelerini şart koşmuş ve devletin halkına karşı görevlerini özetle şu şekilde sıralamıştır: Paranın ayarını korumak, yani iktisadi düzeni ve halkın refahını sağlamak, herkesi kanun karşısında eşit görerek, can ve mal emniyetini sağlamak, iyi kanunlar yapmak ve sınırları korumak şeklinde göstermiştir.

Selçukluların ünlü veziri Nizamülmülk’ün “Siyasetname” adlı eserinde “devlet”e önemli bir yer verilmesi ve bu eser kaynağını İslami siyasi gelenekten alır ki; “Ulema, İslam şeriatının uygulanması için, bir İslam devletinin muhakkak olması gerektiği hususunda ve bir “ulü’l-emr” in yani emir sahibi bir siyasi otoritenin bulunması gerektiği konusu vurgulanmıştır.  Yine din, devlet ve toplum, İslam anlayış ve geleneği bakımından ayrılmaz bir bütünlük oluşturmaktadır. Bu bağlamda devlet, bir çadıra benzetilmektedir. Çadırın orta direği devleti ve diğer unsurları da halkı temsil eder ki bunlar, tamamlayıcı unsurlar olan kazıklar ve ilmikler ile iplerdir, bunların hepsi birbirini tamamlar.

Osmanlı Devleti’ne bakıldığında; devletin yayıldığı geniş coğrafyada, Osmanlı Hanedanı buradaki insan topluluğuna ağırlığını hissettiren devlet nizamını, ilhamını üç ana kaynaktan alan bir yönetim sistemi şeklinde oluşturmuştur. Bu kaynaklar bozkır gelenekleri, gaza ülküsü ve Fars uygulamasından etkilenmiş, İslam devlet gelenekleriydi.  Ayrıca Osmanlı devlet ve toplum nizamı ile yönetim ilkelerinin esası “insan” olarak görülmüş ve yönetim felsefesi “adalet” ilkesine göre tanzim edilmiştir. Bu işleyiş “adalet dairesi” denilen bir formüle göre kurgulanmıştır.

Yukarıda etraflıca açıklanan temel eserlerde tekrarlanan bu anlayış; hakkaniyet ve adalet dairesi olarak değerlendirilmiştir.  Bu anlayış, “La mülkün illa bi’s seyf- la seyfün illa bi’l mal- la malün illa bi’n nas- la nasün illa bi’l adl” şeklinde Arapça bir darb-ı mesel olmuştur ki; mülk kılıçsız, kılıç parasız, para insansız ve insan adaletsiz olamaz şeklinde formüle edilmiştir.  Bir diğer ifade ile bu dairenin halkalarını adalet, devlet, şeriat, hükümranlık, ordu, servet ve halk oluşturur ki bunlar Türk devlet ve toplum yapısının temel dinamikleridir. Bu halkaların her biri diğerini tamamlar, biri yok olursa devlet ve toplum da çöker.

 Görüntünün olası içeriği: 2 kişi, oturan insanlar ve iç mekan

Prof. Dr. İsmail Özçelik'e katılımlarından dolayı İLESAM Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Nurullah Çetin tarafından bir “Teşekkür Belgesi” takdim edildi.

Görüntünün olası içeriği: 3 kişi, ayakta duran insanlar

Etkinliğin ikinci yarısını oluşturan şiir dinletisi Bekir Aksoy tarafından gerçekleştirildi.

Durkadın Karagöl, Halil Yazanel, Fevzi Daşkın, Bekir Aksoy, Musa Ay, Hüsnü Ekizceli, Mahir Ünat, Selahattin Dündar, Aşık Temeli, Merih Baran, Muzaffer Yurdakul, Songül Dündar, Prof. Dr. Münir Atalar, Mustafa Yaşar, Elifçe, Ayla Mediha Eser, Hatice Şahin, Nurettin Gür Ozanoğlu, Durak Turan Düz, Hüseyin Ünlü, Tuncer Ulusoy(Ezberi), Sadık Kılıç, Ali Rıza Atasoy, Dudahi, Salih Kozan, Sadık Kıyak ve Hayrettin Gültekin'de etkinliğe katılan isimler arasındaydı.


Fotoğraf açıklaması yok.

TÜRKİYE İLİM ve EDEBİYAT ESERİ SAHİPLERİ MESLEK BİRLİĞİ
İLESAM GENEL MERKEZİ

Adres: İzmir 1. Cadde No: 33/16 Aydın Apartmanı, Kat:4 Kızılay / ANKARA 

Tel: 0312 419 49 38  / Fax: 0312 419 49 39

Web:  www.ilesam.org.tr

E- Posta : ilesam@ilesam.org.tr

 Okunma Sayısı : 2530         04 Şubat 2019

RESİM GALERİSİ

Yorumlar

Yorum Yap

Adınız Soyadınız

Girilecek rakam : 935436

Lütfen yukarıdaki rakamları yazınız.